Türkiye’de 14 Mayıs tarihinde yapılacak cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimi Avrupa basını tarafından da yakından takip ediliyor.
Neue Zürcher Zeitung: Demokratik bir Türkiye, Brüksel’i zorlar
İsviçre’den Neue Zürcher Zeitung‘da yer alan yorum şu şekilde:
“Erdoğan bazıları için basitçe ‘herkesin bildiği bir şeytan’. Onun gibi öfkeli bir otokratla can sıkıcı Avrupa Birliği üyelik süreci konusunu çıkmaz ayın son çarşambasına ertelemek çok daha kolay. Doğru adımları atan demokratik bir Türkiye olsaydı şu anda Brüksel’i zorlayabilir ve çok daha fazlasını talep edebilirdi. Avrupa Birliği milyonlarca Suriyeli sığınmacıyı ülkelerine göndereceğini açıklayan Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasından endişe mi duyuyor? Bu, budalalık olur. Zira birincisi Erdoğan da Suriyelilerden kurtulmak ve Şam ile ilişkileri normalleştirmek istiyor. İkincisi sığınmacı anlaşması Erdoğan’ın elinde Avrupalılara sürekli olarak şantaj yapabilmek için kullandığı bir koz. Muhalefetin adayından böyle bir siyaset beklenmiyor. (…) Kılıçdaroğlu seçmenlerine Avrupa’ya vizesiz seyahat vaadinde bulundu. (…) Bunun için başka şeylerin yanı sıra Brüksel’in talep ettiği gibi, sert terörle mücadele yasalarını yumuşatması gerekecek. Avrupa Birliği’nin de bunun üzerine sözünü tutması ve ülkeye kolaylık göstermesi gerek. Otokratını görevden alan bir halk bunu hak etmiş sayılır.”
Politiken: Milletin kader seçimi demek bile hafif kalıyor
Danimarka’dan Politiken gazetesi Türkiye’deki seçimlerin önemini şu sözlerle anlatıyor:
“Sık sık kullanılan ‘milletin kader seçimi’ nitelemesi genelikle bir abartıdır. Ancak pazar günü Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimi için bu niteleme hafif bile kalır. Economist dergisinin bu seçimi yılın en önemli seçimi olarak nitelemesi yanlış değil. İktidara geldiği 2003 yılından beri Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde ilk kez gerçekten bir kaybetme tehlikesi var. Hem Türkler hem de dünya için Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı yenmesi ümit edilmelidir. Bu, genel anlamda demokrasinin zaferi olur. Eğer Türkler Pazar günü Erdoğan gibi güçlü adamların bile sandıklarda barışçıl bir biçimde yenilebileceğini gösterirse bu hem sevindirici hem de ilham verici olacaktır.”
Handelsblatt: Yenilirse demokrasi değil ekonomi belirleyici olacak
Almanya’dan Handelsblatt gazetesinin bugünkü sayısında yer alan yorumda şu ifadeler yer alıyor:
“Türkiye’nin uzun süreli cumhurbaşkanı, devlet üzerinde tam kontrole sahip olabilir ancak milletin refahı üzerindeki kontrolü uzun süredir elinden kaçırmış gözüküyor. Anketler en başta seçimde ilk kez oy kullanacak 5 milyon genç seçmenin bir değişim arzuladığını ortaya koyuyor. Ancak Erdoğan’a karşı olan herkesin gerçek bir Erdoğan karşıtı olduğunu düşünmek yanılsama olur. Eğer otokrat seçimi kaybederse, ülkede çoğunluk daha fazla demokrasi istediği için olmayacak, bu. Seçimi kaybederse, bunun nedeni yüksek fiyatlar ve hitap ettiği kesime daha az şey sunabildiği için olacak. Cumhurbaşkanı’nın siyasi karşıtlarını bir devlet düşmanı olarak niteleyerek içeri tıkması, geniş bir kitlenin çok fazla umrunda değil.”
Rhein Neckar Zeitung: Toplum olarak çok büyük bir adım
Almanya’dan Rhein Neckar Zeitung ise şu yorumu yapıyor:
“Ülke, toplumu bölen, kamu görevinde bulunanlar arasında radikal ‘temizlik dalgaları’ başlatan ve medyayı kendisine boyun eğdiren bir hükümdara uzun süredir alışmış durumda. Toplum olarak bundan kurtulmak çok büyük bir adım. Bu pazar birçok kişi muhalefetin Erdoğan’ın sürekli egemenliğini sona erdirmeyi başarması ihtimalinden heyecan duyacak. Üçüncü sıradaki İnce’nin cumhurbaşkanlığı adaylığından geri çekilmesi ise bu seçeceği biraz daha muhtemel hale getirdi. Bir umut ışığı. Ancak bundan fazlası değil.”