Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma yol açtığı Hatay’ın İskenderun ilçesinde Cengiz Topel Caddesi üzerinde bulunan Eda Apartmanı enkazından kurtarılan depremzede enkaz altında yaşadıklarını anlattı. Depremzede, “Her şeyi duyuyorsunuz ama sesiniz duyulmuyor. Ev buruldu, çalkalanarak çöktü, taban ayağımın altından düştü, sonra da kafama tavan düştü!” dedi.
“Orkun’t” isimli Twitter kullanıcısı, depreme iş için gittiği arkadaşının evinde yakalandığını belirtti, enkaz altında ve sonrasında yaşadıklarını tweet dizisi olarak paylaştı. Enkazından kurtulduğu Eda Apartmanı’nın çürük raporlu bir bina olduğunu söyleyen depremzede, “Bina sakinlerinin haberi yoksa o zaman belediye suçlu bence. Bilemiyorum ucuz yırttım, mucize gibi bir şey burnum bile kanamadı, kalbim temizmiş Cavide Hanım, meğer CHP İskenderun Belediye Başkan adayının eşiymiş, sağ mı ölü mü bilmiyorum. Benim yanımda çok değerli biri vardı evine misafirliğe gittiğim o da öldü. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan apartmana gelmiş falan filan. Zenginlerin apartmanında olmasam ölecektim belki de bilemiyorum” düşüncesini dile getirdi.
Depremzedenin paylaşımlar şöyle:
“Size depremi anlatayım. Ben İskenderun Sahil Evleri Eda Apartmanı’nda yakalandım bi iş için bi arkadaşımın evindeydim. Meğer apartmanda önemli insanlar oturuyormuş depremden sonra farkettim
“Gıcırtı sesleri artınca evin de rotasyonu ve çalkalanması artınca binanın çökeceğini anladım”
Ben o gece uyumadım veri işliyodum. veri işlerken önden küçük bi deprem vurdu depremin olduğunu anladım. oturduğum yer deniz manzaralı camın önündeki ahşap koltuktu. Ahşap mobilyadan koltuğun az ilerisinde kanepe vardı. hemen kanepe ile koltuğun arasına girdim kafamı kapattım. Ev çalkalanıyordu ve buruluyordu. Kolonlardan ya da kirişlerden gelen gıcırtı sesleri artınca evin de rotasyonu ve çalkalanması artınca binanın çökeceğini anladım.
“Öksürdüm kanlı balgam geldi meğer kafama düşen tavan sırtıma da vurmuş ben kapanınca”
Tüm bunlar saniyeler içerisinde oluyordu. Ev rotasyona uğrayarak ve çalkalanarak çökmeye başladı. ayağımı bastığım taban ayağımın altından düştü. sonra da kafama tavan düştü. 4.20den itibaren enkazdaydım. Öksürdüm kanlı balgam geldi meğer kafama düşen tavan sırtıma da vurmuş ben kapanınca.
Genel durumuma baktım. belimden itibaren sırtım ağrıyordu. Onun haricinde deniz manzaralı camın olduğu yerde açıklık oluşmuş ayağımın altındaydı orası hava geliyordu. Bilgisayarım ve cüzdanım oradaki sehpanın üzerindeydi depremden önce. Sağ tarafıma yan yatmış bir şekilde hemen üzerimde tavan hareketimi kısıtlıyordu, sırt üstü yatamıyordum zaten belim ağrıdığı için de dönemiyordum ama elimi kolumu bacaklarımı oynatabiliyordum.
“Babama mesaj attım ama GSM çekmiyordu mobil veri yoktu”
Depremden sonra düşüp öksürdükten hemen sonra etrafı yokladım ve telefonumu buldum. Babama mesaj attım ama GSM çekmiyordu mobil veri yoktu. Telefonun şarjı %84 falandı idareli kullanmalıydım. Durumum gayet iyiydi enkazda.
“Aşağılardan bi yerlerden bağıran biri vardı onunla karşılıklı bağrıştık”
Saat 05:30 a kadar sesimi duyan var mı diye bağırdım, derinlerden ya da aşağılardan bi yerlerden bağıran biri vardı onunla karşılıklı bağrıştık ama beni duyabildiğini düşünmüyorum. 6:00 gibi dışarıdan enkaza gelenler vardı dışarının sesini duyabiliyordum. Köpekle gelenler ve iş makinelerinin çalışma sesleri, insanların seslenmeleri vs vs hepsini duydum. İnsanların oraya gelmesi bana umut veriyordu.
“Bizim binaya gelenler hep seslendiler ben de onlara seslendim bağırdım ama beni duymadılar”
Bizim binaya gelenler hep seslendiler ben de onlara seslendim bağırdım ama beni duymadılar çünkü üzerimde kocaman tavan vardı. altımda ise fayans tabanlı bi yer vardı. Anladığım kadarıyla ev yıkılırken biz alt katlardaki farklı odalara çöktük heralde. Enkazda tam başyukarı-başucumda bir ahşap yatak vardı ayağımın ucunda depremden önceki koltuk. Sırtım denize bakar vaziyette karşımda başka bir dairenin ahşap kanepesi vardı ayak ucum ise açıktı oradan hava giriyordu.
“Ben bağırdım ama bağırdıkça duyulmadığımı anladım zaman geçtikçe aşağıdan gelen ses kesildi”
Ben bağırdım ama bağırdıkça duyulmadığımı anladım zaman geçtikçe aşağıdan gelen ses kesildi. zaten ikinci depremi ben artçı deprem zannettim sonra hep artçılar oldu. İkinci depremde binada herhangi bir yeni yıkım ya da kıpırtı olmadı. Ama yeraltından gelen uğultuyu duydum.
“Her şeyi duyuyorsunuz ama sesiniz duyulmuyor”
Çok sessiz bir ortamda olduğunuzu düşünün her şeyi duyuyorsunuz ama sesiniz duyulmuyor. Aynı öldükten sonra ruhunuzun yukarı çıkması gibi düşünebilirsiniz.
Dışarıdan teyzeler geldi ağlayarak ağıt tuttular duydum. Daha sonra birileri geldi Cavide hanım diye birini aradılar ben onlara bağırdım ama duymadılar. Öğlen 12’ye kadar bu böyle devam etti. Telefondan babama mesaj atıyorum. Ölüm ya da dirim çıkartılırsa mesaj gitsin diye. Ümit abime de attım. Okuldan danışman hocamdan helallik istedim ona da mesaj attım.
“Yanlış arama kurtarma sırasında molozlar kaldırılırken bi şekilde ölebileceğim diye düşündüm”
Mesajları attıktan sonra burası benim tabutum olacak galiba dedim. Ya açlıktan ya susuzluktan ya da bi şekilde havasızlıktan ya da yanlış arama kurtarma sırasında molozlar kaldırılırken bi şekilde ölebileceğim diye düşündüm. Çünkü iş makineleri vardı ve ciddi ciddi çalışıyorlardı. 12 gibi fatiha okudum kendi ruhuma. Sonra Allaha teslim oldum, öleceksem ölürüm kurtulacaksam kurtulurum ne olacaksa olsun dedim uyudum.
“Dışarıdan gelen sesler çok yakınımdaydı”
Saat 14.00 gibi uyandım dışarıdan sesler geliyordu. Alttan bağıran adamın sesi kesilmişti. Ama dışarıdan gelen sesler çok yakınımdaydı. Bağırınca duyulmayacağımı biliyordum. Altımda fayans vardı baş ucumda beton parçaları vardı kırılmış avuca sığacak şekilde.
“Betonu fayansa vura vura ses çıkarttım beni duydular geldiler”
Betonu fayansa vura vura ses çıkarttım beni duydular geldiler o ayak ucumdan benimle konuştular. 5-6 kişilerdi içlerinde bir tane liderleri vardı full organizelerdi.Onlar beni kurtardılar. saat 14.00’te demir kestiler beton kırdılar beton deldiler hepsi beni kurtarmak için çalıştılar.
Ayakucumdaki delikten çıkarmak istediler ama orada üçgen şeklinde bir engel vardı tam olarak bir platform gibiydi benden tarafa bir yanı açık tarafa da bir yanı üçen piramit gibiydi. Sırtım tarafında ise toprak gibi bişey vardı bastırabiliyordum orası yumuşaktı.
“Sırtımın orayı temizlediler meğer orada da beton varmış”
Beni arkamdan çıkarın dedim sırtımın orayı alın temizleyin dedim öyle de yaptılar. sırtımın orayı temizlediler meğer orada da beton varmış. Orayı hiltilerle kırdılar parçaladılar demirlerini kestiler benim çıkabileceğim şekilde bi delik açtılar.
Ama demir kesilirken garip bir koku vardı toz gibi dedim kesin akciğerlerimden hastalanacam ama hayatım kurtuluyor sağlığın mı canın mı Orkun dedim. Beton kesilirken de o çıkan toz bildiğiniz kil boyu malzemeden daha ince taneli bişey o da ciğerime girdi. Zaten kanlı balgam tükürmüştüm. Dedim kurtuluyorum artık nolacaksa olsun ileride kanserden ölsem de olur.
“Beni kurtarırlarken uyumama izin vermediler”
Beni kurtarırlarken uyumama izin vermediler hep sohbet ettiler annem gelmiş babam gelmiş kardeşim gelmiş beni beklemişler Babam gelmiş babama selam söyleyin dedim. Bi rdelik açtılar ama o delik zor açıldı. dedim ki kurtarmacılara abi kriko koyun tavanı kaldırın ben çıkarım dedim. Üzerinde 2 kat daha var Orkun dediler. İmkansız yani benim dediğim. Tam sırtımın oradaki delikten kollarını uzattılar koltuk altıma girdiler beni bir deliğe dik hale gelecek şekilde çektiler. Belim çok fena ağrıyordu. Abi biraz bekleyin dedim 3 tur çekerek beni delikten çıkardılar deliğin tam oraya oturttular. Etrafa bakıyorum sarı sarı giymiş birileri vardı beni kurtaranlar genç genç çocuklardı. Hepsinin ismini öğrendim. Deniz Volkan ve Mehmet kalmış aklımda. İSDEMİR YANGIN ARAMA KURTARMA EKİBİYİZ biz dediler.
“Beni doğduğumda sardıkları battaniyeye sarmışlar”
Hemen battaniye istediler battaniye geldi beni sardılar sedyeye aldılar çok susamıştım su istedim. Annem, babam, kardeşim, Ümit abim geldi. Sedyede sadece havaya bakabiliyorsunuz çok kötü. Beni doğduğumda sardıkları battaniyeye sarmışlar. Volkanı Linkedin ve Instagramdan buldum o da benim numaramı bulmuş depremden sonra. Beni İskenderunda bir hastaneye götürdüler. Hastanedeyken bile artçı depremler oluyordu hastane sallanıyordu.
Bir süre sonra Mersin’e gemi ile gideceğimiz söylendi. Hastanede serum yedim serum ilerledikçe üşüyerek uykum geldi, yere yatırmışlardı. Ayaklarım sağlamdı. Elimi ayağımı oynatabiliyordum. Felç olsam belimden üstünü ya da altını oynatamazmışım o yüzden felç değilmişim neyse bizi TCG İskenderun savaş gemisine götürdüler TCG İskenderun’da bahriyeliler ve sivil doktorlar vardı. hemen yatırdılar içerisi kocaman hangar gibiydi. Tüm depremzedeler ve refakatçisi olanlara bir sürü battaniye verdiler herkese. Bahriyeliler çok karizmaydı. Doktor geldi bana serum taktı. Bir süre sonra serumun içerisine Arveles enjekte ettiler ama ben yatar yatmaz bir ilaç verdiler hemen iç dediler. İçtim. Bi süre sonra uyudum.
Uyandığımda Mersin’e yaklaşıyorduk az kaldı dediler sivil doktorlar geldi üzerime birisi yapılan müdehaleleri yazan kağıt yapıştırdı. Sonra başka bir doktor geldi. “Seni bizim hastaneye alıyoruz, bu ekibim, ben o hastanenin başhekimiyim” dedi.
“Şoktaymışım yavaş gitmeleri gerekiyormuş”
Bahriyeliler ve diğer askerler beni sedye ile taşıdı. Şoktaymışım yavaş gitmeleri gerekiyormuş. Sonra ambulansa bindirdiler hastaneye girdik.
Deprem olmadan ne kadar önce su içtim bilmiyorum ama Mersindeki hastaneye geldikten sonra akşama kadar tomografi ve MR çekilene kadar su içirtmediler, depremden beri işeyemiyordum 2 gün boyunca tutmak zorunda kaldım. Akşam oldu her şey tamamlandı serum taktılar 3 gün boyunca serum yedim serumlarla canlandım. bazen serum içerisine mide koruyucu, antibiyotik vs enjekte ettiler. Kardeşim hep yanımdaydı.
Odaya esmer kavruk bi adam geldi ailesini kaybetmiş sadece kendi kalmış yanında akrabalarından kimse yoktu. adam sırtından yaralanmış kulağından yaralanmış ağzı burnu mosmor Çocukluk arkadaşı adamın yanında bekledi arkadaşlar. İçinizden kimin öyle can dostu var? Çocukluk arkadaşıyız dedi can dostuz biz dedi
Adam Kırıkhan Park ve Bahçeler Müdürüymüş 3 oğlu ve karısını depremde kaybetmiş. Çok pişmandı eşim bu evden çıkmak istiyordu çıkmadım dedi. Bir kendime bakıyorum bi o adama bakıyorum.
“Su içmek, rahatça yürüyebilmek, eğilip ayakkabı bile bağlayabilmek ne büyük nimetmiş”
5. gün hastaneden taburcu oldum. Ankara’ya geldik meğer kas eziğim varmış ciğerlerim de az bişey su toplamış. 1 ayda ikisi de geçermiş. Torba torba ilaç içiyorum şimdi. Şükrediyorum, annem babam kardeşim herkes yanımda. Su içmek, rahatça yürüyebilmek, eğilip ayakkabı bile bağlayabilmek ne büyük nimetmiş.
“Yaklaşık 150 kişiden 8 kişi sağ çıkartıldı biri benim”
Eda Apartman’ına ne oldu? Yaklaşık 150 kişiden 8 kişi sağ çıkartıldı biri benim. Deprem esnasında sıvılaşma olduğu için ev çalkalandı ve rotasyona uğradı.
“Beton bile kalitesizdi çünkü fayansa vururken elimdeki beton parçalanıyordu”
Beton bile kalitesizdi çünkü fayansa vururken elimdeki beton parçalanıyordu. Mühendislik jeolojisi çalışan bir arkadaşıma sordum 30 Megapascal basınca dayanıklı olur beton elinde vururken kırılmaması lazım dedi
“Yenilenmesi gereken çürük raporlu bir binaymış, müteahhidin de oğlu depremde ölmüş”
35 yıllık eski bir binaymış. Yenilenmesi gereken çürük raporlu bir binaymış. Müteahhidi daha önce ölmüş, müteahhidin de oğlu depremde ölmüş. 35 yıl önce zemin etüt işleri nasıldı bilmiyorum ama sıvılaşma olması demek sahilden deniz suyu girişimi ile zemine su girmesi deprem anında binanın zemininin çalkalanması demek. Bina nasıl döndü onu bilemiyorum ama TGRT Haber’de bizim binadan için 360 derece döndü diye haber çıktı.
“Eğer sakinlerin haberi vardıysa bile bile ölümü seçtiler yakınlarını da öldürdüler”
Binanın çürük olduğu bir şekilde biliniyorsa eğer bunu belediye biliyordur ve bina sakinlerine haber vermiştir bence. Eğer sakinlerin haberi vardıysa bile bile ölümü seçtiler yakınlarını da öldürdüler. Bunun başka açıklaması olamaz.
“Zenginlerin apartmanında olmasam ölecektim belki de bilemiyorum”
Bina sakinlerinin haberi yoksa o zaman belediye suçlu bence. Bilemiyorum ucuz yırttım, mucize gibi bir şey burnum bile kanamadı, kalbim temizmiş Cavide Hanım, meğer CHP İskenderun Belediye Başkan adayının eşiymiş, sağ mı ölü mü bilmiyorum. Benim yanımda çok değerli biri vardı evine misafirliğe gittiğim o da öldü. Kılıçdaroğlu ve Erdoğan apartmana gelmiş falan filan. Zenginlerin apartmanında olmasam ölecektim belki de bilemiyorum