Altılı masayı oluşturan muhalefet partilerinin ortaklaşa hazırladığı hükümet programında artık sona gelinirken yeni yılla birlikte muhalefetin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş ve yeni sistem vaadini topluma anlatmaya yönelik çalışmalarını hızlandırması bekleniyor.
DW Türkçe’nin altılı masayı oluşturan partilerin yetkili isimlerinden edindiği bilgilere göre bir çeşit seçim beyannamesi olarak da düşünülen hükümet programında sona gelindi ve artık son rötuşlar yapılıyor. Hemen hemen her konuda anlaşıldığı, birkaç konunun ise alternatifli şekilde liderlere bırakıldığı öğrenildi. Altılı masanın 5 Ocak’taki yeni yılın ilk toplantısında bu programın ve yeni sisteme yönelik geçiş süreci yol haritasının liderlerce ele alınması bekleniyor.
Hükümet programının son hali 73 alt başlıktan oluşuyor. Liderlerin uzlaşısına bırakılan birkaç konu arasında bakanlık sayısı ve kadın cinayetleri gibi bazı ülke sorunlarının bakanlık kurularak mı yoksa başka bir yöntemle mi çözülmesi gerektiği gibi başlıklar bulunuyor. Bu çerçevede eskiden uygulanan devlet bakanlıkları sisteminin geri gelmesinin söz konusu olabileceği ama bazı ucu açık bırakılan konulara liderlerin karar vereceği belirtiliyor.
Altılı masanın vaat ettiği sistem ne?
2022’nin son haftalarında altılı masanın çıkaracağı ortak adayın kim olacağı konusu çeşitli kesimlerde farklı amaçlarla tartışıldı. Ancak altı partinin üst düzey isimleri aslında ortak adayın kim olacağının değil “sistemin” daha çok sorgulanması gerektiğini belirten açıklamalar yapıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da geçtiğimiz günlerde “Biz yeni bir kral değil, kural istiyoruz. Bizim amacımız bu ucube sistemi değiştirmek” diye konuşmuştu.
Peki 2018 yılından beri yürürlükte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yerine altılı masa seçmene nasıl bir yeni sistem vaat ediyor?
Altılı masanın temel vaadi 2018 öncesinde yürürlükte olan parlamenter sistemin kötü yönlerine yer verilmeyen güçlendirilmiş bir parlamenter sisteme geçiş yapılması. Bu sistemde yasama organı olarak güçlü bir Meclis, yürütmenin başı olarak Başbakan ve yetkileri büyük oranda törpülenmiş sembolik bir Cumhurbaşkanı’nın yer alması planlanıyor.
Bir muhalefet yetkilisi, 2018’den beri Türkiye’de aslında başkanlık sisteminin uygulanmadığını, aslında eski parlamenter sistemin bile başkanlık sistemine daha yakın kaldığını belirterek “Şu anda kuvvetler birliğindeki mutlak monarşi, dikta ya da seçilmiş otokrasi diyebileceğimiz, sadece Erdoğan için uydurulmuş bir sistem içindeyiz” diyor.
Altılı masanın getirmek istediği sistem ise Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi dışında “kuvvetler ayrılığına” dayalı parlamenter sistem olarak ifade ediliyor.
Bu arada muhalefetin getirmek istediği bu sistemde Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine rağmen yetkilerinin sembolik tutulması bazı anayasa hukukçuları ve kesimlerce çelişkili bulunuyor.
DW Türkçe’nin bu çelişkiyi hatırlatması üzerine ise altılı masadan bir yetkili, “Ahmet Necdet Sezer 2001’de anayasa kitapçığını fırlattığı sırada halk tarafından değil TBMM tarafından seçilmişti. Cumhurbaşkanının kim tarafından seçildiği tabi ki önemli ama ondan daha önemlisi yetkileridir. 2001’de cumhurbaşkanının normal bir parlamenter sistemde olmayacak kadar fazla yetkisi vardı” yorumu yapıyor.
Sıkça getirilen eleştirilerden birisi de Cumhurbaşkanı’nın “Ben buraya halkın oyuyla geldim” diyerek bazı isteklerde bulunması durumunda ne yapılacağı? Buna karşılık ise Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin bu tür isteklerini gerçekleştiremeyeceği kadar az olacağı yanıtı veriliyor.
Altı muhalefet partisinin Kasım ayı sonunda kamuoyuna açıkladığı ortak anayasa teklifinde de TBMM’nin güçlü, yargının bağımsız, yürütmenin ise istikrarlı olmasının amaçlandığı belirtilmişti.
Bu nedenle yeni sisteme göre cumhurbaşkanının parlamenter sistemin özüne uygun şekilde “sorumsuz, yetkisiz ve sembolik” olmasının olası sorun ve krizlerin önlenmesi açısından önemli olduğu düşünülüyor. Dünyada buna benzer örnekler ise Almanya’da cumhurbaşkanının ya da parlamenter sistemin geçerli olduğu İngiltere’deki kraliyetin sembolik yetkileri gösteriliyor.
Yargının bağımsız olacağı bu yeni sistemle kuvvetler ayrılığı çerçevesinde yasama ve yürütmenin kendi içlerinde güçlendirilmesinin yanı sıra devlete bağlı tüm kurumların ve bürokrasilerin yeniden güçlendirilmesi de amaçlanıyor.
Yeni sistem halka nasıl anlatılacak?
Peki şu ana kadar bazı konularda yavaş kaldığı gerekçesiyle eleştirilen altılı masa getirmek istediği bu sistemi topluma şimdiye kadar iyi anlatabildi mi? Ya da bundan sonra bunu nasıl yapacak?
Üst düzey bir muhalefet yetkilisine göre, topluma seçimi kazanmanın aslında adaydan değil sistemden geçtiğini anlatmaya çalıştıklarını ancak bununla birlikte son 15-20 yıllık siyaset pratiği nedeniyle bunda zorluk yaşanmasının doğal olduğunu söylüyor.
Türkiye’nin şu anda “tek adam sistemi” ile yönetildiğini, bunun dünya siyaset literatüründeki yerinin “seçilmiş otokrasiye” denk düştüğünü ve toplumun zihninin buna alıştırıldığını belirten aynı yetkili, “Biz bu yeni sistemi topluma anlatsak bile toplum doğal olarak yine adaya bakacak, bunun da farkındayız. Program ve kadrolar çok önemli derken adayın önemli olmadığını söylemiyoruz. Hükümet programını yine cumhurbaşkanı adayı ortaya koyacak” diyor.
Muhalefetin yapmak istediği “kurumları, Meclis’i ve yürütmesi güçlü olan bu sistemin hiçbir partinin ya da görüşün “tek adamına” göre kurulmayıp, ona bağlı olarak devam etmemesi” olarak aktarılıyor.
Altılı masa daha önceki muhalefet adayları Ekmeleddin İhsanoğlu ya da Muharrem İnce’deki durumun tekrarlanmaması için bu kez önce altılı masa tarafından açıklanacak olan, ardından da aday tarafından detayları anlatılacak hükümet programını ve kadroları önceden belirlemeyi ve altyapıyı sağlam tutmayı istiyor. Bu amaçla bakanlıklara, kilit önemdeki kurumlara ve pozisyonlara kimlerin geleceğinin altılı masada kararlaştırılması ve ortak adayın yapılan tüm bu hazırlıkların ardından programı, seçim beyannamesi, kadroları önceden oluşmuş şekilde ortaya çıkması bekleniyor.
“Tek kişiden kurtulmanın yolu bir başka tek kişi olmamalı”
Altılı masa liderlerinin sık sık yinelediği bir başka unsur ise “Yeni kral istemiyoruz” sözü.
Muhalefetten bir yetkili “Tek kişiden kurtulmanın yolu bir başka tek kişi” değil diyerek “Hep şunu düşünüyoruz. Tek bir kişi gelsin ve bizi kurtarsın. Halbuki bizi kurtaracak olan sistem olmalı” yorumu yapıyor.
Bununla birlikte sistem oturuncaya kadar bu seçimle ilgili altılı masanın önündeki handikaplardan birisini de yine ortak adayın kim olması gerektiği sorusu oluşturuyor. Bir yetkili bu zorluğu “Biz programı, seçim beyannamesini ve kadroları en iyi şekilde hazırlasak da bunu yine halka anlatacak olan mecburen yine bir tek kişi olacak” sözüyle anlatıyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – GÜLSEN SOLAKER