Francisco Elle, kurtaramadığı çocukların hatırı için her gün ağaç fideleriyle Sierra Madre sıradağlarına tırmanıyor.
Aralık 2004’te Filipinler’de meydana gelen heyelanda Elle’nin köyü dahil olmak üzere pek çok köy toprak altında kalmış, 1000’den fazla kişi hayatını kaybetmişti.
Şimdi 50’li yaşlarında olan ve bir zamanlar bu dağlarda kaçak odun keserek geçimini sağlayan Elle, “doğanın intikamı” dediği olaydan sonra orman korucusu olmaya karar vermiş.
“Kendimi suçlu hissediyorum. Ağaç kesmeseydim belki bunlar olmayacaktı” diye anlatıyor.
Sierra Madre’yi kurtarmak
Filipinliler Sierra Madre sıradağlarını, ülkenin en büyük adası olan ve başkent Manila’nın bulunduğu Luzon’un belkemiği olarak görüyor. Kuzeyden güneye 500 km boyunca uzanan bu dağların, adada yaşayan 64 milyon kişiyi Pasifik Okyanusu’ndan gelen güçlü tayfunların en şiddetinden koruduğuna inanılıyor.
Ancak adadaki eski yağmur ormanlarının yüzde 90’ı yok olmuş durumda. Yasadışı ağaç kesimi, madencilik ve taş ocakları ormana büyük zarar verdi. Dengeyi sağlayan ağaç kökleri ve şiddetli yağmurları emen geniş orman örtüleri olmadığından, sıklığı ve şiddeti artan fırtınalarda toprak kaymaları ve ani seller giderek yaygınlaştı.
Marc, “İnsanlar yasadışı ağaç kesiminin doğayı tahrip ettiğini söylüyor ama Tanrı tüm bunları bize kullanmamız için verdi” diyor. Marc 50’li yaşlarının ortalarında ve inşaatlar için yasadışı ağaç kesimiyle geçimini sağlıyor.
Değerli eşyası olarak gördüğü ve burada silahlar gibi kayıtlı motorlu testeresini göstererek yetkililerin onu ancak “öldüğünde yakalayacağını” söylüyor.
Siparişleri sahiplerine ulaştırmanın zor olduğunu belirterek “Gece yarısına kadar bekliyoruz çünkü askerlerden ve orman bekçilerinden saklanıyoruz” diyor.
Riske rağmen, ağaç kesimi en yoksul Filipinlilerin bazıları için tek gelir kaynağı.
Francisco ise bunun ağaç kesiminin yıkıcı etkisiyle ilgili gerçeği değiştirmediğini söylüyor.
“Ne yaptığımızı bilmiyorduk, sadece geçimimizi düşünüyorduk. Kestiğimiz ağaçların köklerini bile kazıp çıkarırdık.”
Şimdi ise “bir parça odun kesmenin bile doğaya karşı işlenmiş en büyük günahlardan biri” olduğuna inanıyor.
Haribon Vakfı için çalışan gönüllüleri yönlendiren Francisco, “tarihin tekerrür etmemesi” için çalışmaya devam etme sözü veriyor.
“Şu anki düşmanımız ani sel baskınları” diyor. “Çocuklarıma bile ağaç dikmeyi öğretiyorum, onlara ağaç kesenleri takip etmemelerini söylüyorum.”
Dikilen fidanlar Filipinler’in hızlı büyüyen ulusal ağacı paduk ağacı.
10 yıl içinde ormanın bu kısmının yeniden yeşilleneceğini umuyorlar.
Çevre aktivisti olmak tehlikeli iş
Sierra Madre’de ağaç dikmek uzun, zor ve tehlikeli bir iş.
Her yerdeki yağmur ormanları gibi bu orman da geçim derdinde olanlar ile yaşamı korumak için çırpınanlar arasındaki çatışmaya tanıklık ediyor ve bu çatışmanın ölümcül olma riski yüksek.
Global Witness adlı kuruluşun raporuna göre Filipinler çevre ve toprak hakları aktivisti olmak için dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri.
Son 10 yılda bu yağmur ormanlarını savunurken en az 270 kişi öldürüldü. Çevre ve Ulusal Kaynaklar Bakanlığı son birkaç yıldır orman korucularının silahlandırılması için çağrılar yapıyor.
Ancak silahlı yasadışı ağaç kesicilerin saldırılarına karşı savunmasız olanlar sadece korucular değil – Filipinler’de öldürülen çevre aktivistlerinin 114’ü yerli topluluklardandı.
Resmi verilere göre Filipinler her yıl yaklaşık 47.000 hektar yağmur ormanını kaybediyor. Bu yaklaşık 87,700 futbol sahası büyüklüğünde bir alan demek. Aynı zamanda dünyada en fazla tehdit altındaki türe sahip olduğu sanılıyor.
Çoğunluğu ağaç kesimi nedeniyle kaybediliyor, ancak mücadele sadece kereste için değil.
İklim değişikliği ve ekonomik büyüme
Bu geniş dağ silsilesi aynı zamanda bakır, altın, nikel, kromit ve kireçtaşı açısından da zengin. Ve bu, pandemi tarafından yaklaşık üç yıl boyunca hırpalandıktan sonra ekonomisini yeniden inşa etmeye hevesli gelişmekte olan bir ülkede büyük bir sektör.
Yeni açık ocak madencilik projeleri için 2021 yılına kadar moratoryum ilan edilmişti, ancak birkaç şirketin yakınlardaki arazileri kullanmak için uzun süredir devam eden izinleri var.
Manila Gözlemevi’nin iklim politikası ve uluslararası ilişkiler yetkilisi Tony La Vina, “Madencilik için verilen tüm izinlerin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi gerekiyor” diyor.
“Filipinler’de politikacılar ve madencilik şirketleri arasında belgelenmiş bağlantılar var. Tomrukçuluk ve madencilik birçok yerel ve ulusal politikacının siyasi kariyerini beslemiştir. Bu bağın koparılması gerekiyor.”
Bu durum, gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede karşılaştıkları çelişkiyi gözler önüne seriyor. Artan nüfuslarının evlere, yollara ve istihdama ihtiyacı var. Ancak bunları sağlayan altyapı ve endüstriler aynı zamanda geleceklerini tehdit eden ormansızlaşma ve sellerden de sorumlu.
Bu ülkeler daha zengin ulusların yardım edeceğini umuyor. Dünyadaki yağmur ormanlarının yüzde 52’sine ev sahipliği yapan Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Endonezya ve Brezilya, “ormansızlaşmayı azaltmaya yönelik ödemeleri” güvence altına almak için birlikte çalışacaklarını açıkladı.
Filipinler, Metro Manila, Rizal ve Quezon’da artan su talebini karşılamak için büyük bir barajın finansmanına yardımcı olması için Çin’e başvurdu. Yetkililer projenin faydalarının çevreye vereceği zarardan daha ağır bastığını savunuyor. Ancak diğerleri projenin değerli flora ve faunayı daha da yıpratacağı ve başka gelişmelerin önünü açacağından korkuyor.
Şiddetli fırtınalar Luzon’u tehdit ettiğinde öncelikler hızla değişiyor. Eylül ayında süper tayfun Noru Filipinler’de karaya ulaştığında Twitter’da #SaveSierraMadre (Sierra Madre’yi Kurtarın) trendi oluştu.
Filipinler dünyanın afetlere en açık ülkelerinden biri – ve şimdi de iklim değişikliğine karşı en savunmasız ülkelerden biri.
La Vina umutlu: “Dışarıda ormanlarımızı korumak için çalışan pek çok kişi olduğunu biliyorum. Ve farkındalık giderek artıyor. İlerlemeye devam edersek, başarıya ulaşma şansımız her zamankinden daha fazla.”
Ancak bu, ön saflarda yer alanların paylaştığı bir duygu değil.
Rizal’de bir köyde yaşayan Anne Mila Llagas, doğduğunda dağların yeşil olduğunu hatırlıyor ve “Onun yerine şimdi gri bir taş ocağı var” diyor.
Artık yağmurları emecek ağaçların ve nehir kabardığında onu durduracak “hiçbir şeyin” olmadığını söylüyor.
“Herkes gelecekten endişe duyuyor. Hiçbir şey yapamayız, bu şeyleri durduracak gücümüz yok.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE