Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından hangi bölgelerde deprem riski arttığını belirterek ”İstanbul’da deprem olma olasılığı arttı diye düşünüyoruz” dedi.
Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür, NTV yayınında Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından hangi bölgelerde deprem riski arttığını anlattı. İstanbul için uyarıda bulunan Prof. Dr. Görür, “Yabancı ve Türk araştırmacılar dedilerki 1999’dan itibaren her an olmak kaydıyla 30 sene içerisinde deprem olma olasılığı yüzde 62, bu yer bilimlerinde çok yüksek bir olasılık. 23 senesi geçti. Deprem olasılığı yüzde 62 değil yüzde 70-80’lere çıktı” dedi.
“İstanbul’da tedirginiz, deprem olma olasılığı arttı”
Naci Görür, İstanbul depremi için uyarılarda bulundu:
“Bu bölgede Parsons diye yabancı bir araştırıcı; bizlerinde ilişkisi olan bir bilim insanı, bizim Türklerden de bir ekiple bir çalışma yaptılar. O çalışmayı tarihi depremlerden, GPS verilerinden, buradaki fayların, sismolojik veri özelliklerinden yararlanarak 1999’dan sonra bunu 2000 senesinde yaptılar. Dedilerki 1999’dan itibaren her an olmak kaydıyla 30 sene içerisinde deprem olma olasılığı yüzde 62, bu yer bilimlerinde çok yüksek bir olasılık. 23 senesi geçti. Bu olasılık daha da arttı. Yüzde 62 değil yüzde 70-80’lere çıktı. Onun için İstanbul’da tedirginiz. İstanbul’da deprem olma olasılığı arttı diye düşünüyoruz.”
“Bu ülkede deprem bir gerçekliktir”
Görür, açıklamalarının devamında şu ifadeleri kullandı:
Türkiye’de deprem oluşturma mekanizması 13 milyon sene önce başladı. 13 milyon seneden beri bu coğrafyada depremler oluyor. Bu bölgedeki jeolojik yapı deprem üretiyor. Bu depremlerin ürememesi demek dünyanın sonu olması demek. Şimdi biz 13 milyon seneden beri bu ülkemiz deprem görüyor. Daha milyonlarca sene devam edecek. Biz bu depremleri durduramayız, engelleyemeyiz ama bize vereceği zararları azaltabiliriz. Bilimin ışığıyla, teknolojiyle biz bu işi becerebiliriz. Yeter ki millet ve yöneticiler, hükümet ve devlet olarak; bugünkü hükümeti de kastetmiyorum, genel anlamda diyorum. Bu ülkede deprem bir gerçekliktir.
Ekmek kadar su kadar, yarın güneş doğacak demek kadar doğal bir olaydır. Bizlerde depremin zararlarından kurtulmak ve korkuyu üzerimizden atmak, çoluk çocuğumuzun, nesillerimizin devamını bu topraklarda sağlamak istiyorsak yapacağımız yol basit. Bilimin ışığı altında deprem dirençli yerleşim alanları oluşturmak zorundayız. 20 senede bütün Türkiye’yi deprem dirençli hale getirebiliriz. Çok basit bu ülkede yönetim iradesini kullanır. Bunu en önemli beka projesi alarak bir bakanlık oluşturulabilir. Buraya ciddi bütçe ve liyakatla yarın işe başlarsa bunu başarabiliriz.”