Hastanelerin de ağır hasar aldığı deprem bölgesinde tıbbi araç-gereç, ilaç sıkıntısı had safhaya ulaştı. Ameliyathaneler kullanılamaz durumda, ameliyat malzemeleri ise yetersiz. Hekimler, felaket bölgesinde sahra (çadır) hastaneleri kurulmasını istiyor. Deprem bölgesinde tıbbi müdahaleler için malzeme eksikliği yaşanırken, ambulanslara da akaryakıt temininde güçlük çekiliyor.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 4 bin 221 sağlık personeli, 813 ambulans ve 227 UMKE timinin afet bölgesinde görev yaptığını açıklamış, sayılarının artmaya devam ettiğini söylemişti. Ancak bölgeden gelen haberlere göre en temel malzemelerde bile sıkıntı var.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Deprem Kriz Masası da deprem bölgesinde sahra hastanelerinin biran önce kurulması, tıbbi alet, malzeme ve ilacın ulaştırılması için çağrı yaptı. TTB, TTB Olağandışı Sağlık Hizmetleri (ODSH) Kolu ve sağlık emek-meslek örgütleriyle oluşturulan deprem kriz masası, bölgedeki sağlık sorunları ve çözüm önerilerine ilişkin çevrimiçi basın toplantısı düzenledi.
TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, hekimlerin deprem bölgelerine hızla ulaşabildiğini, ancak sağlık kurumlarının zarar görmesi nedeniyle tıbbi malzeme ve ilaç eksiklikleri olduğunu, bu nedenle sınırlı hizmet sunulabildiğini söyledi. Yaralıların tedavisi için gerekli koşulların sağlanmasında ciddi sorunlar gözlendiğini belirten Fincancı, barınma ve beslenmeye erişimde de büyük sıkıntı çekildiğini ifade etti.
Yeni yaralılara yer açmamız lazım
Adana Şehir Hastanesi’nde görev yapan TTB İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, tablonun çok kötü olduğunu, daha da ağırlaşacağını söyledi. Bölgenin neredeyse tüm yaralılarının Adana Şehir Hastanesi’ne getirildiğini belirten Ökten şöyle devam etti
“Aciller, sedyeler, servisler, yoğun bakımlar dolu. Yoğun bakım ünitesinin kapasitesi neredeyse iki katına çıkarıldı. Ameliyat ettiğimiz hastaların bir kısmı sedyelerde kalıyor ne yazık ki. Onlara yer ayarlamaya çalışıyoruz.
Burada sahra hastanesine ihtiyacımız var. Ameliyat ettiğimiz hastalardan durumu iyi ve stabil olanları başka bir yere yollayıp yeni gelecekleri ameliyata almalıyız. Ancak bu şekilde iyi bir yaralı sirkülasyonu sağlayabiliriz.
Kent merkezleri felaket durumda. Köyler, kasabalar, ilçelerdeki durum ise bilinmiyor bile. Oralara da ulaşılabildiğinde tablo çok vahim olacak.”
Bir süre sonra Adana Şehir Hastanesi’nin de tıkanarak, hizmet veremeyecek duruma gelebileceğini anlatan Ökten, yetkililerin sahra hastanesi kurulmasını ciddi olarak değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Gönüllü çalışmak isteyen çok sayıda hekim, hemşire, sağlık emekçisi bulunduğunu ve bunlar için Hatay, Adıyaman ya da K.Maraş’ta çalışabilecekleri ortamın hazırlanması gerektiğini ifade eden Ökten, şöyle devam etti:
“Ya hastanelerin daha çalışır hale getirilmesi ya da sahra hastaneleri, ameliyathanelerin açılması gerekir. Arkadaşlarımıza çalışma ortamı sağlanmadıktan sonra oraya gönüllü göndermenin çok fazla anlamı da olmayacak. Sağlık Bakanlığı tüm imkanlarını kullanarak, çalışma sahalarını artırmalı. Sahra hastanelerinin açılmasına bir an önce başlanmalı. Böyle gittiği takdirde çok daha büyük bir felakette karşılaşmamız kaçınılmaz olacak.”
Ambulanslara bile akaryakıt bulunamıyor
TTB Olağandışı Sağlık Hizmetleri (ODSH) Kolu Yürütme Kurulu üyesi Dr. Seçkin Kara, felaket bölgesine ve bölgeden ulaşımın son derece kısıtlı olması nedeniyle yaralı sevkinde ciddi sorunlar bulunduğunu söyledi.
Askeri kuvvetlerin daha fazla devreye sokulması, yurtdışından gelen yardım ekiplerinin akılcı şekilde bölgeye yayılarak kurtarma olanaklarının artırılması gerektiğini belirten Kara, “Ambulanslar dahi akaryakıt bulamıyor. Akaryakıt ihtiyacı kamu otoritesi tarafından süratle ve her türlü imkan kullanılarak, her ne yolla gerekiyorsa karşılanmalı” dedi.
Temel gıda maddeleri ve suyun da hayati ihtiyaçlar içinde yer aldığını vurgulayan Kara şöyle devam etti: “’Üniversitede öğretim üyesiyim, marketin camını kırarak süt çalmak zorunda kaldım’ diyor insanlar. Çünkü ekmek yok, su yok, yiyecek, içecek yok, ısınacak yer yok. Ayrıca bölgeye kurtarma makinelerinin üçer, beşer değil, binlerce gitmesi gerekiyor.”
TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Adalet Çıbık da Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da aile sağlığı merkezlerinin çalışamaz durumda olduğunu aktardı.
Cerrahide kullanılan malzemelere ihtiyaç var
Deprem Kriz Masası’na ulaşan bilgilere göre Kahramanmaraş’ta kent genelinde koordinasyon zayıf, şehre ulaşım neredeyse tamamen kapalı. Devlet hastanesinin ameliyathanesi çalışmıyor. İkinci depremin ardından çocuk hastanesi ameliyathanesi de çalışamaz duruma geldi. Acil olarak çadır (sahra) hastanelerine, ameliyathanelere, ortopedi ve beyin cerrahisinde kullanılan malzemelere ihtiyaç var.
Hatay’da da durum kötü. Arama-kurtarma çalışmaları hala yeterli değil. Sağlık hizmetleri sunumunda ciddi aksaklıklar var. Özel Akademi, Eski Hatay Devlet, Eğitim ve Araştırma gibi birçok hastane hasar gördü. Röntgen cihazı, resüsitasyon (yeniden canlandırma) malzemeleri dahil birçok sağlık araç-gerecine erişim imkanları zayıf. Tuvalet, temiz su, elektrik gibi temel ihtiyaçlar karşılanamıyor.
Adıyaman’da neredeyse tüm binalar hasarlı. Kent genelinde koordinasyon zayıf. Sağlık hizmetlerinin organizasyonunda aksaklıklar yaşanıyor. Ameliyathane ve sağlık ekipmanları gibi konularda sorunlar artarak devam ediyor. Hekim ve sağlık çalışanı emek gücünün uzun süreli planlanması gerekiyor. Enkaz altındaki bir hekime hala ulaşılamadı.
Adana’da, tabip odası belediyelerle koordineli çalışıyor. Adana bölgenin birçok hasta ve yaralısına hizmet verdiği için, acil servis ve yoğun bakımlarında yer bulunmuyor. Bölgeye sahra hastanesi yapılarak tedavi edilenlerin taşınmasının, hastanelerin acil servis ve yoğun bakım ünitelerini rahatlatacağı vurgulanıyor.
Erken doğumlar olabilir
Kriz masası adına konuşan TTB Genel Sekreteri Vedat Bulut, bu gibi durumlarda en hızlı çözümün sahra hastanesi kurmak olduğunu söyledi:
“Örneğin Hatay’da şu anda sağlık hizmeti verilecek hastane sayısı son derece az. Pek çoğu yıkıldı. Adıyaman’da da öyle. Maraş çok vahim durumda. Oraya hızla sahra hastaneleri yönlendirilmeli. Bütün kurumlar, özel sektör, sağlık kuruluşları da yardım getirmeli, çözüm üretmeli. Bize üç sahra hastanesi planlandığı haberi gelmiş, birinin kurulduğu söylenmişti ama durumları nedir, hekim, ekipman, sağlık çalışanları ihtiyaçları giderilmiş midir henüz bilmiyoruz. Raporları bekliyoruz.”
Depremden etkilenen illerin tabip odalarının başkanları ve sağlık emek-meslek örgütlerinin yöneticileriyle iletişim grupları kurulduğunu ve bilgi alındığını söyleyen Bulut, deprem illerine ulaşan meslektaşları ve illerin tabip odaları tarafından gönderilen bilgiler ışığında bölgedeki sağlık sorunlarını ve çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
*İlaç ve tedaviye erişim: Özellikle deprem bölgesinde bulunan veya diğer illere yakınlarının yanına göç eden yurttaşlarımızın ilaçları ve raporları enkaz altında kaldığından dolayı, ilaçlarının sağlanması ve göçmenler de dahil olmak üzere tüm insanların ilaçlara yeterli düzeyde ulaşımı sağlanmalı. Diyaliz hastaları ve kronik hastalıkları bulunan diğer hastalar için Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hızla bir karar alınması gerekli. Deprem bölgelerinde en yoğun görülen sorunlardan biri strese bağlı erken doğumlar. Bu nedenle kadın ve doğum uzmanları, yenidoğan uzmanları ve birimleri (küvöz ihtiyacı da sağlanarak) hızla artırılmalıdır. Bölgede salgın hastalıklara karşı gerekli önlemler de alınmalı.
*Sağlık işgücünün planlanması: Bölgede bulunan sağlık çalışanlarının ailelerinde de yaralı ve vefat olduğundan dolayı, hızla diğer illerden hekimler ve sağlık çalışanlarının, bölgede bulunanları ikame edebilecekleri bir koordinasyon sağlanmalı. Tükenmişliğin başlamasına müsaade edilmemeli. Burada çalışan sağlık görevlilerinin barınma gereksinimleri ve lojistik destekleri sağlanmalı. Psikososyal destek birimlerinin bölgede hızla görevlendirilmesi gerekli.
*Koordinasyon ve işbirliği: Sağlık hizmetlerinin sunulmasıyla ilgili olarak Türkiye Afet Müdahale Planı’nda (TAMP) koordinasyon sorumluluğu Sağlık Bakanlığı’nda. Bu süreçte kamuoyunun tüm bileşenlerinin gücüne gereksinim bulunuyor. TTB olarak uzmanlık derneklerimizin ve tüm üyelerimizin bilgi ve yetkinliğini her türlü koordinasyonda sunmaya hazır olduğumuzu yineliyoruz. Sağlık Bakanlığı’na ilgili yazımız gönderildi, henüz yanıt alınamadı. İllerde kurulan afet koordinasyon merkezlerinde, tabip odalarının ve ilgili sağlık ve emek örgütlerinin temsilcilerinin bulunması yarar sağlayacaktır.
*Arama ve kurtarma: Acil kurtarma ekiplerinin bir kısmının bölgeye ulaştığını ve farklı illerden yeni ekiplerin de yola koyulduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Fakat konuya dair bir hayli eksiklikler olduğu da gözlemlerimiz arasında. Maalesef birçok bölgede halk kendi imkanlarıyla baş başa. Bu konuda kamu otoritesini doğru bir planlama ve hızlı hareket etmeye çağırıyoruz. Bu konuda vatandaşlarımızın üzerine düşen, ekiplerin ulaşımını engelleyebilecek her türlü gereksiz ulaşım hareketliliğinden kaçınmak ve enkaz alanında yetkililerin talimatlarına ve yönlendirmelerine uyum sağlamaktır.
TTB görev almaya hazır
*Yaralıların tedavisi: Enkaz kaldırma çalışmaları sürerken şu anda hayatta olanların hayatta tutulması ve tedavilerinin sağlanması gerekiyor. En kısa zamanda bölgedeki sağlık kurumları ve personelinin durumu hakkında hızlı bir değerlendirme yapılmalı. TTB bu konuda görev almaya hazırdır. Merkez Konseyi ve tabip odalarımızın yönetimleri olarak çalışmalar ilk andan itibaren başlatıldı. Tabip odalarımızın tamamında da oluşturulan kriz masaları aracılığı ile gönüllü hekimleri listeleniyor ve kamu otoritesine bildiriliyor.
*Barınma: Şu anda bölgede yaşayanlar için barınma çok ciddi bir sorun. Deprem bölgesinde vatandaşlarımızdan gerek can güvenlikleri gerekse de arama-kurtarma-sağlık çalışmalarının etkililiği için hasarlı-riskli yapılara girmeme ve uzak durmaya özen göstermelerini bekliyoruz. Ancak hava çok soğuk. Başta yaşlılar, engelliler, gebeler, anne ve çocuklar gibi öncelikli gruplarının tespit ederek hızla güvenli barınma alanlarına yönlendirmeleri gerekiyor. Bölgede daha önce tanımlanmış ve hâlâ kullanılabilecek durumdaki güvenli alanların ilanı ve grupların buralara yetkililerce yerleştirilmesi gerekiyor. Ancak bu hava koşullarıyla bölgedeki olanaklar yeterli olmayacaktır. Yine kırılgan gruplardan başlayarak, tahliye koridorları ile en yakın uygun illerde kişilerin geçici barınması sağlanmalı. Yoksa bu gruplarda büyük kayıplar yaşamamız olası.
*Mevcut durumun saptanması: Bölgenin mevcut durumunun hızlı değerlendirme yöntemleri ile değerlendirilmesi bir an önce yapılmalı. Bu değerlendirme farklı disiplinlerden gelen bilim insanlarının desteğiyle gerçekleşebilir. Bölgede şu andan itibaren geçerli olan riskler ortaya konulmalı.
*Bilgi kirliliğiyle mücadele: Her olağanüstü durumda olduğu gibi başta sosyal medya olmak üzere bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yayılan bilgi kirliliğiyle karşı karşıya kalacağımız bir dönem içindeyiz. TTB düzenli bilgilendirmelerle bu durumla mücadele edecek. Süreci yakından takip ederek, güncel ve yakın/orta/uzak vadeli önerilerini yetkililer ve kamuoyu ile paylaşacak.
KAYNAK: DİKEN – MESUDE ERŞAN