İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken tarikat müridi Kadir İstekli ile dini nikâhla evlendirerek cinsel istismara uğrattığı iddiasına ilişkin davada yaptığı savunma ortaya çıktı. Yargılandığı davaya ilişkin Gümüşel’in “Bizim üzerimizden tarikatlara ve cemaatlere karşı topyekûn saldırıldı, İslam’ın kutsallığına saldırıldı, bununla da esas hedefin biz değil de İslam olduğu ve cemaatler olduğu anlaşıldı” diye iddia ettiği görüldü. Baba Gümüşel, duruşma sırasında avukatların kritik sorularına da “Cevap vermiyorum” diye karşılık verirken “Susturun şunu” ifadesini kullandığı da dikkat çekti. Tutuklandığı sırada kendisine kelepçe takan polisin ağladığını iddia eden Gümüşel, cezaevinde de müdür yardımcılarının kendisini ziyaret ettiğini ileri sürdü.
İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Şubat’ta savunma yapan tutuklu sanık Yusuf Ziya Gümüşel’in konuşmasına “Şu anda yaklaşık 27 aydır sürekli ağlayan bir baba konuşuyor” diyerek başladığı ifade edildi. Kızının kullanıldığını da iddia eden Gümüşel, torununun ise kendi yanında mutlu olduğunu öne sürdü.
“Kızımı talep ettiler, biz de verdik”
Suçlamaları kabul etmeyen Gümüşel, “Benim kızım der ki benim nikâhım 6 yaşında yapıldı, bu asla olmayan bir şeydir, yapılmamıştır, biz yapmadık öyle bir şey. Asla böyle bir şey olmamıştır” dedi.
Kızının 2011 yılının Eylül ayında kendilerinden “talep edildiğini” öne süren Gümüşel, ailede istişare ettiğini, kızını sorduğunu ve “evet” dediklerini kaydetti. Gümüşel, “Yahu hangi asırda yaşıyoruz bir kişiye zorla evlilik yaptıracaksın. Hangi asırda yaşıyoruz bir de dinimizde öyle bir şey yok, hele biz Hanefi mezhebiyiz, Hanefi mezhebinde asla öyle bir şey yoktur. Bir kız kendi istediği erkekle evlenebilir” diye kendini savunmayı denedi.
“28 Şubat nedeniyle kızımın yaşını küçük yazdım”
Sanıklar, Kadir İstekli’nin H.K.G. ile 14 yaşındayken evlendiğini, ancak ceza almamak için gerçekte yaşının 16 olduğunu iddia ediyordu. Bu savunma tezini sürdüren baba Gümüşel, kızlarının yaşlarını küçük yazmasını 28 Şubat ile ilintilendirerek savundu. Gümüşel şunları iddia etti:
“Malum 28 Şubat durumları vardı, çok sıkıntılı bir ortamdı, yani çok aşırı sıkıntılar vardı. Her şeyi konuşmak da uygun olmuyor, ondan sebep biz çocuklarımızı annesi ile anlaşarak zaten evde doğum oldu, 2 tanesini Fatih’te doğdu 2 tanesi Çengelköy’deki evimizde doğdu. Ben tabi nüfusa gittim, birincisine bir şey demediler Muhammed Sıddık’ı kaydettirmeye, o 93 doğumludur, 95 doğumlu olarak yazdırdık biz onu. Sonra H.K. için gittim, gittiğim vakit de bana dedi ki memur, ‘belge getir bana hastaneden’ dedi. Ben çıktım geri, meseleyi ahbaplarımdan birisine açtım, dedim ki ‘böyle böyle mesele var, ne yapayım?’. ‘Ben yardımcı olayım sana’ dedi, yardımcı oldu bana, bana annesinin ismini sordu ben de annesinin ismini söyledim, kız mı erkek mi, onu da sordu, onu da söyledim, ‘kızdır’ dedim. Gitti bana bir belge getirdi, o belgeyle ben nüfusa kaydettirdim.”
“Doğum belgesi sahte”
Mahkeme Başkanı’nın “Ama sahte doğum belgesi diyorsun” demesi üzerine Gümüşel, “Artık öyle oluyor tabi, netice öyle oluyor yani. Peki niçin bu işi yaptı derseniz, bunu genelde yaparlardı, niçin? Hafızlık eğitimi vereyim, dini eğitim yapayım diye genelde olurdu, biz de onu yaptık. Peki aynı şekilde birinci oğlum da öyledir, ikinci kızım da aynıdır, üçüncü kızım da aynıdır, yalnız ikinci kızımda 1 yaş fark vardır, üçüncü kızımda da 1 yaş fark vardır, oğlumla ikinci kızımda ise 2 yaş fark vardır, beyanları yapmış olayım” diye konuştu.
Dini eğitimi neden Kadir İstekli verdi?
Gümüşel, H.K.G.’nin 6 yaşında gelinlikle fotoğrafına ilişkin ise “Ben ona Kur’an-ı Kerim okumaya yeni başladığı vakitte kendisine almış olduğum elbisedir. Annesi diktirdi, parasını ben verdim, annesi ilgilendi” cevabını verdi. Sorgu sırasında mahkeme başkanı, Gümüşel’e “Neden dini eğitimi kızlarınıza siz değil de Kadir İstekli verdi?” diye sordu. Gümüşel ise bu soruya şu yanıtı verdi:
“Malum benim meşguliyetim çoktur. Bizim şubelerimiz vardır, şubelere gidiyoruz geliyoruz, benim o kadar ilgilenme, ha bak mecbur kaldığım yerde kestim. Nerede kestim? 10 yaşına geldi asla göndermedim. Evde tuttum, annesi ilgilendiği kadar ilgilendi ben de geceleri geç saat geldiğimde ilgilendim veya sabah erken saatlerde giderken o kadar ilgilendim. Ondan sonra artık olduğu kadar olsun dedik. Bize lazım olan Allah’ın sevgisi, Allah’a olan inançtır dedik, göndermedik.”
“Tutuklanmasaydık, linç edilirdik, hedef cemaatler”
Toplum ve medya baskısıyla tutuklandığını öne süren Gümüşel, “Tüm bu iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum, bu asılsız ithamlar üzerinden toplum tarafından linç olduk ailecek. İyi ki siz beni tutuklama kararı çıkartmışsınız heyet olarak, teşekkür ediyoruz. Dışarıda kalsaydık belki linç edeceklerdi bizi. O da Allah’ın bir takdiri oldu. (…) Bu iddiaların hiçbirisini kabul etmiyorum, bu asılsız ithamlar yüzünden toplum tarafından linç oldum, edildik yani. Bizim üzerimizden tarikatlara ve cemaatlere karşı topyekün saldırıldı, İslam’ın kutsallığına saldırıldı, bundan da esas hedefin biz değil de İslam olduğu ve cemaatler olduğu anlaşıldı” dedi.
Cezaevi müdürlerinin ziyaret ettiği iddiası
Cezaevinde infaz koruma memurlarının kendisiyle yakından ilgilendiğini de söyleyen Gümüşel, şunları anlattı:
“İlk gittiğimiz vakit onu söyleyeyim ilk gittiğimiz vakitte infaz memurları hepsi şu şekilde bakıyorlardı, şüpheli bakışları vardı. Ne kadar bu devam etti, 3 gün devam etti, 5 gün, 1 hafta asla değil. Hepsi pervane oldular, müdür yardımcıları yanımıza kadar geldi, hepsi yanımıza kadar geldi, ziyaretimize geldiler ve dediler ki, gelen ziyaretçilere, bizim gelen avukatlarımıza dediler ki ‘bunlarda böyle bir şey olması mümkün değil nasıl olur bu ya. Biz böylesi insan görmedik’ dediler. Onların dediğini söylüyoruz, o şekilde.”
“Polis kelepçe takarken ağladı”
Tutuklama kararı çıktığında polislerin ellerine kelepçe taktığını ifade eden Gümüşel, polislere “Sen vazifeni yap, sen koluma girince hoşlaşıyorum sen benim koluma giriyorsun, beni götürüyorsun, beni koruyorsun sana teşekkür ediyorum” dediğini de öne sürdü. Gümüşel, “Sonra elime kelepçe vuruyor, baktım gözleri yaşlanmış ağlıyor. Hocam diyor Allah sizi buradan kurtaracak inşallah. (…) Polis kimdir tanımam bilmem, bizi getiren o şahıslardan bir tanesi baktım yüzü aşağıda ağlıyor ve diyor ki ‘Hocam mecbur kalıyoruz kitliyoruz’, hiç mahsur değil. ‘Kilitleyebilirsin, sorun değil’ dedim. Kalbimiz kilitlenmesin, kalbimize kapı vurulmasın, üzerimize kapı vurulması mümkün değildir” dedi.
Avukata “susturun şunu” dedi
Daha sonra avukatların sorularına geçildi. H.K.G’nin avukatı Canan Sarı, evde doğum yapıldığında nüfusa kayıt yapmak için gidildiğinde mülki idare amirinin bunu araştırma talimatı vermesi gerektiğini anımsatarak, “Şimdi eğer nüfusa kayıt için gidildiğinde kayıt yapılmadı ise kanuna aykırı davranılmış. Bu durumdan dolayı memurları şikâyet etmek yerine neden sahte doğum raporu almışlar” diye sordu. Sanık Yusuf Ziya Gümüşel, “Cevap vermiyorum” dedi.
Gümüşel, savunmasında cezaevine gelen avukatların kendisinin iyi bir aile olduğunu ve yanında olduklarını söylediğini aktardı. Avukat Canan Sarı, bu avukatların neden duruşmaya gelip tanıklık yapmadığını sordu.
Yusuf Ziya Gümüşel ise mağdurenin avukatına “Az susar mısınız” diye çıkıştı. Mahkeme Başkanı, sanığı “Birini susturmak sizin göreviniz değil, bir dakika” diye uyardı.
Avukat Sarı, sanık Kadir İstekli’nin o sırada 8 yaşında olan H.K.G.’nin omuzuna elini atıp çektirdiği fotoğrafı anımsatarak, Gümüşel’e “bu fotoğrafları yaşadığınız dine uygun buluyor musunuz?” sorusunu yöneletti. Sanık Gümüşel buna da cevap vermeyi redetti.
“Hâkime hanım susturur musun şunu”
Canan Sarı’nın “Yaşadığınız hayata uygun olduğunu düşünüyor musunuz” diye sorması üzerine ise şu diyaloglar yaşandı:
Yusuf Ziya Gümüşel: Benden aldığı fetvayı beğenmiyorsa yaşını söylesin Diyanet İşleri Başkanlığına sorsun, müftüye soru sorsun, olumlu olmaz. Bana niçin soruyor
Avukat Canan Sarı: Sizin çocuğunuzla ilgili geliştirme şeyini ben müftüden almam. Bu sizin çocuğunuz, sizin bakımıyla, gözetimiyle sorumlu olduğunu çocuklar.
Yusuf Ziya Gümüşel: Ben cevap vermek istemiyorum, hâkime hanım susturur musun şunu?
Avukat Canan Sarı: Susturur musunuz şunu dedi.
Mahkeme Başkanı: Mahkemeye talimat vererek konuşmayın ya, ben bak sevmiyorum. Herkese sabırla yaklaşıyoruz, lütfen yapmayın.
6 yaşındaki fotoğrafta ziynet eşyası ayrıntısı
Aile Bakanlığı’nın avukatı Bilal Karaoğlu ise sanığa “6 yaşında gelinlikle çektirdiği resimler var, bu resimde küçüğün üzerinde ziynet eşyaları var, altın falan takılmış. Diğer çocukların da aynı şekilde gelinlik giydirilmiş fotoğrafı var dediniz ama onlarda altın yok, neden mağdurda altın var da diğerlerinde altın yok” diye sordu. Gümüşel ise “O zaman alma imkânı olmuş, almışım, yoksa diyorum, yokmuş almamışım ya. Soru mu? Ben de anlamadım bunu” karşılığını verdi.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – ALİCAN ULUDAĞ