Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6’lık depremlerin ardından gözler olası İstanbul depremine çevrildi. Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’de 7,0’ın üzerindeki bir büyüklükte olmasını beklediği deprem bölgelerini açıkladı. Prof. Dr. Görür, İstanbul depremi için ise, “hazırlıklı olmalıyız” mesajını verdi. Depremler can alırken, halkın kendisi yaşarken görürken, devlet ve yerel yönetimlerin canhıraş yaparken hiçbir şeyin değişmediğini belirten Prof. Dr. Görür, “Bu kafayla devam edersek 2145’te de 2245’te de aynı can kaybını vereceğiz” dedi.
Kahramanmaraş ve Hatay’daki yıkıcı depremler, Türkiye’yi bir kez daha afet gerçeği ile karşı karşıya getirdi. Can kaybının 44 binin üzerinde olduğu yıkıcı depremlerde yüz binin üzerinde ise yaralı var.
“Bu çağda canlarımızı toprağa vermememiz gerekiyor”
Prof. Dr. Görür, katıldığı bir programda, Türkiye’de 7,2 ve 7,4 büyüklüğünde deprem beklenen illeri açıkladı.
Depremden önce alınması gerek önlemlerin eksikliğine değinen Görür, “Bu çağda bizim canlarımızı toprağa vermememiz gerekiyor. Bunu yapmamız gerekiyor. Ben buna bir bilim insanı olarak isyan ediyorum.
Bu depremler olduğu zaman, yer bilimciler diğer bilim insanları da değişik bir yer alıyor ama ağırlıklı olarak iyi performans gösteriyorlar. Yani deprem olmadan önce, deprem olabilecek yerleri öngörüyorlar ve uyarıyorlar. O deprem gelirse hangi büyüklükte olabilir? Nasıl zarar verebilir? diyerek dilleri döndükçe tahmin ediyorlar. İnsanların bilinçlenmesini istiyorlar. Depremler can alırken halkın bizzat kendisi yaşarken görürken; yöneticiler de bizzat depremlerin içerisinde devlet ve yerel yönetimler olarak canhıraş yaparken hiçbir şey değişmiyor” dedi.
“Bu kafayla devam edersek, 2145’te de 2245’te de aynı can kaybını vereceğiz”
Deprem konusunda bilinçlenmenin eksik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Size her şeyim üstüne yemin ederim kalıbımı basarım biz bu kafayla devam edersek 2145’te de 2245’te de deprem olsa aynı insan ve mal kaybını vereceğiz. O yüzden bilim insanları arasındaki tartışmanın medya önünde yapılması; deprem gibi şu an da Türkiye’nin en büyük ulusal güvenlik tehdidi ile baş etmek zorunda olduğu bir ülkede çok yanlış” ifadelerini kullandı.
Riskli bölgeleri tek tek anlattı
Prof. Dr. Görür, riskli bölgeleri haritada göstererek, şunları söyledi:
“Avrasya ve Anadolu levhası arasındaki sınır boyunca Anadolu göreceli olarak Batı’ya gidiyor. Levha sınırı ve levhalarda hareketli olduğu için arzın içindeki sıcaklık farkıyla burada devam depremler olacaktır.
Türkiye’nin en tehlikeli deprem sınırı yaklaşık Karlıova ile Yunanistan’a kadar olan 1650 kilometre… Şimdi ikincisi Doğu Anadolu Fay Hattı’nda ise Bingöl-Karlıova arasındaki alan akademik bir sorun. Arap levhası kuzeye doğru geldiği için orada depremler oluyor.
Afrika, Kıbrıs’ın altına daldığı için Akdeniz’de de çok deprem oluyor. Kahramanmaraş’ta olan deprem, enerjisinin bir kısmını güneye doğru verecek. Burada deprem olduğu zaman biz uyardık. Burada iki deprem olunca güneye dikkat dedik. Güneyde Hatay ve Adana havzası var. Hatay’da oldu… Levhanın hareketiyle enerji diğer faylara da transfer edilmiş olabilir. Adana havzasının devamı Kıbrıs’ta sınırlanır.
Yedisu fayında, 7 büyüklüğü üstünde deprem olabilir. Çünkü, 1780’li yıllarda 7,4 büyüklüğünde deprem üretmiş. O zamandan beri deprem yok. Üstelik Erzincan depremi oldu ve oraya stres biriktirmiştir. Bu kesimlerde hassas olunması gerektiğini düşünüyoruz.”
“En büyük deprem tehdidi İstanbul’da”
Türkiye’de en büyük deprem tehdidinin İstanbul’da olduğunu kaydeden Prof. Dr. Görür, “İstanbul’un haricinde Kahramanmaraş’ı sayıyorduk. Orası gitti. İki bence Yedisu Erzincan-Karlıova arası ve Karlıova-Bingöl Göynük arası. Yani 7,2 ve 7,4 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz.
Naci Görür, sözlerinin devamında İzmir bölgesindeki deprem riskine dikkati çekerek, İzmir Körfez de büyük bir fay var. İzmir fayı ciddi bir fay ve 7 ve üzerinde bir deprem üretebilir. Nitekim, Körfez alanı 70 kilometre olmasına rağmen 117 kişi hayatını kaybetti. O bölge zayıf zemin. İzmir bölgesinde yaklaşık 12-13 tane aktif fay var” dedi.