Türkiye’de seçim güvenliği ve sandıkların korunması bir süredir seçmenlerin gündeminde. 14 Mayıs seçimlerinde sandık başlarında yaşananlar ve sonrasında sonuçlara yapılan itirazlarla da, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turuna giderken sandık güvenliği seçimin kilit konularından.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da dün 2. tur seçim kampanyasının ilk basın toplantısında, “Vatanını seven sandığa gelsin” diyerek seçmenleri hem oy kullanmaya, hem de oy kullandıkları sandıkların başında durarak oylarına sahip çıkmaya çağırdı.
Peki Türkiye’de sandık başlarında ne gibi sorunlar yaşanıyor, görevli olmak gerçekten bir fark yaratabilir mi?
BBC Türkçe, müşahitler, avukatlar ve gönüllü müşahit oluşumlarıyla konuştu.
Sayısal olarak eşitlik var mı?
Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) göre “Sandık kurulu, yurt içinde bir başkan, bir ihtiyar meclisi/heyeti üyesi ve son yapılan milletvekili genel seçiminde en çok oy almış olan beş siyasi partinin üyesinden oluşur. Kurul üye sayısı üçten az olamaz.”
Daha çok üyesi olan ve daha örgütlü siyasi partiler, sandık kurullarında görevlendirebilecek görevli sayısı bakımından avantajlılar.
Bu anlamda 11 milyondan fazla üyesi olan AKP de son seçimlerde sandıklarda görevli bulundurma anlamında diğer partilere sayısal üstünlük sağlıyordu.
Sandık kurulu dışında müşahitlerin de sandık başında durma ve sürece müdahil olma hakları bulunuyor.
Oy ve Ötesi ve Türkiye Gönüllüleri gibi gönüllülük esasına dayanan müşahitlik organizasyonları, sandık başlarındaki bu dağılımı çeşitlendirmeyi hedefliyor.
14 Mayıs seçimlerinde Türkiye Gönüllüleri’nin gönüllü sayısı 111 bin 298’di ve Türkiye’de kurulan 191 bin 885 sandıktan 145 bin 301’inin ıslak imzalı tutanağına ulaştılar. Bu toplam kullanılan oyun yüzde 80’ine denk geliyor.
Türkiye Gönüllüleri’nden Sibel Uçar, cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. tura gideceğinin kesinleştiği gün olan 16 Mayıs’ta 50 bin yeni gönüllünün daha kendilerine katılmak için başvuruda bulunduğunu söyledi.
Bir diğer gönüllü kuruluş olan Oy ve Ötesi de 17 Mayıs’taki duyurusunda 150 bin gönüllüye ulaştıklarını, hedeflerinin 200 bin olduğunu açıkladı.
Bazı ünlü isimler de sosyal medyadan yaptıkları paylaşımlarla, seçmenlere müşahit olmaları çağrısı yapıyor.
Avukat Aslı Tarhan, Ankara Sincan’daki Şehit Yakup Çınar Ortaokulu’nda Oy ve Ötesi aracılığıyla görev yapan bir avukat müşahit.
Okulun AKP’nin kalelerinden biri olduğuna dikkat çeken Tarhan, bu okulda öncelikli ihtiyaç olduğu için burayı seçtiğini söyledi:
“Ben müşahit sayısında bu seçimde (14 Mayıs) çok artış bekliyordum ama kendi çevremde gördüğüm kadarıyla öyle bir artış yoktu. Sayı azdı ve insanlar genellikle kendi seçim çevrelerine gitmek istemişler. Gerçekten çevre ilçelerde ve köylerde o kadar çok müşahite ihtiyaç vardı ki, esas mücadele orada oluyor. İnanılmaz organize ve örgütlü bir Cumhur İttifakı baskınlığı vardı hem sandık kurulu olarak, hem müşahit olarak.”
‘Her okulda yüzlerce sorun yaşandı’
14 Mayıs’ın ardından sandıklarda görev alan avukatlar ve müşahitler, karşılaştıkları usulsüzlükleri ve yaşadıklarını sosyal medyadan paylaşıyor.
Avukat Aslı Tarhan’ın gün içinde en çok şahit olduğu usulsüzlüklerden biri, oy kabinine birden çok kişiyle girilmesi olmuş:
“Sadece ben o gün 4-5 kez bu durumu tespit ettim ve sandık kurulu başkanlarına bunu ilettiğimde bana ‘kendilerinin inisiyatif aldığını’ söylediler. Aslında sandık kurulunun, kanunun üstünde böyle bir inisiyatif alma durumu yok. Tutanak tutmak istediğimde üstüme yürüyen sandık kurulu üyeleri oldu. Ben de kenara çekilip tutanağı tutana kadar sınıftan çıkmayacağımı söyledim. o sırada Oy ve Ötesi’nden okul sorumlumuz yanıma geldi ve ben dilekçemi yazdım ve ısrar ederek dilekçeyi tutanak defterine geçirdim. “
Sinem Sezer ise Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) Maltepe’deki Adnan Kahveci Ortaokulu’nda okul sorumlusuydu.
Sezer özellikle başkası adına oy kullanma ya da başkasının oy hakkını gasp etme gibi durumlarla karşılaştıklarını anlattı:
“Okulda her sınıfta çok ciddi sıkıntılar çıktı. Örneğin sabah erken gelen bir erkek, yanındaki kadını eşi olarak tanıtmış ve oy kullanmışlar, 3-4 saat sonra gerçek eşi gelmiş ve oy kullanmadığını söylemiş. Yani adam karısının kimliğini çalıp başka bir kadınla oy kullanmaya gelmiş, görevliler kimlik fotoğrafından bu kimliğin başkasına ait olduğunu anlayamamışlar. Yani asıl kişi oy kullanamadı ve bu tutanağa geçti.”
“Bir sınıfta da zarf sayımı yapılmadan oy kullanımı başladı. Bu inanılmaz bir ihlale yol açıyor, bunu anlatmaya ve oy kullanımını zarflar sayılana kadar durdurmaya çalıştık ama sandık başkanı hiçbir şekilde kabul etmedi.
“Başka insanların yerine imza atıp hem kendi oyunu hem de başkasının oy hakkını elinden alanlar da oldu. Böyle yüzlerce şey yaşandı ve bu sadece Maltepe’de bir okulda yaşananlar. O kadar ciddi sorunlarla mücadele ettik ki, her birine tutanak tutuldu ama ne kadarı sağlıklı bir şekilde kayda geçer bilmiyorum.”
‘Seçmen listesinde olmayanlara oy kullandırıldı’
Avukat Tarhan’ın şahit olduğu usulsüzlüklerden biri de, seçmen kağıdı olan ancak o sandık listesinde ismi olmayanlara oy kullandırılması olmuş:
“Elinde seçmen kağıdı olan ama seçmen listesinde adı olmayan kişilere oy kullandırıldığını gördük sayım sırasında. Seçmen listesinde adı yoksa bu insanlara oy kullandırılamaz. Bu oylar kullandırıldığı için çok fazla sayıda ‘fazla oy’ çıktı ve her sınıfta en az 1-2 tane oy yakıldı. Bu kanunda detayları anlatılan bir süreç ama o da çok büyük bir mesele haline geldi. Eğer o oy kullandırtıldığı sırada orada bir bir müşahit olsaydı ve bunu engelleseydi, bu fazladan oylar kullandırılmazdı.”
‘Söylemeye utanıyorum ama erkek müşahitlere çok ihtiyacımız var’
Avukat Tarhan, Sincan’da görev yaptığı okulda kadın olduğu için de ayrıca mücadele vermek zorunda kaldığını anlatıyor:
“Bunu söylemekten utanıyorum ve benim hayat felsefeme de hiç uygun değil bunu söylemek ama erkek müşahitlere çok ihtiyacımız var, fiziksel güce çok ihtiyacımız var çünkü 29 yaşında bir kadın avukat olarak orada herhangi bir sözümün ciddiye alınması için ciddi bir savaş vermem gerekiyor. Şunu çok duydum ‘Sen bu halinle bana kanun mu öğreteceksin?’ Avukat olduğumu söylüyorum ama önemsemiyorlar. Ama erkek devreye girip aynı benim söylediklerimi söylese ‘Tamam gel kardeşim’ deyip onunla konuşuyorlar.”
‘Yüz yüze eğitim şart’
Sandık başlarında görev yapan avukat ve parti görevlilerine göre en büyük sorun, sandık başkanları da dahil sandık kurullarının ve müşahitlerin yasalara yeterince hakim olmaması.
Hatta TİP’in okul görevlisi Sezer’e göre, AKP’nin görevlileri seçim kanunları konusunda geri kalan partilerinkinden bilgili: “Geçersiz oylar konusunda sandık başkanları ve sandık görevlileri inanılmaz bilgisizler. AKP dışındaki her parti ve örgüt için bu geçerli ama AKP’liler en bilgili ve işine çalışıp gelmiş olanlardı.”
Avukat Aslı Tarhan’ın gözlemi de benzer: “Cumhur İttifakı’nın her sandıkta 4-5’er müşahitleri vardı ve seçim kanununu yalayıp yutmuşlardı. Millet İttifakı müşahitlerinde bilgi eksikliği gözlemledim, örgütlülük eksikliği de var.”
Türkiye Gönüllüleri de sahadan benzer geri dönüşler aldıklarını belirtti.
Uçar “Yeni bir eğitim planlaması üzerinde çalışıyoruz, günde iki tane YouTube yayını yapmayı, bunları haftasonundan başlayarak yayınlamayı planlıyoruz. Kendi web sitemizde, online ve yüz yüze eğitimlerimiz de vardı ama artı bir de YouTube yayını yapacağız çünkü biz de sahadan gelen haberler de çok yetersiz bilgiye sahip, donanımsız sandık görevlilerinin olduğu yönündeydi.”
Sezer ise sandık görevlilerine online değil, yüz yüze ciddi anlamda bir eğitim verilmesinin şart olduğunu söylüyor.
Yeterli avukat var mı?
Hem partilerin görevlendirdiği avukatların, hem de gönüllü avukat müşahitlerin, tutanak tutulması ve itirazlar anlamında oy kullanma sürecinde bulunmaları, sandık güvenliği için önemli.
Sezer’e göre avukatlar, özellikle müşahitlerin sandık kurulunda dışarıda bırakılmaya çalışıldığı durumlarda çok etkili oluyor:
“Bazı sandık görevlileri müşahitleri konuya dahil ettirmiyor ancak okul sorumluları ve avukatlar müdahale ettiğinde sözlerini dinletebildiler.”
İstanbul Barosu Seçim Güvenliği Komisyonu Başkanı Avukat Süreyya Turan, İstanbul’da 14 Mayıs’ta yaklaşık 2500 avukatın seçimde çalıştığını, Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turunda aralarına yeni meslektaşlarının da ekleneceğini söyledi.
Turan seçimden önce bastırdıkları kitapçığın sahada çok işe yaradığına dair geri dönüşler aldıklarını söyledi:
“Bir sıkıntı çıktığında, sandık başındaki kişilerin kitapçıktan ilgili kanun maddesini gördüklerinde ikna oldukları iletildi bize.”
Barolar, seçim günü kurdukları seçim kriz masalarıyla da hem sahadaki avukatlara hem seçmenlere destek veriyor.
Bir müşahit seçimde fark yaratabilir mi?
Peki gönüllü müşahit olmak sandık güvenliğinde bir fark yaratabilir mi?
Sandık başlarında görev yapmış olanlara göre cevap “kesinlikle evet”.
Sezer “Müşahit olarak sınıfta kendinizi çok aktif hissedemeyebilirsiniz ama okul sorumlusunu ya da avukatı aradığınızda biz o sınıfa geldiğimizde çok şey değişebiliyor. Müşahitlik son derece önemli, müşahitlerin de müdahale hakkı var. Gün boyu gelemediyseniz bile sayım kısmına gelin. Bu çok çok önemli.
“Evde geçirilen 18 saatle okulda geçirilen 18 saatin arasında çok ciddi fark var. Okuldaki daha 6 saat gibi ama evde zaman, televizyon karşısında türlü manipülasyonlara maruz kalarak geçmiyor.”
Avukat Tarhan’ın da bu soruya cevabı “Kesinlikle fark yaratabilir” oluyor:
“Orada sandık kurulu haricinde bu seçimin güvenliğini sağlayabilecek tek mecra müşahitler. Örneğin kabine iki kişi girilmesini engelleyebilir bir müşahit, ya da geçersiz oyları tespit edebilir. Bunlar o sandığın sonuçlarına çok etki eden şeyler.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – AYLİN YAZAN