MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üniversite sınavlarının yakında kaldırılabileceğine işaret etti.
Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında üniversite sınavlarına değindi.
Bahçeli’nin açıklaması şöyle:
“Umut ediyorum ki üniversite sınavlarını kaldıracağımız günler çok uzakta değil”
“Hayat, okul-ev arasında değildir. Ya da sadece eğlenme, yeme içme bohemliliğinden ibaret de görülmemelidir. Her şeyi tadında yapmak gerekir. Zaman dediğimiz kesintisiz işleyen değirmen, insanı yıllar içinde öğütmekte, kimini un ufak, kimi milletine hayırlı beşeri mamur haline getirmektedir.
Hayat basamaklarını sabırla tırmanan, sevgiyi ve saygıyı rehber eden kim varsa güzel ahlakın yörüngesine girmiştir. Türk gençliği, güze ahlakın güven veren, aklın, güçlü amaç ve arzuların pırıl pırıl parlayanın kutup başıdır.
Sınavlar gelip geçer, okullar biter gider. Geçmişte hüzünle alınan karneler, kaygıyla girilen sınavlar tebessümle hatırlanıyor. Anılar geçidi merasim bölüğü gibi gözümüzün önünde canlanıyor. 19 milyonu temel eğitim-öğretimde 8 milyonu yüzsek öğretimde olmak üzere 27 milyon öğrenci var. Pek çok ülkenin nüfuslarından fazla. Zenginlik de buradadır. Bize düşen, öğrencilerimizi ve gelecek nesillerimizi o sınavdan çıkarak bu sınava sokarak tekdüze öğretim mantığına havale etmemektir. Varoluşun sırrını çözme çabası göstermeden, ‘ne, nasıl, nerede, niçin ve ne zaman’ sorularına karşılıklar bulmadan atılacak her adım boşuna olacaktır. Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşmanın koçbaşı, gençlerimizdir.
Sapkın akımlarla başa çıkabilmenin ana cephesi Türk gençliğidir. Biz gençliği sınavlarla, karnelerle bulmadık, bu yolda da kaybetmeyiz, kaybedemeyiz. Umut ediyorum ki üniversite sınavlarını kaldıracağımız günler çok uzakta değildir.
Yerel seçim mesajları
Siyasi mücadelemizi şevkle sürdürmek durumundayız. Her an seçim olacakmış gibi bütün demokratik ihtimallere hazır olmalıyız. Seçimler tamamlanmış olsa da Türkiye yeni bir seçime gidiyor. Peş peşe eklemlenen seçim gündemi, milli iradenin tercihi ile noktalanmış olacak. MHP, bu seçimlere hazırlık sürecini başlattı. Birinci stratejik hedefimiz, mevcut belediye başkanlarımızı muhafaza ederek, daha çoğunu eklemektir.
İkinci stratejik hedefimiz, Cumhur İttifakı’nın doğasına uygun hareket edip, muhalefet partilerinin yönetimindeki belediyelerin makus hallerine son vermektir.
İstanbul, Ankara, İzmir, büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere; il belediyelerinin, ilçe ve belde belediyelerinin, Türkiye’nin yükselen itibarına uygun yönetilmesi tarihi önemdedir.
İstanbul, 5 yılını kaybetmiş, tarihin gerisine düşmüş, kaos, kriz ve karmaşa dünyanın en büyük Türk kentinin önünü kesmiştir. Aynı durum Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Tekirdağ, Eskişehir, Muğla, Aydın, Hatay büyükşehir belediyeleri için de geçerlidir. CHP’li büyükşehir belediye başkanlarının ayak oyunlarından, kongre hesaplarından başka bildikleri bir şey yoktur ve her şey ortadadır. Türk milleti, mahalli idarelerin üzerine düşen zillet gölgesinden kurtulmalıdır. CHP’nin ve diğer zillet partilerinin yönetimi altındaki belediyelerin, hürriyet ve haysiyetlerine kavuşmalarına şahit olacağız.
“MHP, yeni kabinenin ekonomi politikalarına güveniyor”
MHP, yeni kabinenin ekonomi politikalarına ve enflasyonla mücadele kararlılığına güvenmektedir. Modern ekonominin sağlığı, para politikalarının istikrarlı yapısına bağlıdır. Ekonomi politikaları, bütünlük içinde uygulanıp, piyasa şartlarını dengelediği sürece başarılı olacaktır.
Dünyadaki trendin aksine Türkiye ekonomisi 11 çeyrektir büyümektedir. Ekonomik adalet, ekonomik özgürlük, ekonomik güvenlik taviz verilmemesi gereken ilkeler olmalıdır. Türkiye, enflasyon kuşatmasını yaracaktır. Toplumun her kesimini kurdaki dalgalanmalara, öngörülemeyen ekonomik fırtınalara karşı emniyete almak, alım gücünü istikrar içinde tutmak, alın terinin karşılığını adil şekilde dağıtmak ekonomi yönetiminin sorumluluğudur.
Faize yeşil ışık
Politika faizinin artışı hususunda beklentileri yükseltmek amacıyla iç ve dış lobilerine faal olduklarını gözlemledik. Küresel finans çevreleri ile iç piyasa aktörleri, PPK’nın toplantısına kilitlendi. Bize göre bu durum ahlaki, hakkaniyetli bir gelişme değildir. MHP’nin faize karşı bakışı bellidir, değişmemiştir. Teorik ve pratik uygulamada faiz artışı, yatırımı caydıran, üretim çarkına çomak sokan, kredi ihtiyacını pahalılandıran politik bir tercihtir. Ancak Türkiye’nin ekonomik istikrarı elde etmesi için alınması gereken kısa dönemli ve bazen de can yakan tedbirler vardır, bugünkü külfete katlanmak kaçınılmaz hale gelmektedir.
Muhalefet partilerinin beyhude çırpınışları, ekonomideki temelsiz iddiaları sonuçsuzdur. Şanslı azınlığın kaymak siyasi tabakası olan partilerin, insanımızın ne yediğinden, nasıl geçindiğinden haberleri yoktur. Tefecilerden para, yabancılardan akıl almayı marifet görenlerin savruldukları hazin verici siyasi travmaları ızdırap vericidir. Muhalefet partilerinden hiçbir yol olmayacaktır. Vekil almak amacıyla CHP’ye postunu seren, ilk zelzelede pencereden atlayıp sığındığı evini terk ederek taşa tutanlar siyasi ahlakın yüz karalarıdır. Bunlar, dün de bugün de yarın da güven vermeyen siyaset simsarlarıdır.
Abdüllatif Şener tepkisi
Vekil olduğu partisinin adayına oy vermediğini pişkince açıklayanların, çıkarlarına nasıl kul köle olduğu sabittir.
Bu ahlaki yanılma bizim sorunumuz değilse bile yeni bir Babacan vakasını Türk siyaset ve demokrasi hayatının hak etmediğini söylememiz sorumluluğumuzun gereğidir.
Batan gemiyi ilk terk eden korkaklar ve korsanlardır. Batık gemiyi limana sağlam götürmekten bahseden Kılıçdaroğlu’nun, baba oğlu arasındaki saltanat kavgasından nasıl çıkacağı merak konusudur. Hançer üstüne hançer yiyen CHP’li yöneticilerin pişmanlık içinde özür dilemesi, yararsız bir sızlanmadır. Mensuplarının birbirine güvenmediği bir siyasi bünyenin kadavraya dönüşmesi kaçınılmazdır.
Türkiye’nin kadavraya değil, kaderine yön veren, Karabağ’da zaferi, küresel diplomaside zekayı, Kıbrıs’ta iradeyi, Akdeniz ve Ege’de milli duruşu, güney sınırlarımızın mücavir bölgelerinde yüksek mücadeleyi temsil ve tebliğ eden Cumhur İttifakı’na ihtiyacı vardır ve bu artık kesinleşmiştir.
“Türkiye Cumhuriyeti’ni hak ettiği gelişmişlik düzeyine biz çıkaracağız”
Türkiye Cumhuriyeti’ni hak ettiği gelişmişlik düzeyine biz çıkaracağız. Türkiye’yi lider ülke seviyesine biz taşıyacağız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle kilitleri ya açacağız ya da kıracağız. Üreten, refah sağlayan, herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş milli bir ekonomiyi; Bütün sorunlara neşter vurmayı başarmış, terörün kökünü kazıyıp bölücülüğü felç etmiş bir siyasi ve hukuki sistemi; dış politikada daha aktif, taviz vermeyen, dünyaya Türkçe bakan, gelişmeleri başkent Ankara vizyonuyla okuyan bir dış politik mimariyi elbirliğiyle, güç birliğiyle ve Cumhur İttifakı’yla sağlamış olacağız.
Devletimizin egemenlik haklarıyla, milletimizin muhteşem varlığı, bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğüyle kimin sorunu varsa bizim de onlarla sorunumuz vardır ve alayını birden her cephede karşılamaya hazır olduğumuz iyi bilinmelidir.
100’ncü yıldönümü içinde olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti bedava kazanılmamış, lütufla kurulmamıştır.
Cumhuriyet’in sahibi cumhurdur, onuru cumhurdur, ömrü cumhurla kaimdir. Cumhuriyet’e düşmanlık cumhura düşmanlıktır. Düşmana hizmet ve taşeronluk ise ihanetin daniskasıdır.
14 ve 28 Mayıs öncesinde demokrasi ittifakından bahsedenler, teröristleri yanına yöresine alanlar, ülkemizden intikam almak için kuyruğa girenler çok şükür milli iradenin hisarlarına çarpıp dağılmışlardır.
Bizim böyle bir arayışı içinde taşıyanlarla iki dünyada da hesabımız vardır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin demokratik ve şaşmaz tercihidir.
Bu demokratik tercihe meydan okuyanlar millet tanımaz odaklardır ki, sandıkta tümüyle reddedilmişlerdir.
“Atatürk milletimizin ortak değeridir”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir, devletimizin kurucusudur, Milli Mücadele’nin lideridir, İlk Meclis Başkanımızdır, İlk Cumhurbaşkanımızdır.
Tavrımız nettir, duruşumuz Kuvayı Milliye’dir. Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır. Bizler faniyiz, devletimiz ve milletimiz baki kalacaktır. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecektir. Aziz Atatürk’ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti var olan bütün kirli senaryolara ve sömürgeci oyunlara rağmen payidarlığını ebed müddet koruyacaktır. Güvence kahraman Türk nesilleridir. Güvence büyük Türk milletidir.
Filistin Devlet Başkanı’na tepki
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas 13 Haziran 2023 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti’ni ziyaret etmiştir.
Bu ziyaretin bizi ilgilendiren kısmı Sayın Abbas’ın bazı çarpık ve endişe veren açıklamalarında somutlaşmıştır.
Pekin’de Çin Devlet Başkanı’yla görüşmesi esnasında şu ibret verici ve infial uyandıran sözler Mahmut Abbas’ın ağzından dökülmüştür:
‘Bazılarının gündeme getirdiği Uygur meselesi bir insan hakları meselesi değildir. Bu Çin’in terörizm, aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadelesidir. Filistin her zaman Çin’e inandı. Filistin-İsrail ihtilafının bir an önce sona erdirilmesinde Çin’in arabulucu olması gerekmektedir.’
Mahmut Abbas vicdanı sızlamadan bunları söylemiştir.
Biz onlara destek verdikçe, bu zihniyet Türk milletine köstek olmuştur.
Mahmut Abbas’ın, terörizmin ne olduğuyla ilgili yeterli deneyim ve donanımdan mahrum olduğu da ne yazık ki ortaya çıkmıştır.
Biz mazlum Filistinlilerin her zaman yanında olduk.
Filistin davasını ama, ancak, fakat demeden savunduk ve bu konuda tarafımızı netleştirdik.
Birkaç gün evvel İsrail hükümetinin yasadışı yerleşim faaliyetlerini artırmasını, Batı Şeria’nın en az 19 beldesinde 4 bin 500 birimlik yeni yasadışı yerleşim yeri inşa etmesini kınanması gereken mütecaviz bir tutum olarak değerlendirdik ve değerlendiriyoruz.
Hatta 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletini bölgesel barış ve huzur adına ön şartsız destekledik, buna da devam ediyoruz.
“Filistin kamplarında eğitilip ülkemize sızan ve sızdırılan teröristlere kol kanat germekten hiç utanmadınız”
Sayın Abbas, Milliyetçi Hareket Partisi’nin grup toplantısından bizatihi sana sesleniyorum:
Uygur Türklerine terörist demek haksızlıktır, bühtandır, günahtır, cinayettir, rezalettir, melanettir, Türk milletine iflah olmaz bir saygısızlıktır.
Bizim Filistin davasını desteklediğimiz kadar değilse bile, en azından yarısı kadar Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihi haklarını, terörle mücadelesini, geniş coğrafyalara yayılmış esir Türklerin durumunu bugüne kadar ağzınıza dahi almadınız, alamadınız, hakkı telaffuz etmeye hiç yanaşmadınız.
Geçmişte Filistin kamplarında eğitilip ülkemize sızan ve sızdırılan teröristlere kol kanat germekten de hiç utanmadınız.
Filistin Devlet Başkanı numune de olsa PKK’ya, FETÖ’ye sesini hiç çıkardı mı? Hiç tepki gösterdi mi? Ülkemizle dayanışma mesajı paylaştı mı?
Hiç birisini yapmadı, yapamadı, yapmayı aklından geçirmedi.
Çünkü konu Türkiye ve Türk milletiydi.
Uygur Türklüğünü terörle eşitlemek potansiyel Türk düşmanlığının açık seçik beyanıdır.
Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti elbette ikili diyalog kanalları açarak, temasları yoğunlaştırarak tespit edilen insan hakkı ihlallerini telafi ve tamir etmelidir.
Ancak terör Doğu Türkistan’da değil, Kandil’dedir, Suriye’nin kuzey doğusundadır, gerçeği saptırmak vicdansızlıktır, izansızlıktır, insafsızlıktır.
“Türk’e kefen biçmenin sonu korkunçtur”
Herkesi uyarıyorum, Türk’e kefen biçmenin sonu korkunçtur.
Sayın Abbas terörizmin kanlı yüzünü görmek istiyorsa, mesela 17 Haziran 2023 tarihinde Uganda’da bir okula saldırı düzenleyen ve çok sayıda masum çocuğu katleden teröristlere şereflice bakmayı ve ders almayı bilmelidir.
Mahmut Abbas yanlış yerde, yanlış üslupla, doğru davasını anlatacağını zannediyorsa aldandığını ve yanıldığını mutlaka görecektir.
Kudüs sadece onların değil, bütün Müslümanların kutsal mabedi ve ilk kıblemizdir, müdafaa etmek de namus meselemizdir.
“Akdeniz ve Ege, ölüm denizi olmaktan derhal çıkarılmalı”
Yunanistan’ın Mora Yarımadası açıklarında 14 Haziran 2023 Çarşamba günü göçmenleri taşıyan bir teknenin batması sonucunda, 78 kişi hayatını kaybetmiş, 500’e yakın kişi de kaybolmuştur.
Bu insani dram ve felakete seyirci kalan, hatta yalanlara başvuran Yunanistan hükümeti sorumludur ve mutlaka hesap vermelidir.
Akdeniz ve Ege’nin ölüm denizi olmaktan derhal çıkarılması, küresel vicdanın aktif biçimde devreye girerek kara ve denizleri aşan göç olgusunu süratle ele alması önümüzdeki en sıcak gündemlerden birisi olmalıdır.
Yurtlarından ve yuvalarından kopan insanların kaderi balıkların karnı olmamalıdır.
İsviçre’nin Zürih kentinde geçen hafta içinde PKK’lı alçaklar tarafından Cumhurbaşkanımızın ve al bayrağımızın hedef alındığı hain gösteriyi ve buna sessiz kalanları buradan lanetliyorum.
Avrupa’nın göbeğinde teröristlere gösterilen müsamahanın ne demokrasiyle, ne insan haklarıyla, ne özgürlükle, ne de insani miras ve değerlerle bağdaşır bir tarafının olmadığını muhataplarına duyuruyorum.
Allah nasip ederse 28 Haziran 2023’ten itibaren dört gün boyunca Kurban Bayramı’nı idrak edip kutlayacağız.
Nerede yaşarsa yaşasın, kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun tüm vatandaşlarımızın, şehit ailelerimizin, gazilerimizin, Türk-İslam aleminin Mübarek Kurban Bayramı’nı şimdiden tebrik ediyor, yapılacak kurban ibadetlerinin Yüce Allah nezdinde kabul ve makbul olmasını temenni ediyorum.
Bu vesileyle terörle mücadele esnasında şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmetler, tedavi altında bulunan kahramanlarımıza da şifalar diliyorum.
Bayram süresince tatil, akraba ve aile ziyareti gayesiyle yollara düşen vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymalarını yeni acı ve kayıpların yaşanmaması için çok önemli addediyorum.”