Alkol ve ilaca bağlı olmayan karaciğer yağlanması sıklığı her geçen gün artıyor. Türkiye’de obezite ve diyabet sıklığındaki artış, karaciğer yağlanmasını bir halk sağlığı sorununa dönüştürdü. Her üç kişiden birinin karaciğeri yağlı. Çocuk ve ergenlerde de karaciğer yağlanması sıklığı artıyor.
Alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı (NAFLD/Non-Alcohol Related Fatty Liver Disease) ile alkol dışı karaciğer yağlanması ve iltihabı (NASH-Non-Alcohol Related Steato Pepatitis) en sık görülen karaciğer hastalıkları arasına girdi bile. Son 25 yılda dünyada NAFLD sıklığı yüzde 50 arttı. 1990’larda sıklığı yüzde 25 iken, 2006-2019 döneminde yüzde 38’e çıktı. NAFLD’nin daha ilerlemiş tablosu olan NASH sıklığıysa yüzde 5-7 arasında. Türkiye’de de veriler benzer: NAFLD sıklığı yüzde 36.5, NASH sıklığı yüzde 6. NAFLD önemli bir tablo. Çünkü belirti göstermeden, sessizce ilerleyebiliyor. Hastalar siroz ve karaciğer kanseriyle kliniklere başvurabiliyor.
Son yıllarda çocuklarda ve ergenlerde de obezite ve diğer metabolik sorunlarla birlikte NAFLD ve NASH sıklığı artıyor. Dünya Obezite Federasyonunun yayınladığı 2023 Türkiye rapora göre, erişkinlerde obezite yüzde 37, ergenlerde yüzde 16. Önlem alınmazsa bu rakamların 2035’te yüzde 55 ve yüzde 35’lere çıkması bekleniyor. Obezite NAFLD ve NASH ile birlikte tip 2 diyabet, hiperlipidemi, hipertansiyon ve toplamda metabolik sendrom gelişmesinin, dolayısıyla ilerleyici karaciğer yağlanmasının en sık ve önemli sebebi.
Siroz ve karaciğer kanserine yol açabiliyor
Karaciğer Vakfı Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Çakaloğlu, konuyla ilgili Diken’in sorularını yanıtladı. Çakaloğlu hem NAFLD hem de NASH’da obezitenin yanı sıra sıklıkla tip 2 diyabet, kanda kolesterol ve trigliserid yüksekliğinin birlikte görüldüğünü söyledi. Normal karaciğerde yüzde 5’e kadar yağlanmanın olabileceğini belirten Çakaloğlu, seyri şöyle anlattı: “NAFLD tanısı için genellikle yüzde 10’un üzerinde yağlanma (içinde yağ damlacıkları bulunan karaciğer hücreleri, yani hepatositlerin sayısının yüzde 10’un üzerinde olması) gerekiyor. NAFLD tanısı karaciğerde artmış yağlanma olan (hepatosteatoz) ve iltihabi bulguların bulunmadığı tablo için. Buna klinik olarak basit yağlanma diyebiliriz. Bu en sık görülen karaciğer hastalığı. Genellikle karaciğer testleri (ALT, AST, GGT, bilirubinler) normal çıkar veya minimal yükseklikler olabilir. Görece selim seyirli. Yağlanma nedenleriyle uygun mücadele ilerlemesini önler, belirgin iyileşme sağlanabilir. Önlem alınmayan hastaların bir kısmında karaciğerde iltihap ve fibrozis (bağ dokusu) gelişimi başlar ve siroza ilerleyebilen NASH tablosu oluşur.”
NASH karaciğer naklinin en önemli sebebi olma yolunda
NAFLD hastalarının siroz ve karaciğer kanseri riski yüzde 3-5 civarında. Çakaloğlu, “Buna karşın NAFLD tanılı bir hastada ortalama 10 yılda NASH gelişmesi riski yüzde 20. İleri fibröz ve/veya siroz riski yüzde 5 civarında. NASH hastalarında yüzde 20-30 sıklığında siroz ve karaciğer kanseri gelişmesi riski var” dedi.
Yapılan araştırmalara göre obez ve karaciğer yağlanması olan hastalarda en sık ölüm nedeni kalp ve damar sistemi hastalıkları. İkinci sırada genel olarak kanserler ve üçüncü sırada ise karaciğer sirozu ve kanseri geliyor.
Son 10 yılda kronik viral hepatitlerin (hepatit C ve hepatit B) tedavisinde büyük başarı sağlandığını hatırlatan Çakaloğlu, “NASH zemininde gelişen hastalıklar, özellikle gelişmiş ülkelerde karaciğer sirozu ve kanserinin, dolayısıyla karaciğer naklinin en sık sebebi olma yolunda hızla ilerliyor. Amerika’da karaciğer nakli yapılan NASH zemininde gelişmiş siroz ve/veya karaciğer kanser vakaları listede ilk sıralarda yer alıyor” dedi.
Diyabet ve obezitenin etkisi büyük
Tip 2 diyabet sıklığındaki artış NAFLD ve NASH gelişimini önemli oranda etkiliyor. Çakaloğlu, “Yaklaşık 50 bin tip 2 diyabet hastasında yapılan bir araştırmada NAFLD sıklığının (yüzde 56), diyabetik olmayanlara göre 2 kat daha yüksek olduğu saptandı. Diğer taraftan tip 2 diyabetli hastalarda NASH sıklığı (yüzde 37), diyabetik olmayanlara göre çok daha yüksek” dedi.
Türkiye’de tip 2 diyabet tanısıyla izlenen beş bine yakın hastayı içeren bir araştırmada hastaların sadece yüzde 10’unun normal kilolu, yüzde 90’ının fazla kilolu (yüzde 31’i fazla kilolu, yüzde 59’u obeziteli birey) olduğu ortaya kondu. Kadınlarda obezite (yüzde 70) erkeklerden (yüzde 43) daha fazla. Obeziteli bireylerde, metabolik kontrolün (hipertansiyon, kolesterol düzeyi ve HbA1) daha kötü olduğu gösterildi.
Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve kahve etkili
Şişmanlık ve aşırı şişmanlığın dünyayı ve Türkiye’yi bekleyen en büyük sorun olduğunu vurgulayan Çakaloğlu, “Karaciğer yağlanmasına karşı, toplum olarak düşük kalorili ve sağlıklı beslenmeyi (Akdeniz diyeti) ve düzenli egzersiz yapmayı hayatımızın en önemli eylemleri haline getirmeliyiz. Ek olarak günde üç kap kahve (filtre kahve, espresso veya Türk kahvesi) karaciğer hastalığı ve komplikasyonlarını önleyici olabilir. Hiperlipidemide statinler ve insülin direnci için metformin önerilen diğer ilaçlar” dedi.
Çakaloğlu’nun verdiği bilgiye göre, NASH için denenen birçok ilaç var. Ancak etkili olanı az. En etkili olanları aynı zamanda kilo vermeyi de sağlayan ilaçlar. Yeni ilaç çalışmaları devam ediyor. En etkili tedavi hastanın kilo vermesi. Özellikle fazla kilolu ve obeziteli bireyler, kilolarının yüzde 10 kadarını verdiğinde klinik ve laboratuvar düzelme başlıyor.
KAYNAK: DİKEN – MESUDE ERŞAN