Merkez Bankası, politika faizini yarım puan daha indirerek yüzde 8,50’ye çekti. Piyasada ağırlıklı öngörü 100 baz puan indirim gelebileceği yönündeydi. PPK, depremin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasının önceliklendiriliceğini aktardı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), şubat ayı faiz kararını açıkladı. Buna göre banka, faizde 50 baz puan indirime giderek, politika faizini (bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı) yüzde 8,50’ye çekti.
Merkez Bankası, ocak ayında beklentiler doğrultusunda faize dokunmayarak sabit bırakmıştı. Ancak PPK karar metninde değişikliğe gitmişti. Aralık ayında yer verdiği, ‘mevcut politika faizinin yeterli olduğu’ ifadesini ocak ayındaki karar metninde kullanmamış ve enflasyonda iyileşmelerin görülmeye başlandığını belirtmişti.
Merkez Bankası, enflasyonda yaşanan yükselişe rağmen gerçekleştirdiği 500 baz puanlık faiz indirim döngüsünü kasım ayında tamamlamıştı. Banka, aralık ve ocak aylarında yaptığı toplantılarda politika faizine ekonomistlerin beklentileri dahilinde dokunmamış ve yüzde 9 seviyesinde sabit bırakmıştı.
Karar metninde para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşünde olduğu belirtildi..
PPK sonrası açıklama şöyle:
Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmektedir.
Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmektedir.
Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.
Depremin etkilerine karşı uygun finansal koşullar önceliklendirilecek
Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir. ,Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.
Enflasyonda iyileşme var, depremin etkileri izleniyor
Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 50 baz puan düşürülmesine karar vermiştir. Kurul, bu ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.
TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.
Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir.
Ekonomistler ne dedi?
Faiz kararının ardından ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, “TCMB’nin bu değerlendirmesini okuyunca boş yere kaygılandığımı anladım ve bayağı rahatladım: ‘Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir…'” paylaşımını yaptı.
Ekonomist Mahfi Eğilmez, Twitter üzerinden “Bilime karşı direniş yalnız inşaatta değil, ekonomide de devam ediyor” yazdı.
Ekonomist Tuğba Özay ise “50 bp indirimin tek başına bir anlamı yok. Neden 100 bp ya da 200 bp değil de 50 bp bunu da bilmiyoruz ama deprem sonrası yabancı kurumlar tarafından da faiz indirimi devam edecek şeklinde gelen raporlardan seçimlere kadar parasal gevşemenin devam edeceğini anlayabiliyoruz” şeklinde paylaşım yaptı.
Gazeteci Ebru Usta, “Kurul bu ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir’ ifadesinin önemli olduğunu vurguladı.
Merkez Bankası’nın faiz kararından sonra döviz kurlarında yatay seyir
Merkez Bankası’nın politika faizini 50 baz puan indirmesinin ardından döviz kurları yatay seyirde.
Dolar/TL, açılışa göre yüzde 0,14’lük yükselişle 18,87 seviyesinden işlem görüyor.
Euro/TL ise yüzde 0,15’lük yükselişle 20,02’den fiyatlanıyor.