Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, ‘itibarı yüksek ekonomik program’ çağrısı yaptı.
Enflasyonla mücadelenin yolunun TL’ye değer kazandırmaktan geçmediğini savunan Özilhan, güçlü liranın ihracatı olumsuz etkilediğini söyledi.
Özilhan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le görüştükten sonra TÜSİAD YİK toplantısında konuştu.
“Şimşek’e tespit ve önerilerimizi paylaştık. Programın makro ekonomik istikrar yönünde katkı sağlamasını bekliyoruz” diyen Özilhan, cari açık sorununu çözmek için geniş bir alanda reform gerektiğini, üretim ve yatırımı artırmak için öncelikle makroekonomik istikrarı sağlamak gerektiğini söyledi.
‘Güçlü TL olumsuz etkiler’
TÜSİAD YİK başkanı, “Enflasyonla mücadele ve TL’ye güven birinci öncelik olmalı. Enflasyonla mücadelenin yolu TL’ye değer kazandırmak değil” dedi.
Güçlü liranın ihracatı olumsuz etkilediğini belirten Özilhan, sermaye girişlerinin rezervi güçlendirmek için kullanılması gerektiğini söyledi.
“Düşük faize rağmen yatırım gelmedi”
Politika faizlerinin düşüklüğüne rağmen yatırımların Türkiye’ye gelmediğine dikkat çeken Özilhan, “Yeni ekonomi yönetimi ile ekonomik istikrarın kısa sürede temin edilmesi ve ekonominin hızlı bir büyüme trendine girmesini temenni ediyoruz. Merkez Bankası başta olmak üzere piyasalara güven veren atamaların yapılması ve hayata geçirilecek yeni reformlarla birlikte bu büyümenin gerçekleşebilecek adımlarının atılabileceğine inanıyoruz” diye konuştu.
TL’nin değer kazanmasının tek başına cari açığı düşürmeye yetmeyeceğini vurgulayan TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, “Hem cari açığı azaltmanın hem de enflasyonla mücadelenin en büyük çözümü üretim ve tasarruf artışıdır. Bunu artırmadan tüketimi artırmanın cari açığı da artırdığı gözlemlenmiştir. Daha fazla üretmeli ve yatırım yapmalıyız. Üretimi ve yatırımı artırmak için öncelikle makroekonomik istikrarı sağlamak gerekiyor. Makroekonomik istikrarı sağlayarak, enflasyonla mücadeleyi güçlendirmek gerekiyor.
“Enflasyonla mücadele TL’ye değer kazandırmaktan geçmiyor”
Ancak enflasyonla mücadele TL’ye değer kazandırmaktan geçmiyor. TL değer kazandıkça dış ticaret açığı artıyor ve ihracat olumsuz etkileniyor. TL’de ortaya çıkması muhtemel değerlenmenin önünü almak, dövizi piyasada bırakmak yerine zaten zayıflamış olan Merkez Bankası rezervlerini tahkik etmekten geçiyor” değerlendirmesini yaptı.
Özel sektörün müzakereleri beklediğinin vurgusunu yapan Tuncay Özilhan şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin küresel politikalarda hani konumda yer alacağı o ülkenin ekonomik politikasını da belirler. Hem bölge ülkeleriyle hem de küresel güçlerle ilişkiler buna göre belirlenmeli. Avrupa’nın dijital ve yeni dönüşüm projelerinin dışında kalmayı düşünemeyiz. Özel sektörümüzün ısrarla beklediği gümrük birliğinin düzenlenmesi için müzakerelerin önünü bir an önce açabiliriz diye düşünüyoruz. Uluslararası kabul gören sınanmış politikaları kararlılıkla uygulayarak bugünleri el birliğiyle aşacağımıza inanıyoruz.”
“Son 10 yılın en zor dönemi”
Ekonomide son 10 yılın en sıkıntılı döneminde olduklarını söyleyen Özilhan, “Göstergeler ekonomimizin belki de son 10 yılın en zor döneminden geçtiğine işaret ediyor. Buna göre, ihracat yeniliyor, cari açık artıyor, net rezervler eksiliyor, bütçe açığı büyüyor, hayat pahalılığı satın alma gücünü düşürüyor, yüksek enflasyon bilançoları bozuyor ve işlem maliyetlerini bozuyor. Politika faiz oranının düşük olmasına rağmen yatırım canlanmıyor, TL değer kaybediyor, yabancı yatırımcı gelmiyor. Uzun süredir ilk defa ikiz açık yaşıyoruz” dedi.
Sıkı para politikası tercihlerinin büyümede arzu edilmeyen bir yavaşlamaya yol açmaması gerektiğini belirten Özilhan, “Enflasyonla mücadelenin yolu TL’ye değer kazandırmaktan geçmiyor. Yurt dışından para girişi halinde TL’de değerlenme yerine TCMB rezervlerini tahkim etmek gerekiyor” diye konuştu.
Özilhan, yatırımı artırmak için uzun vadeli öngörülebilir kurallara dayalı ekonomi yönetimi ve ekosistemi girişimi gerektiğini kaydetti.