Ermeni Soykırımı’nın yıldönümüne dikkat çeken İHD Genel Başkanı Eren Keskin, “Soykırımı tanı, af dile, tazmin et” çağrısında bulundu. Diyarbakır Barosu da, hakikatin açığa çıkarılması sürecinin başlatılmasını talep etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu, 24 Nisan 1915’te yaşanan Ermeni Soykırımın yıldönümüne ilişkin dernek binasında basın toplantısı düzenledi. “Tanı, Af Dile, Tazmin et” yazılı pankartının açıldığı toplantıya, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul milletvekili adayı Dersim Dağ, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekili Musa Piroğlu, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve çok sayıdaki kişi de katıldı.
Türkiye ve Kurdistan’da 1’inci Dünya Savaşı’nın öncesinde 2 milyon Ermeni halkının yaşadığını belirten İHD Genel Başkanı Eren Keskin, 1915’te başlayan soykırım sonrası ve Cumhuriyet dönemindeki politikalar sonucu Ermenilerin yerleşim yerlerinden edinilerek yaşamlarına dair her şeyin yok edildiğine dikkat çekti. Keskin, “50 bin civarında olduğu tahmin edilen bugünkü Ermeni nüfusu, en yoğun olarak İstanbul olmak üzere, büyük çoğunlukla üç büyük şehre dağılmış olarak yaşıyor. Devlet Ermenileri imha etmekle kalmadı. İzlerini de sildi. Bugün Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde onlardan iz bulamazsınız” dedi.
OSMANLI SOYGUNU
Yaşam yerlerinden alıkonulan Ermeni’lerin yanı sıra bankalarındaki hesaplarına, değerli eşya ve kasalarına da el konularak “soygun”a uğradıklarına vurgu yapan Keskin, “Ayrıca 20. yüzyılın başından itibaren Amerikan ve Fransız hayat sigortası şirketleri on binlerce Hıristiyan’a hayat sigortası yaptı, bunların değerinin de o zamanın parasıyla 20 milyon ABD dolarını aştığı tahmin ediliyor. İttihatçılar, bu hayat sigortası tazminatlarına da, resmi yazılarında ‘sahipleri öldü, mirasçıları da kalmadı, Osmanlı hazinesine devredilmelidir’ diyerek göz koydular. Ermeni Soykırımı 99 yıldır inkâr ediliyor. İnkârın, insanlığa karşı işlenmiş bu akla hayale sığmaz suçun gizlenmesinde bu büyük hırsızlığın da payı var” diye kaydetti.
AF DİLE, TANZİM ET
Keskin, son olarak şu aktarımlarda bulundu: “Biz, insan hakları savunucuları diyoruz ki, soykırım bir politika, bir diplomasi, bir uluslararası ilişkiler konusuna indirgenemez. Soykırımın her şeyden, ama her şeyden önce devlet eliyle gerçekleştirilen en kitlesel insan hakları ihlali olduğu unutulamaz. İnkâr en kapsamlı, en etkili, en kalıcı, en yaygın insan hakları ihlalidir. Soykırım sonucu anayurtlarından kopartılıp dünyanın dört bir yanına dağılmış Ermenilerin uğradıkları, hesaba da, sayıya da gelmeyecek kadar büyük kayıplarının telafisine yönelik talep, istek ve dileklerine yanıt verilmelidir. İnkâr, böyle bir telafi ve adaletin yerine gelmesi sürecinin de önünde engeldir. Bu yüzden yıllardır bir çağrı yapıyoruz: Soykırım, Tanı, Af Dile, Tazmin et!”
İHD Ankara ve Adana şubeleri de, aynı gerekçeyle dernek binasında basın açıklaması yaptı.
DİYARBAKIR BAROSU: HAKİKATİN AÇIĞA ÇIKARILMA SÜRECİ BAŞLATILSIN
Diyarbakır Barosu da, yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Diyarbakır Barosu, insan haklarını savunma ve koruma sorumluluğuyla bu topraklarda demokratik, adil ve barışçıl bir geleceğin inşası amacıyla geçmişte yaşanmış insan hakları ihlalleri, katliamlar ya da başka türden şiddetli toplumsal travmalarla yüzleşmenin gerekliliğini her fırsatta savunmuştur. 24 Nisan 1915 tarihi, başta İstanbul olmak üzere birçok şehirden Ermeni aydınların, yazarların, sanatçıların, öğretmenlerin, avukatların, doktorların, mebusların evlerinden alınarak götürülmesiyle toplumsal tarihimizdeki en acı felaketin başlangıç günü olmuştur” denildi.
‘ACI VE HAKİKAT DEĞİŞMEYECEKTİR’
24 Nisan 1915’te yüz binlerce Ermeni’nin öldürüldüğü ya da ölüme terk edildiği hatırlatılan açıklamada, yaşanan olayların nasıl adlandırılırsa adlandırılsın hakikatin değişmeyeceği belirtildi. Baronun konuda yaptığı açıklamalara soruşturma ve davaların açılmasına dikkati çekilen açıklamada, “Süregelen soruşturma tehditlerine rağmen önceki yıllardaki açıklamalarımızda belirttiğimiz üzere, ister kurbanların dediği gibi ‘Medz Yeghern’, ister topraklarımızda adlandırıldığı üzere ‘Fermana Fılla’, isterse Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin’in ‘Ermeni Halkına yapılanlardan esinlenerek düşündüm ve kaleme aldım’ dediği şekliyle ‘Soykırım’ olarak zikredelim, felaket ve acı, yani hakikat değişmeyecektir. İki bin beş yüz sene boyunca bu topraklarda yaşayan, bu toprakların diline, kültürüne, sanatına katkı sunan Ermeni toplumu artık bu topraklarda yaşamamaktadır” ifadeleri kullanıldı.
“Yüzleşmek ve helalleşmek için hakikatin açığa çıkarılması” sürecinin başlatılması çağrısında bulunduğu açıklamada, “Medz Yeghern’in, Fermana Fılla’nın, Büyük Felaket’in, Soykırım’ın kurbanlarını rahmetle anıyor, Ermeni toplumunun acısını bir kere daha paylaşıyoruz” denildi.