Şahin Şeyh Ali, aile üyelerinin olduğu WhatsApp grubundaki yoğun mesajlaşmayı görünce kötü bir şeyler olduğunu anladı.
30 yaşın altındaki 4 erkek akrabasının Yunanistan açıklarında batan balıkçı teknesinde olduğundan şüpheleniyorlardı.
BBC’ye “İnsanlar herhangi bir iyi haber için bekliyor” diyor ancak kötü şeyler duymaktan korkuyorlar.
Almanya’da yaşayan 31 yaşındaki Şahin Şeyh Ali, Suriye’de nüfusun büyük çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Kobani’den. Teknede 12 tanıdığının olduğu sanılıyor.
Yaklaşık 80 kişinin hayatını kaybettiği ve en az 100 kişinin kurtarıldığı bu olay, son yıllardaki en büyük göçmen teknesi faciası.
Teknede 100 kadarı çocuk 750 kişi olabileceği bildiriliyor.
“Günlerce onlardan haber almadık ve teknede olup olmadıklarını bile bilmiyoruz” diyen Ali, akrabaları Suriye’den yaklaşık bir hafta önce yola çıktıktan sonra haberleşmediklerini ekliyor.
Teknenin battığı 14 Haziran’dan beri hayatta olup olmadıklarına dair farklı haberler duyuyorlar:
“Böyle bir kazada birinin ölü mü hayatta mı olduğu konusunda emin olamıyorsun. Tek bir kelime tüm ailenin moralini yerle bir edebiliyor.”
Pakistan asıllı İngiliz gazeteci Raja Faryad Khan, 22 yaşındaki yeğeni Adnan Beşir’in kurtulan az sayıdaki kişiden biri olduğunu söylüyor.
Ancak Pakistan Kaşmir’deki köyünden 16 kişinin daha teknede olabileceğinden endişeleniyorlar.
Khan İngiltere’den Yunanistan liman kenti Kalamata’ya giderek yeğenini karşıladı ancak güvenlik güçleri onların yalnızca birkaç dakika görüşmesine izin verdi:
“Yeğenim teknenin sallandığını, bir tarafa yattığını ve ardından suya battığını söyledi.”
Libya bağlantısı
Ali, Almanya’da akrabalarının başına gelenler hakkında belirsizlik içinde yaşıyor.
Onlar insan kaçakçılarının eliyle Suriye’den Lübnan’a götürülmüş, ardından Libya’ya uçakla giderek burada 40 gün Akdeniz’i geçerek İtalya’ya ulaşma şansı yakalamak için beklemişti.
Ali, gruptaki herkesin kaçakçılara 5 bin dolar ödediğini anlatıyor:
“Kaçakçılar onları havaalanından aldı ve götürebildikleri yere götürdü”.
Akrabalarının mobilyasız beton bir blokta tutulduğunu, yere serdikleri battaniyelerde uyuduklarını söylüyor.
En son konuşmaları Haziran başıydı ve akrabalarından biri geçişin yakın zamanda olacağını söylemişti:
“Bana yakında yola çıkacaklarını söylediler çünkü hava sıcaktı ve deniz sakindi. Gözlerinde üzgünlüğü gördüm ancak bu yorgunluktan da olabilirdi.”
Acısını ağırlaştıran, kendisinin de hayatını riske atarak 2016’da Suriye’deki savaştan kaçmasıydı. Ancak o zaman daha fazla yolun açık olduğunu, dolayısıyla insanların Avrupa’ya daha kolay ulaşabildiğini söylüyor.
Ali, Türkiye’ye giderek oradan tekneyle Yunanistan’a geçti.
“Yunanistan’a geçmek için bir dingi tuttum, 4 km’lik bir yoldu. Yola çıktıktan sonra bazı Yunan adalarının ışıklarını görebiliyorduk.”
Libya’dan İtalya’ya uzaklık ise 725 km. Ali’nin dikkat çektiği diğer bir nokta ise kendi bindiği dingide yolculara can yeleği verilmesiydi.
Yunan sahil güvenliği batan balıkçı teknesindeki kimsede can yeleği olmadığını söyledi.
Ali kendini kolaylıkla akrabalarının yerine koyabiliyor. Onların tekneye binmeden önce “neler düşünmüş olabileceğini” hayal ediyor:
“Ne olacağını bilmiyorsun. Birilerinin ölebileceğinden, aşağı düşebileceğinden endişeleniyorsun. Ne kadar denesem de bu trajediyle ilgili hislerimi tarif edemem.”
Kaçakçıları “insanlara et parçası gibi davranmakla” suçlayan Ali, “Onların tekneye kaç kişi koyduklarını bile saymadıklarını düşünüyorum. Olabilecekleri umursamıyorlar. İnsanların daha güvenli rotalara ihtiyacı var. Kimse göç etmekten vazgeçmeyecek. Akrabalarım yalnızca Avrupa’ya gelip çalışmak ve ailelerine yardım etmek istiyordu.”