Türkiye’nin vetosunu kaldırmasıyla birlikte İsveç’in NATO üyeliğinin önünde engel kalmadı. Peki İttifak, bu üyelikten ne bekliyor ve İsveç ne umuyor?
Finlandiya gibi İsveç de geçen yıl Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın ardından, NATO üyeliği için başvuruda bulunmuştu. Finlandiya, Kuzey Atlantik İttifakı’na hızlı bir şekilde katılırken, İsveç’in üyeliği Türkiye ve Macaristan engeline takıldı. Rusya ile dirsek teması bulunan Macar hükümeti, katılım protokolünü henüz parlamentonun onayına sunmadı.
Türkiye ise İsveç’in özellikle PKK/PYD ve Gülen yapılanmasını desteklemesini öne sürerek, İskandinav ülkesinin üyeliğini veto ediyordu. Ancak Vilnus’taki NATO Zirvesi’nden önce Türkiye’nin endişeleri giderildi. Ayrıca Stockholm, başta vize serbestisi ve gümrük birliği konuları olmak üzere Ankara’nın AB üyeliği sürecine destek sözü verdi. Neticede Recep Tayyip Erdoğan, İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yaktı. Gerek NATO gerekse İsveç’in üyelikten birtakım beklentileri var.
İsveç’in üyeliği, Rusya kıyıları ve Kaliningrad eksklavı hariç, tüm Baltık Denizi sahil şeridini NATO toprağı haline getirecek. Böylece olası bir Rus saldırısı durumunda, Baltık ülkelerinin savunulması daha kolay hale gelecek. Bu kapsamda Estonya, Letonya ve Litvanya’ya askerî birlik, silah, mühimmat ve teçhizat sevkiyatı, İsveç üzerinden gemilerle rahatça yapılabilecek. Ayrıca İsveç’in Gotland adası da stratejik bir öneme sahip olacak.
Friedrichshafen’daki Zeppelin Üniversitesi’nde Uluslararası Güvenlik Politikası Kürsüsü Başkanı olan Simon Koschut, bu durumu şöyle açıklıyor:
“Baltık Denizi’nin ortasındaki bu büyük ada sayesinde, İsveç son derece elverişli bir stratejik üsse sahip. Buradan neredeyse tüm Baltık Denizi’ni kontrol edebilirsiniz.”
Alman uzmana göre ülkenin coğrafi konumu, İsveç’in üyeliğinin NATO için bu kadar cazip olmasının en temel nedeni.
İsveç ordusu ne durumda?
İsveç’in silahlı kuvvetleri ve askerî teçhizatı da NATO’ya değerli bir katkı sağlayabilir. Kuşkusuz İsveç küçük bir ülke ve buna bağlı olarak sayıca da oldukça küçük bir orduya sahip. Küresel Ateş Gücü Endeksi’ne göre, toplam asker sayısı 38 bin civarında. Uzman Simon Koschut, “İsveç çok modern bir orduya sahip. Özellikle de kendi üretimleri olan modern bir hava kuvvetleri var” diyor. Aynı zamanda denizaltılara sahip önemli bir deniz gücü ve her daim savaşa hazır. Geçmişte Afganistan gibi çeşitli NATO görevlerinde yer alan İsveç, gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 1,3’ünü savunmaya harcıyor. Birkaç yıl öncesine göre oldukça yüksek olan bu oranın, önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.
Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından pek çok Batılı ülke gibi İsveç de savunma harcamalarını önemli ölçüde kıstı. Ancak 2008’deki Gürcistan savaşıyla başlayan ve 2014’te Kırım’ın ilhakıyla devam eden güvenlik tehditleri, geçen yıl Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla doruğa ulaştı. Tüm bu gelişmeler İsveç’in, savunma stratejisini yeniden gözden geçirmesine neden oldu.
NATO üyeliğinin İsveç’e sağlayacağı avantajlar neler?
İsveç ve NATO halihazırda pek çok açıdan yakın iş birliği yapıyor. NATO üyeliği durumunda İsveç için en hayati değişiklik, İttifak Antlaşması’nın 5’inci maddesinin güvencesi altına girmesi olacak. Kuzey Atlantik İttifakı’nın can damarı niteliğindeki bu maddeye göre, bir NATO ülkesine karşı yapılan silahlı saldırı, tüm NATO ülkelerine karşı yapılmış sayılıyor. İttifak üyeleri böyle bir durumda, saldırıya uğrayan ülkeye derhal yardım etmeyi taahhüt ediyor.
Bunun yanı sıra İsveç, savunma ittifakının ana karar alma organı olan NATO Konseyi’nin de veto hakkına sahip eşit üyesi olacak.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE