Bahçıvan, 2023’e dair öngörü ve beklentilerini paylaştı. Bahçıvan, “Enflasyon, tıpkı 2022’de olduğu gibi 2023’te de ekonomimizin en temel mücadele konusu olacak. Olmalı da. Çünkü fiyat istikrarı ve finansal istikrar bir ekonominin bel kemiğidir. Bunun sağlam tutulması gerekir” ifadelerini kullandı.
“Dünyada da enflasyon, Türkiye’de de enflasyon”
Enflasyonun, bu etkilerden en önemlisi olarak öne çıktığını vurgulayan Bahçıvan, “Belki biz, Türkiye’de o konuya alışığız ama dünyanın birçok ülkesi enflasyonu hafızalarından, tarihlerinden silmişken enflasyonla yaşamak dünya ekonomilerinin gündemine tekrar girdi. Türkiye’yi bu koşullardan ayrı düşünmek mümkün değil. 2022’nin ülkemiz açısından da en önemli sorunu ne oldu diye sorulacak olursa ‘enflasyon’ diyeceğim. Yani dünyada da enflasyon, Türkiye’de de enflasyon” diye konuştu.
Bahçıvan, büyüme ve enflasyonun birbiri ile çarpıştığı bir 2022’nin yaşandığını belirterek, şöyle devam etti:
“Tabii büyüme açısından baktığımız zaman her şeye rağmen dünya ölçeğindeki öncü büyüme rakamlarına sahip ülkelerden biri olmayı başardık. Ama tabii ki 2022’nin finalinde, 2021’deki kadar görkemli ve etkileyici bir büyümenin olacağını söylemek çok kolay değil. Özellikle de büyümenin karakteristiğini ve büyümenin nerelerden pay aldığına baktığımız zaman, zaten önümüzdeki aylarda bunu daha da net göreceğiz. Sanayi sektörümüze bakacak olursak, sanayimiz 2022’de de salgın döneminde olduğu gibi hem büyümenin hem de toplumsal yaşamın en önemli aktörü olma özelliğini korudu. Özellikle de yatırımlar noktasında uzun dönemin ardından bir yatırım motivasyonunun ortaya çıktığını görüyoruz. Bu çok önemli. Bunun 2022’nin ilk 6 ayında fazlasıyla sürdüğünü gözlemledik.”
Bahçıvan, ihracat pazarlarında, İSO Türkiye İhracat İklimi Endeksi’nde net şekilde görüldüğü gibi; yılın sonlarına doğru bir daralma başlasa da sanayideki performansın özellikle yatırım motivasyonu anlamında da istihdam anlamında da kendini olumlu yönde göstermeye devam ettiğini belirtti.
“Yüksek enflasyon, yüksek büyüme ülkemizin yararına değil”
Bahçıvan, enflasyonun tıpkı 2022’de olduğu gibi 2023’te de ekonominin en temel mücadele konusu olacağını belirterek, “Olmalı da. Çünkü fiyat istikrarı ve finansal istikrar bir ekonominin bel kemiğidir. Bunun sağlam tutulması gerekir. Enflasyonist bir büyümenin nitelikli ve sürdürülebilir olamayacağını her vesile ile vurguluyoruz. 2023’te bu mücadeleyi kazanmalıyız. Çünkü son 20 yıldır elde ettiğimiz kıymetli kazanımlardan, bedeli düşük büyüme olsa dahi vazgeçemeyiz. Çünkü yüksek enflasyon, yüksek büyüme görüşü ülkemizin yararına değil, asla kabul etmemeliyiz” dedi.
Bahçıvan, 2023’ün ilk yarısında seçim ekonomisinin uygulanacağı ve sonrasında seçime dönük bir sene olacağı gerçeğinin görmezden gelinemeyeceğine dikkati çekerek, bir öngörüde bulunmak için ise seçimler sonrasında nasıl bir ekonomik modelle ilerleyeceğinin görülmesi gerektiğini dile getirdi.
Cumhuriyetin 100. yılında da büyümenin miktarından daha ziyade büyümenin kalitesinin çok daha önemsenmesi gerektiği vurgulayan Bahçıvan, şunları kaydetti:
“Çünkü bunu sadece rakamsal büyüme olarak konumlandırdığınız zaman belki kısa vadeli bir skor anlamında bir değer ifade ediyor. Fakat o skora bakarken, asıl bizi taşıması gereken, uzun vadeli ve kalite oluşturma noktasındaki değerden uzaklaşıyoruz. Kalitenin temelinde de sanayi büyümesi gözetilmeli. Yani eğer orada bir kaliteden bahsediyorsak o kalite büyümesinin temelinin sanayiden beslendiği bir büyüme olması gerektiğini söylüyorum. Onun için artık 2023 ve sonrasında Türkiye büyümesinde bizi tatmin edecek ve bizi motive edecek olan asıl boyutun, kaliteli büyümenin odağındaki sanayiden gelen payın olduğunu, olması gerektiğini söylüyorum.
Tabii ki sanayide teknolojik ve bizim için nitelik taşıyacak olan yatırımlar payının artması gerektiğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında bizi mutlu edecek olan, bizi gelecek adına heyecanlandıracak olan o pay. Onun için sadece büyüme rakamlarıyla veya kısa vadeli gelgitlerden ötürü bir şey kazandırmayacak büyüme rakamlarıyla bir tablo ortaya koymanın da çok doğru olmadığını düşünüyorum.”
“Cari açık noktasında 2022’den daha olumlu bir 2023 görebiliriz”
Bahçıvan, enerji fiyatlarının Türkiye’de cari açığın oluşmasındaki en önemli sebep olduğunu belirterek, “Kuvvetle muhtemel gelecek yıl bundan çok daha düşük bir enerji faturasıyla karşı karşıya kalacağız. Yanı sıra diğer emtia fiyatlarının daha aşağı doğru iniyor olması da önemli” dedi.
Türkiye’de cari açığı besleyen ithalat kalemlerindeki bu iki önemli negatif unsurun 2023’te daha yumuşak seyredeceğine işaret eden Bahçıvan, “Tabii ki ihracatta Avrupa pazarında yine bir durgunluk beklentisi olduğunu unutmayalım. Diğer yandan eğer turizm tarafı 2022’deki seviyeyi sürdürürse, ki beklentiler 2023 için o yönde, ve seçim sonrasında uygulanacak olan doğru ekonomik politikalarla tekrar bir sermaye girişi başlarsa, cari açık noktasında 2022’den daha olumlu bir 2023 görebileceğimiz düşüncesine sahibim” diye konuştu.
“Devalüasyonlardan beslenen bakış açısının uzun vadede bir yere taşıyamayacağını görmeliyiz”
Bahçıvan, reel kur endekslerine bakıldığı zaman, mevcut kurlarla Türk lirasının fazlasıyla bir değer kaybı içinde olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“TL’nin değerinin sürekli kaybedilmesine dönük bir beklentinin, bir bakış açısının bizi ihracatta da çok daha farklı bir tabloya götürmesini beklememeliyiz. Bunun yerine rekabetçi bir ekonomi için enflasyonun düşmesini sağlamalıyız. Onun da ötesinde yüksek teknoloji odaklı, rekabet unsuru güçlü bir üretim modelini ekonomimizde hakim kılmalıyız. Yoksa her daim devalüasyonlardan beslenen, rekabet gücünü devalüasyondan alan bir bakış açısıyla bu işin bizi uzun vadede bir yere taşıyamayacağını görmeliyiz. Böyle bir beklentinin artık kırılması, ortadan kalkması gerektiğini düşünüyorum.”
“EYT konusunda orta ve uzun vadeli etkilerini de dikkate almak gerek”
Bahçıvan, emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) konusunda kısa vadeli olduğu kadar orta ve uzun vadeli etkilerini de dikkate almak gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin sosyal güvenlik politikasında çok dikkatli olması lazım. Geçmiş yıllarda bunun acılarını maalesef çok çektik” dedi.
Sürdürülebilir olan ve kendini geliştirebilen bir sosyal güvenlik sisteminin hem bugün çalışan insanların hem mevcut emeklilerin ve asıl yarınların güvencesi gençler için çok önemli olduğunu vurgulayan Bahçıvan, “EYT konusunda alınacak olan kararların gelecek nesiller tarafından sorgulanabilecek kararlar olmaması önemli. Çünkü konu sosyal güvenlik konusu olduğu zaman, sadece bugünün gerçekleri değil, bunun gelecek yıllara ne bedeller getireceği de düşünülmeli. EYT ile ilgili bence sorgulayacağımız en önemli nokta bu” ifadelerini kullandı.