“Siz bunu unutmuş olabilirsiniz ama Türkoğlu (Kahramanmaraş) – Pütürge (Malatya) -Amanos hattı hâlâ son derece risk içeriyor, kırılganlıklara açık ve oralarda deprem olabilir. Bu konu ciddi bir konu. Bu konu, sizin üstünde tepine tepine siyaset yapabileceğiniz bir konu değil.“
24 Ocak 2020’de gerçekleşen Elazığ depreminden iki hafta sonra, 6 Şubat 2020’de sarf etmişti bu sözleri CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) kürsüsünden.
6 Şubat 2020’de…
Yani cumhuriyet tarihinin en büyük felaketinin yaşandığı 6 Şubat 2023’ten tam 3 yıl önce.
24 saat içerisinde büyüklüğü 7.5’in üzerinde iki deprem gören Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kayıplar, bu satırlar yazılırken 18 bini geçmiş durumda.
Jeolog Prof. Dr. Naci Görür’ün de Murat Emir’in de daha önce uyardığı bu afet, bağıra bağıra geldi.
Üstelik bu geliş, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) raporlarına bile yansıdı.
2020’de hazırlanan raporda yer alan “Bölgenin çok uzun sayılabilecek bir durgunluk dönemi geçirmekte oluşu nedeniyle halk, olası bir deprem tehlikesinden habersizdir” ifadeleri ise 3 yıl sonra boğazların düğümlenmesi için yeterliydi.
Anadolu levhası ile Arabistan levhasının çarpışma sınırının güneyinde
İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) Hazırlama Kılavuzu ilk olarak Mayıs-Eylül 2019 döneminde, pilot il seçilen Kahramanmaraş’ta çalışıldı.
2020 tarihli İRAP Raporu’nda ise Kahramanmaraş’ta gerçekleşebilecek tüm doğal afet ihtimallerine değinildi.
Bu ihtimallerden “deprem” başlığı altında anlatılanlar ise bugünün senaryosunun üç yıl önce kaleme alınmış hali gibiydi.
Raporda Kahramanmaraş ve çevresinin konumu “Anadolu levhası ile Arabistan levhasının çarpışma sınırının güneyinde” olarak belirtiliyor.
“Bölge, bu çarpışma sonucunda oluşan ve Türkiye tektoniğinde önemli bir yere sahip olan yanal atımlı sol yönlü Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı’nın etkisi altındadır” deniliyor.
Doğu Anadolu Fay Sistemi (DAFS) ise kuzeye doğru hareket eden “Arap Plakası” ile batıya doğru hareket eden Anadolu Bloğu arasında. Antakya’dan Ermenistan’a kadar uzanan fay, ortalama 30 kilometre genişlikte ve 580 kilometre uzunluğunda.
Raporda çok dikkat çeken bir açıklama da var: Gölbaşı-Türkoğlu segmenti, 500 yılı aşkın süredir büyük bir deprem üretmeyen sismik boşluk konumunda bulunmaktadır.
Gölbaşı-Türkoğlu, Doğu Anadolu Fay Hattı’nın beş parçasından biri ve 7.7’lik ilk depremin merkez üssü Pazarcık, bu parça üzerinde yer alıyor.
KSÜ Öğretim Üyesi Kop: Bu segment her an 7 ve civarında bir deprem üretebilir
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Deprem Araştırma ve Risk Merkezi Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Alican Kop, deprem haftası kapsamında 10 Mart 2022’de yaptığı konuşmada Gölbaşı-Türkoğlu segmentinin şehir merkezine yaklaşık 15-16 kilometre uzaklıktan geçtiğini söylemiş ve “Bu segment her an 7 ve civarında bir deprem üretebilir” demişti.
“Elbistan, afetlerden en çok etkilenen ilçe”
AFAD’ın 2020 tarihli İl Afet Risk Azaltma Planı’na göre, 2015 itibarıyla, Kahramanmaraş’ta meydana gelen her türlü afetten en fazla etkilenen ilçe Elbistan.
6 Şubat’taki ikinci depremin merkez üssü olan Elbistan’ın, diğer 11 ilçeye göre afet olaylarından zarar görme oranı yüzde 15,62.
Planda, Kahramanmaraş’taki muhtemel deprem afeti ve zararlarının en aza indirilmesi amacıyla, faylardaki sismik hareketlerin takibi için 2016 sonunda 23 adet kuvvetli yer hareketi istasyonu, 5 adet zayıf yer hareketi istasyonu ve bir adet Derinkuyu Deprem Gözlem İstasyonu, Türkoğlu ilçesinin Hacıbebek Mahallesi’ne kuruldu.
Faylarda 200 yıllık enerji birikimi var
“Kahramanmaraş yöresi ve çevresi, tektonik yapısı bakımından sismik aktivitesi yüksek olan birinci derecede deprem bölgesi içinde kalmaktadır” denilen raporda şu ifadeler yer aldı:
Bölge, diriliğini koruyan Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı’nın etkisi altındadır. Bu faylarda 200 yıllık bir enerji birikiminin olduğu ve sismik olarak oldukça yüksek bir potansiyel tehlikenin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı’nın Kahramanmaraş’ın hemen güneyinde karşılaşmaları ve kollara ayrılarak büklüm yapmaları, olması muhtemel büyük magnitüdlü (büyüklüklü) depremlerin episantr (merkez üssü) alanını oluşturabilir.
Bu da riski ve oluşacak hasar derecesini artıracağı endişesini doğurmaktadır. Bunun yanında yerleşmelerin büyük çoğunluğunun çok zayıf zeminler üzerinde yer alması bu endişeyi daha da kuvvetlendirmektedir.
“Tehlikeli alanlarındaki yapıların tahliyesi zaruridir”
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın 3 yıl önce hazırladığı raporun en can alıcı kısmı ise şu şekildeydi:
Bölgenin çok uzun sayılabilecek bir durgunluk dönemi geçirmekte oluşu nedeniyle halk, olası bir deprem tehlikesinden habersizdir. Bu durum tehlikenin boyutunu bir kat daha artırmaktadır.
Bu nedenle olası bir depremde can ve mal kayıplarını en aza indirmek için, meskun alanlarda zemin etütlerinin ayrıntılı olarak yapılması ve tehlikeli zonlardaki (alanlardaki) yapıların tahliyesi zaruridir.
Ayrıca, yeni kurulacak köy, kasaba ve kentlerin kuruluş ve gelişme yerlerinin seçiminde deprem etkinliği ve deprem riski mutlaka dikkate alınmalıdır.
Aktif faylardan uzak ve sağlam zeminler üzerinde, betonarme ve statik hesapları doğru olan, depreme dayanıklı binalar yapılmalıdır.
“Olası depremde şehrin büyük kısmı etkilenecek”
AFAD’ın raporunda “Kahramanmaraş’ta 7.5 büyüklüğünde bir deprem senaryosu” kullanıldı.
Senaryo hazırlanırken şehri etkileyebilecek en büyük deprem ve geçmişte yaşanmış en büyük deprem, bölgedeki aktif fayın üretebileceği en büyük deprem, fay uzunluğu büyüklük ilişkisi gibi bilgiler kullanıldı.
Senaryoya göre 11 ilçenin 11’i için de en büyük risk deprem ve sıvılaşma.
Kahramanmaraş’ın aktif fay alanına yakın olduğunu, zemin koşullarının sıvılaşmaya müsait olduğunu, yeraltı su seviyesinin çok yüksek olduğunu hatırlatan rapor, “Olası büyük bir deprem gerçekleşmesi durumunda şehrin büyük bir kısmının etkileneceği öngörülmektedir” değerlendirmesine yer verdi.
“Pazarcık, aktif deprem bölgesi”
İlk depremin merkez üssü Pazarcık için ise “Kartalkaya Barajı’nın da yer aldığı bölgede olası büyük bir deprem gerçekleşmesi durumunda, bölgenin neredeyse tamamının depremden etkileneceği öngörülmektedir” denildi. Pazarcık ilçesi için ayrıca “aktif deprem bölgesi” vurgusu yapıldı.
Depremden ağır zarar gören Türkoğlu için de 3Olası büyük bir deprem gerçekleşmesi durumunda, bölgenin neredeyse tamamının etkileneceği öngörülmektedir. Tehlikeli madde üreten dolum tesisi bölgede yer almaktadır” ifadeleri yer aldı.
Bina güçlendirmelerinde hedef 2030 olarak konulmuştu
Yeni imar alanlarındaki zemin özelliklerinin zayıf olması, sanayi tesislerinin alüvyonlu toprak alanları üzerinde kurulmuş olması gibi konular çevresel faktörler açısından oldukça önemlidir.
Deprem konusunda kent nüfusunun bilinçli olmaması, deprem tehdidinin ciddiye alınmaması ve önemsenmemesi durumu kentin sosyal faktörlerinin değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.
Finansal eksiklikler, mevzuat ve yönetmelik sorunları, yer seçimi konusunda kurumlar arası iletişimin olmaması, kontrol ve denetim mekanizmalarının işleyişindeki eksiklikler konuları da ekonomik, politik/yasal açıdan değerlendirilmesi gereken önemli konulardır.
Raporunda bu açıklamalara yer veren AFAD, deprem ile ilgili amaç ve hedeflerini de rapora ekliyor.
Örneğin, “Pazarcık İlçesi, Bağdınısağır, Cengiz Topel, Mehmet Emin Arıkoğlu, Menderes, Narlı, Şehit Nurettin Ademoğlu mahallelerindeki yapılar başta olmak üzere, yapıların deprem dayanımları dikkate alınarak, envanter ve risk analiz çalışmaları ışığında önceliklendirilmesi, güçlendirme ve dönüşüm çalışmalarının gerçekleştirilmesi” hedefi ile ilgili Pazarcık Belediyesi sorumlu tutulurken, hedefin gerçekleşme dönemi 2020-2030 aralığı olarak belirlendi.
Türkoğlu ve Dulkadiroğlu ilçeleri için koyulan güçlendirme ve dönüşüm çalışmalarının gerçekleşmesi hedefi de yine 2030’a tarihlendi.
“Yapı stoku envanterine göre Belediye başkanlıkları tarafından binaların risk skoruna göre sınıflandırılması ve tehlike sınıfına göre deprem bina kimlik kartlarının oluşturulması” hedefi için ise son tarih 2021’di.