İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen terör soruşturmasına ilişkin olarak, AKP’li eski İBB Başkanı Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya‘nın aktif olduğu süreçte işe alınanlar arasında ‘silahlı terör örgütü üyesi’, ‘silahlı terör örgütü yöneticisi’ bulunduğunu belirterek, “Eğer savcılığa sunulan raporda eski başkan Mevlüt Uysal, İstanbul Valisi ve onların yöneticileri hakkında da işlem talep edilmişse bir lafım yok. Unutmayın, altını tekrar çiziyorum. O raporda sadece İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanırsa gök kubbeyi başınıza yıkarız.” açıklamasını yaptı. İmamoğlu görevden alınan müfettiş heyetinin başkanlığına bir dönem AKP’den milletvekili adayı Arif Yıldırım’ın getirildiğinin altını çizdi.
Basın toplantısına CHP’den Muharrem Erkek, İyi Parti’den Bahadır Erdem, DP’den Mustafa Serhan Yücel, Gelecek Partisi’nden Serap Yazıcı, Saadet Partisi’nden Bülent Kaya da basın toplantısına katıldı. DEVA Partisi’nden Mustafa Yeneroğlu‘nun ise yurt dışında olması nedeniyle toplantıya katılamadığı belirtildi.
İmamoğlu şunları kaydetti:
“Bütün ekip arkadaşlarımızla dimdik ayaktayız, görevimizin başındayız.Hukukun vazgeçilmez evrensel ilkeleri vardır. Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu tüm demokratik ülkelerde her ne olursa olsun geçerli normlar vardır. Mesela masumiyet karinesi, suçun şahsiliği gibi. Hukuksuzluk bu iktidar döneminin normali oldu. Hukuk siyasi iktidarın baskılarıyla eğilip bükülürse işte tam da bugünkü Türkiye ne yazık ki ortaya çıkar Türkiye bir hukuk devletidir.
Bir yıldan fazladır Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı devlet adamı kavramıyla bağdaşmayacak iddialar üzerinden İBB’ye, 86 bin çalışanımıza, ailelerine ve bana terör ile ilişkili suçlamalarda bulunmaktadır. 9 Aralık 2021 günü TBMM’de İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken hezeyana bakılan kapılan sayı ve örgüt listesi vererek İBB’de 557 teröristin çalıştığını iddia etmiştir.
“Bakan 400 gün önce açık bir tespit yapmış ama aradan geçen zamanda terörist olduğunu iddia ettiği kişilere karşı herhangi bir yasal girişimde de bulunmamıştır”
Bakan 400 gün önce açık bir tespit yapmış ama aradan geçen zamanda terörist olduğunu iddia ettiği kişilere karşı herhangi bir yasal girişimde de bulunmamıştır. Biz görevimizin gereği, girişimde bulunmak istedik. Hem İçişleri Bakanlığı’na hem de İstanbul Valiliği’ne resmi yazı göndererek isimleri bize verin, yasal işlem başlatalım dedik. Aldığımız yanıt siz bizim muhattabımız değilsiniz oldu. Buradaki önemli bir husus dikkatinizden kaçsın istemem. Bakanın İBB’de teröristler olduğunu iddia etti 9 Aralık 2021 gününden 31 Temmuz 2022 tarihine kadar her nedense kullanmadığı bir yetki var. Nedir bu yetki? OHAL kapsamında çıkarılan kararnamede belediyelerdeki sakıncalı personelin işten çıkarılma yetkisini 31 Temmuz 2022’ye kadar İçişleri Bakanı’na veriyor.
Bakan Soylu, sayı ve örgüt ismi vererek terörist tespit yapmış ama 8 ay boyunca işten çıkarma yapmamıştır.
“Soruşturmanın başmüfettişi değiştirildi, yerine AKP milletvekili adayı Arif Yıldırım getirildi”
Burada Sayın Bakan, terörist diye iddia ettiği kişileri işten çıkarmayarak görev suçu işlemiş midir? Bu süreçte devletimizin istediği her türlü bilgi ve belge anında yetkili makamlarla paylaşıldı. İBB, talep edilen her bilgiyi soruşturma makamlarına sundu. Bu süreçte de bilgilendirme tek taraflı yürüdü. Tarafımıza herhangi bir bilgi sunulmadı. Soruşturmanın önemli bir ayrıntısı daha var. Mülkiye müfettişleri İBB’ye geldiğinde 8 kişilik ekibin başında ismini vermeyeceğim, bir başka baş müfettiş vardı. Heyet, bir süre incelemeyi bu baş müfettiş başkanlığında yaptı. Her nedense yaza doğru müfettiş heyet başkanlığından alındı ve Ankara’ya çekildi. Heyetin yeni başkanı kim oldu biliyor musunuz? Görevden alınan baş müfettiş yerine kim getirildi biliyor musunuz? Bir dönem AKP’den milletvekili adayı olan bir kişi. Ben İBB adayı olduktan sonra, Beylikdüzü’ndeki dönemimle ilgili 28 ayrı soruşturmayı açan kişi. Arif Yıldırım adlı militan AKP’li bir zat-ı muhterem, heyet başkanı oldu.
“Bu Bakan kendisini çok akıllı, herkesi çok aptal sanıyor”
Beni aklından hiç çıkaramıyor. Bu kişi adil ve tarafsız bir müfettiş değildir. Görüyorsunuz, ahmak davasında bu davadan ceza çıkmaz diyen hakim, tabi hakim ilkesine rağmen başka bir kente sürülüyor biliyorsunuz. Terör soruşturmasında da müfettiş grubun lideri merkeze çekiliyor. Bize dönük saldırıların belirli bir takvim ve disiplin içinde yürüdüğünü net olarak söylüyoruz. Bu süreçlere karşı çıkan da ister hakim, ister baş müfettiş olsun… Bu insanlar ortadan teker teker yok ediliyor. Geçtiğimiz yılki iddiaların ardından Bakan Bey, 26 Kasım’da medyanın karşısına çıktı ve aralarında İBB’nin de bulunduğu bazı belediyelerle ilgili bir kısım iddiaları gerçekmiş gibi kamuoyuna sundu. Bu Bakan kendisini çok akıllı, herkesi çok aptal sanıyor.
İmamoğlu’ndan Bakan Soylu’ya: Sen kalbi de aklı da sadece kötülüğe çalışan bir zatsın
Kendini akıllı sanan bakanın, AKP’li belediyelerle ilgili incelemelerine baktığımızda imar yolsuzluğu, imar planlarındaki ranta yönelik değişimler gibi konular olduğunu görüyoruz. Sen terör örgütü suçlamalarıyla sadece CHP’li belediyelere soruşturma açtın. İstanbul, Mersin, Seyhan ve Ataşehir gibi, üstelik yasal olarak belediyelerin hiçbir güvenlik soruşturması açamayacağı bir dönemle ilgili soruşturma açıyorsun. Eğer adaletli olduğunu iddia ediyorsan Ataşehir, Seyhan gibi CHP’li belediyelere gösterdiğin sertliği yüzlerce AKP’li ve MHP’li ilçe belediyelerine göster. Bir de çıkmış, grafikler göstererek “Ben adil biriyim” demeye çalışıyor. Ne adalet, ne vicdan senin ruhunda yer bulmuyor. Yüce Allah, insanı insan yapan bu melekeleri ne yazık ki senden almış. Sen kalbi de aklı da sadece kötülüğe çalışan bir zatsın. Ne yazık ki bu kötülükte sınır tanımayan birisin.
Gördük ki bakan geçen yıl 557 adet dediği terörist sayısını ülkedeki enflasyon oranında artırmış ve sayıyı alelacele 1668’e çıkarmış. İBB olarak terörle mücadelenin neresinde olacaksak orada olduğumuz için yine dosyalarda göreceğiniz üzere 1668 kişiyle ilgili de bakanlığımıza bilgi sorduk ama ne yazık ki cevap alamadık. Bir yıldır İBB’de var olduğu iddia edilen teröristlere ulaşmak ve hakkında yapabileceğimiz yasal işlemleri yapmak için mücadele ediyoruz ama Bakan beyin engeline takılıyoruz.
“İBB’de olduğu iddia edilen teröristleri birisi saklıyor ama işlem yapmıyor”
İBB’de olduğu iddia edilen teröristleri birisi saklıyor ama işlem yapmıyor. O birisi Ekrem İmamoğlu ya da İBB değil. Bakanlık bize hiçbir bilgi vermediği gibi bizim verilerimizle bakanlık verileri arasında da ciddi farklar olduğunu görüyoruz.
Elimizdeki bilgileri soruşturma tarihine göre yeniden ele aldık. 1 Ocak 2019- 31 Aralık 2021 tarihleri arasını arkadaşlarımızla tekrar inceledik. Soruşturma tarihlerindeki 1 Ocak 2019 – 27 Haziran 2019 tarihleri arasında görevde değildik Öncesinde eski başkan Mevlüt Uysal ve kayyım döneminde de İstanbul Valisi Ali Yerlikaya görevdeydi.
“İrlanda’nın bağımsızlığı için çalışan IRA örgütünden adam mı aldım işe?”
İçişleri Bakanı olan kişi yaptığı basın toplantısında terörist olduğunu iddia ettiği 1668 kişiyi 8 terör örgütüne böldü. Son olarak da 51 kişiyi diğer terör örgütleri klasmanına soktu. ‘Diğer’ terör örgütleri acaba hangileridir? İBB TAMİM gerillası mı var? İrlanda’nın bağımsızlığı için çalışan IRA örgütünden adam mı aldım işe? ‘Diğer’ demek ne demek? Bu tam bir aymazlıktır. Gelinen süreçte madde madde elimizdeki veriler ve Bakan’ın iddiaları odaklı bir sunum gerçekleştireceğim sizlere.
İçişleri Bakanı, 23 Aralık’ta attığı tweeti başından sonuna inceleyin. Böyle bir İçişleri Bakanı ne usulü, ne tarzı, ne anlayışı var. Bu tweeti ile belediyemizle terör arasındaki iltisakı madde madde yazarak yine iddia etti. Konu yargıya taşınmışken yargıyı etkilemeye, hatta tehdit etmeye yönelik faaliyetlerini sürdürdü. Bu iddialara sessiz kalmamız beklenemezdi.
“Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yasaktı”
Bir örnek vereyim. Mesela İBB olarak İstanbul Valiliği’ne Kasım 2019’da bünyemize alacağımız bir memur için arşiv araştırması talep etmişiz. Valilik de 30 Aralık 2019’da verdiği yanıtta Anayasa Mahkemesi kararına göre bu evrakı isteyemezsiniz demiş. Yazıyı işlemsiz olarak bize iade etmiş. Arkadaşlar size bunun gibi birkaç yazışmayı daha kitlerinize koyduk. AYM, 28 Kasım 2019’dan, yani yasa çıkan 18 Nisan 2021’e kadar Bakan’ın “Yapmamışlar” dediği araştırmanın yapılmasını zaten yasaklamıştı. AYM’nin yasak kararı olan 17 ayda, İBB’nin iştirak şirketlerine 11 bin kişi işe alındı. İBB, İSKİ ve İETT’de alınanları da sayarsınız 13 bin civarında çalışanın işe girdiğini görüyorsunuz. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yasaktı. Ocak 2021 tarihli sizin elinizde. Bizzat kendisi, bu evrakları istemeyin diye resmi yazı yazmıştı. Şimdi bizi bu dönemde niye yapmadınız diye savcılığa veriliyor. Yasa yok, genelge yapmayın diyor. Valilik talebimizi reddediyor ama bakan ‘yapmalıydınız’ demekle ısrar ediyor. Bizim kendi emniyet teşkilatımız mı var da bunları yapabileceğiz? Bu ülkede adaletin geleceği günlere inanan ve mücadelesini kararlılıkla veren insanlarız.
“Biz kuzu değiliz”
Buradan Bakan’a söylüyorum. Biz kuzu değiliz. Bu ülkede adaletin yerini bulacağına inanan ve bunun mücadelesini kararlılıkla veren insanlarız. Peki yeni yasa çıkınca İBB, arşiv ve güvenlik araştırmaları konusunda üzerine düşeni yapmış mıdır? Evet yapmıştır. Yasak kararı öncesi beş aylık ve yeni yasa sonrası 8 aylık, toplam 13 ayda işe giren 7 bin 500 kişi için arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması talep ettik. Eski İBB yönetiminde işe alınan 4 bin 116 çalışandan eksik olduğunu gördüklerimizi de arşiv ve güvenlik soruşturmalarını talep ettik. Bu talebimizin 9 bin 617’sine cevap aldık. 660 kişinin arşiv araştırması içinse bir yıldır cevap bekliyoruz. 30 günde cevaplaması gereken 660 kişi için, müfettiş 25 bin 365 kişinin sorgusuna 5-6 ayda ulaşabiliyor. Demek ki isteyince olabiliyormuş.
“Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi de bizim gibi hileci mi oluyor?”
Eski başkan Mevlüt Uysal ve Sayın Vali Ali Yerlikaya’nın sorumluğu olduğu dönemde. 4 bin 116 kişiden 1800’ü için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmemiş. Hem de o dönemde AYM’nin yasak kararı yokken. Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi de bizim gibi hileci mi oluyor? ‘İşe alınacak personelin adli sicil kaydı…’ Yani bildiğimiz adıyla sabıka kaydı ‘e-devletten alınırken kamu seçeneceği seçilmeliydi. Bakan böyle söylüyor. Ama çoğu özel sektör olarak kayıt aldı, hülle yöntemini kullandılar’
“Siz partinizin eski belediye başkanına da mı hülleci diyorsunuz?”
Bakan Bey yine saçmalamaya devam ediyor. Bizim hülle yöntemi kullandığımızı, işe alımla ilgili kamuyu seçmediğimizi, özel sektör seçeneğinden işe alım yaptığımızı iddia ediyor. Eğer dediği gibi hülle yöntemi kullanılmışsa, bizden önceki altı ayda, yani Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya döneminde işe alınan 1400 kişinin de adli sicil kaydının özel sektör seçeneğinden alınmış olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Yani siz partinizin eski belediye başkanına da mı hülleci diyorsunuz?”
Belediyemiz İSKİ ve İETT’de değerlendirme komisyonları başından beri görevlerini yapmaktadır. Bakan beyin geçen günkü hezeyanlarının ardından iştirak şirketlerimizde de değerlendirme komisyonlarını kurduk. Arşiv araştırmaları da bu komisyonlarda değerlendirilerek işlem yapıldı.
“46 terör ilişiği ve iltisakı içeren kişi işten çıkarıldı”
Bu zamana kadar çeşitli kayıtlardan 1105 dosya ele alındı. 974 dosyaya işlem yapılma gereği görülmedi. 46 terör ilişiği ve iltisakı içeren kişi işten çıkarıldı. 53 kişi de farklı suç ilgileri ve arşiv araştırmalarıyla nedeniyle iş akdi feshedildi.
“Önceki dönemde işe alınan İBDA-C terör örgütü sabıkalı kişileri biz işten çıkardık”
Bakan Bey, siz değil arşiv araştırması, adli sicil kaydında silahlı terör örgütü üyeliği, bombalı terör eylemi gibi suçları olanları istihdam etmişsiniz. 2017’de işe aldığınız A.T., Temmuz 2018’de işe aldığınız R.A. bunlardan birkaçı. 2018 kasım ve aralık ayında işe alınan IBDA-C üyesi çalışanların iş akitlerini de biz feshettik. Bize yaptığı suçlamaların bir mantısı var ise, aynı suçu eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da işlemiştir. Aslında pandoranın kutusu açılmıştır.
“Uysal döneminde işe alınan iki kişinin sabıka kaydında ‘silahlı terör örgütü yöneticiliği’ yazıyor”
Uysal döneminde işe alınan Y.Y. ve ikinci kez işe aldığınız O.Ç. nasıl oldu da hassas gözlerinizden kaçtı? Bakın arşiv araştırması demiyorum, sabıka kaydı diyorum. Ne yazıyor? Silahlı terör örgütüne üyelik, silahlı terör örgütü yöneticiliği yazıyor sabıka kaydında. Bu iki kişinin de işten çıkarılışı bizim dönemimizde yapılmıştır. 6 Mayıs ve 29 Mayıs 2019’da işe alınan ve biz işe başlayınca fark ettiğimiz 6 çalışanın FETÖ iltisaklı çıkmasını nasıl değerlendireceklerdir?
“Raporda sadece İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanırsa gök kubbeyi başınıza yıkarız”
Medyaya yansıyan 500 küsur sayfalık rapor henüz bizde yok. Duyumlarımıza göre bu raporda hakkında işlem yapılması istenen kişiler sadece ve sadece ben ve benim dönemimde eski / yeni yönetici arkadaşlarım. Eğer savcılığa sunulan raporda eski başkan Mevlüt Uysal, İstanbul Valisi ve onların yöneticileri hakkında da işlem talep edilmişse bir lafım yok. Unutmayın, altını tekrar çiziyorum. O raporda sadece İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanırsa gök kubbeyi başınıza yıkarız.
Bakan Bey, kendi arkadaşlarını da yaktın haberin olsun”
Bakan Bey, kendi arkadaşlarını da yaktın haberin olsun. Bakanın belediyemizle ilgili bir diğer iddiası terör örgütlerine katılanların ailelerine iş verdiğimiz iddiası. Böylece onlara sahip çıkıyoruz diye bir tarif yapmış. Güvenlikten sorumlu bir bakan terör örgütlerinin promosyonunu, reklamını niçin yapar?
Sayın Bakan tekrar anlatalım. Bakanlığın zaten zayıf. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yüz karası da belediyecilikle yakından uzaktan alakan yok. Bir kere belediyeler güvenlik kuruluşları değildir, terör örgütlerine kim katılmış, onların akrabaları kimdir belediye bunu bilmez, bilemez. Ne böyle bir yetkisi ne böyle bir kuruluşu var. Bunu bilmesi gereken kurumlar sizin başında olduğunuz kurumlardır.
Bilmemizin mümkün olmadığı konularda nasıl oluyor da kendinizi suçlamanız gerekirken bize çamur atıyorsunuz bunu anlamak mümkün değil. Bakan Bey terör örgütlerinin yakınlarına jest yaptığımızı iddia ediyor. Sayın Bakan, emniyet ve istihbarat gibi hayati önemdeki güvenlik konularına bağladığınız bakan yardımcınızın kardeşi FETÖ üyesi ve yurt dışında kaçak bir firari.
İçişleri Bakanı’na Çataklı soruları: 2018’de yardımcınız olarak atayınca siz de bir FETÖ iltisaklısının yakınına jest mi yapmış oluyorsunuz?
6 yıldır yaz tatilinde bile gelemez olduğunu biliyoruz. Çataklı’yı 2018’de yardımcınız olarak atayınca siz de bir FETÖ iltisaklısının yakınına jest mi yapmış oluyorsunuz? Çataklı’nın firari kardeşi nedeniyle FETÖ iltisaklısı olmasından yola çıkarak bu göreve getirilmesi, sizin de terör örgütüne yaptığınız jest midir? 2020 yılında bizzat ağzınızdan bir tek FETÖ’cü göreve getirmişsem bu ülkeye ihanet etmişimdir demiştiniz. Hemen ardından atadığınız iki kaymakam FETÖ soruşturması kapsamında görevden alındı. Devletin güvenliği emanet edilen kişi burnunun ucundakileri göremiyorsa devletimizin güvenlik zafiyeti var mıdır?
“Bu kişiyi göreve getiren Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır”
Bu kişiyi göreve getiren Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Konuşmam boyunca anlattığım görev ihmalleri zincirinin sorumlusu da odur. Sayın Cumhurbaşkanı ya kaosa razı geleceksiniz ya da İçişleri Bakanlığı koltuğuna yüzünüzü kızartmayacak birini atayacaksınız.
Sayın Soylu olmamıştır, olamamıştır. Olmamıştır bu adam, net. Siyasi körlüğe gerek yok. İçişleri Bakanlığı kapasitesi yok. Onlarca kez hem AKP’yi hem iktidarı rezil etmiştir. Üstelik bizim bildiklerimizin sizin bildiklerinizin yanında esamesi okunmaz.
Bir bakanın karanlıklar içindeki ruh hali ne İBB’nin ne valilerimizi, ne de seçilmiş ya da atanmış yöneticilerimizi bu yola feda etmeyelim. Her önümüze gelene terörist ve vatan haini diyemeyiz. Güvenlik ne kadar önemliyse hukuk ve adalet de o kadar önemlidir.
Devletimizin terörle mücadelesinde nefer olmaya devam edeceğiz. Tıpkı hak, hukuk ve adaletin yanında durmaya devam edeceğimiz gibi. Bu bir hukuk davası değil, siyasi davadır. Bu bir kişisel dava değil, ulusal davadır. Bu bir mağduriyet davası değil, haysiyet davasıdır. Kimse bizden susmamızı bekleyemez. Kimse bu milletten teslim olmamızı beklemesin. Bizler kolay kolay hakkını yedirecek insanlar değiliz. Kimsenin hakkını yemedik, hakkımızı da yedirmeyiz. Mücadeleden vazgeçmemiz mümkün değildir. Hepinize geldiğiniz için teşekkür ediyorum.”
Ekrem İmamoğlu dikkat çekti: Süleyman Soylu’nun 11 maddelik tweet’i
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 23 Aralık’taki açıklamalarını hatırlattı. Soylu burada 11 maddede çeşitli iddialarda bulunmuştu.
İBB Başkanı İmamoğlu, Soylu hakkında şunları kaydetti:
“İçişleri bakanı, 23 Aralık’ta attığı tweeti başından sonuna inceleyin. Böyle bir İçişleri bakanı ne usulü, ne tarzı, ne anlayışı var. Bu tweeti ile belediyemizle terör arasındaki iltisaklı madde madde yazarak yine iddia etti. Konu yargıya taşınmışken yargıyı etkilemeye, hatta tehdit etmeye yönelik faaliyetlerini sürdürdü. Bu iddialara sessiz kalmamız beklenemezdi.”
İmamoğlu’nun dikkat çektiği mesajlarda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Mersin Büyükşehir, İstanbul Büyükşehir, Adana Seyhan, İstanbul Ataşehir belediyelerinde yapılan idari soruşturmaların tamamlandığını, tevdi raporlarının savcılıklara gönderildiğini, İzmir, Ayvalık ve diğer belediyelerde yürütülen soruşturmalarınsa devam ettiğini söyledi.
Soylu, burada 11 maddeyle İmamoğlu’nu hedef almıştı: “Devlet asla terör örgütlerinin belediyelere sızmasına müsamaha göstermeyecektir. Yapılan tüm işlemler, kanunların verdiği sorumluluklar çerçevesinde Mülkiye Teftiş Kurulu tarafından mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilmiştir. Bundan sonraki süreçte söz artık yargıdadır. HDPKK’nın referansıyla hile ve hülle yapılarak işe alımların nasıl gerçekleştiği 11 madde ile tek tek açıklanmıştır.”
Soylu’nun tweet’leri
Soylu, 11 maddeyi de şöyle sıraladı:
1- İşe alınacak personel hakkında, işe alınma tarihleri itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre, ‘Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması’ yaptırılması mecburiyken işe alınan personel hakkında bu işlem yaptırılmadan ya da işe alınmalarından sonra yaptırılmak suretiyle terör örgütleriyle irtibatı ve iltisakı bulunan kişilerin işe alındığı (Seyhan, İstanbul),
2- İşe alınacak personelin adli sicil belgeleri e-devlet üzerinden alınırken ‘Kamu/Özel’ seçeneğinden ‘Özel’ seçeneğinin seçilmesi nedeniyle, bu kişilerin büyük çoğunluğuyla ilgili sadece adli kaydın bulunduğu, arşiv kaydının ise bulunmadığı, bunun bir hülle yöntemi olarak kullanıldığı (İstanbul),
3- Belediye, bağlı kuruluş ve şirketlerine ilk defa işe alınan personel için mevzuata göre ‘Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması’ sonucunda, ilgilinin durumunu görüşmek üzere bir ‘değerlendirme komisyonu’ oluşturulması gerekirken bu komisyonun oluşturulmadığı veya oluşturulan komisyonun geç çalışmaya başladığı, dolayısıyla terör örgütleriyle irtibatlı ve iltisaklı olan kişilerin durumları değerlendirilmeden işe alındığı (İstanbul),
4- İşe alınacak bazı kişiler hakkında ‘Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması’ yaptırıldığı ve gelen kayıtlar ‘değerlendirme komisyonu’ tarafından değerlendirilerek işe alınmaları sakıncalı görüldüğü halde, idare tarafından olumlu değerlendirilerek işe alındıkları (İstanbul),
5- Terör örgütleri ile irtibatlı veya iltisaklı kişilerin ağırlıklı olarak belediye şirketleri üzerinden işe alındığı, ancak belediyenin memurlar eliyle yürütülmesi gereken birimlerinde çalıştırıldıkları (Mersin, Seyhan, Ayvalık, Ataşehir, İstanbul),
6- ‘Terör örgütleriyle bağlantılı veya anayasal düzene kaşı işlenen suçlardan’ mahkumiyet kararı bulunanların işe alındığı (İstanbul, Seyhan),
7- PKK terör örgütü tarafından sözde ‘Değer Ailesi’ olarak adlandırılan ailelere mensup, örgütle irtibatlı ve iltisaklı bazı kişilerin işe alındığı (Mersin, Seyhan, İstanbul),
8- PKK/KCK terör örgütü adına kırsal alanda silahlı olarak faaliyet göstermiş olan kişilerin belediye şirketlerinde işe alındığı (İstanbul),
9- Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmakta iken KHK ile kamu görevinden ihraç edilen kişilerin, ilgili KHK’larda ‘ihraç edilen kişilerin doğrudan veya dolaylı olarak kamu görevinde çalıştırılamayacakları’ belirtilmesine rağmen, belediye şirketleri üzerinden tekrar işe alındıkları, bunu bir hülle yöntemi olarak kullandıkları (İstanbul),
10- Silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, silahla yağmalamak, silahla yaralamak, resmi belgede sahtecilik, hırsızlık, dolandırıcılık, tefecilik, cinsel taciz, göçmen kaçakçılığı, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal etmek, ticaretini yapmak ve kullanmak gibi suçlardan suç kaydı bulunanların işe alındığı (Ataşehir),
11- Şirketler üzerinden işe alınanlardan, terör örgütleriyle irtibat ve iltisaklı olan kişilerin gizlilik içeren birimlerinde, cinsel taciz suçundan kaydı olan kişilerin ise kadın ve çocukların yoğun olarak bulunduğu alanlarda hizmet sunan sosyal hizmetler, kadın ve aile müdürlüğü, zabıta müdürlüğü gibi hassas birimlerde çalıştırıldığı (Ataşehir)
Ateş bacayı sarmış (!) pic.twitter.com/z1EXaItCoT
— Süleyman Soylu (@suleymansoylu) December 23, 2022
Soru – Cevap
“Ne HDP ile ne de siyasi partilerle bu sürecin işletilmesine yönelik ne bir ilişki ne de bir ortaklık süreci vardır. Bu zaten mümkün değil. Bu zaten İBB’nin işe alım prosedürleri bellidir.
Terör örgütleriyle iltisaklı ya da sahada görevli insanlar var ise onları tespit edecek kişi ben değilim. Soruyu yanlış kişiye sordunuz. Bir başka platformda aynı soruyu sayın Bakan’a sormanızı sizi tavsiye ederim.
Beştepe’de toplantı iddiası: Ben de bir bakan olduğunu duydum
Ben de bir bakan olduğunu duydum. Eğer varsa böyle bir bakan o masada, bu bakan kimdir? Aklınıza kim gelir?
Bazıları İBB Başkanı niçin Cumhurbaşkanı’na ithafen konuştu diye ses çıkarabilir. Cumhurbaşkanı müteselsilen sorumludur, bu sorunu çözmesi gerekir Tabii ki diyeceğim, ben kendilerinin 25 yıl önce oturduğu belediyenin makamında oturuyorum. Kendisine yapılan hukuksuzlukla görevden alındığı sürecin misli misli fazlasını yaşıyorum. Kendisine görevdeyken yapıldığını iddia ettikleri engellemenin bin mislini yaşatıyorlar bana. Ben bunları ifade etmek zorundayım.
Aynı zamanda 40 haneli köyde doğmuş, cumhuriyetin okullarında okumuş, dünyanın en önemli kentlerinden birine belediye başkanı olmuş kişiye siz terör soruşturması açarsanız ben kıyameti koparırım.
Soylu’nun iş tutuşuyla ilgili, MOBESE kamerasından, daha önce açtığı soruşturmalara, ifade biçiminden, diline, seçimlerde evet 700 terörist tespit ettik deyip açıklama yapıp yargılamadan sonra 0 ceza ala kişinin olduğu bir sürece baktığımızda muhatabımızla ilgili söylenecek sözlerin çok azını söylediğimizi anlayabilirsiniz. Kendisini şikayet edeceğim tek merci sayın Cumhurbaşkanı’dır. Ben de onu yapıyorum.
Ekrem İmamoğlu hedeftir. Ekrem İmamoğlu onların iktidar anlayışlarının, rant kaynaklarının merkezini söküp almıştır.
Mehmet Uçum’un istinaf paylaşımı: Aksi bir tutum alınmadıkça ve ayıplanmadıkça bu sarayın iradesi anlamına gelir
Uçum sadece zamanını yazmamış. Sayın Uçum, böyle bir şeyi ifade ettiği an itibariyle, bunun aksi söylenmedikçe, aksi bir tutum alınmadıkça, bu tutum bir şekilde ayıplanmadıkça bu sarayın iradesi anlamına gelir. Çok net. Bu okumayı yapmak için müneccim olmaya gerek yoktur.
İmamoğlu’dan HSK’ya: Bu kadar iddia varken neden hâkimin ifadesine başvurulmuyor
HSK’ya seslenmek istiyorum: Bu kadar iddia varken, bu kadar konu konuşuluyorken, hâkimle ilgili bu kadar iddialar varken, Samsun’a sürülen hâkimle ilgili, niçin ifadesine başvurulmuyor?,
“Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde muhalif tüm belediyeler de tehdit altında”
HSK bu konuyu ele almıyor, söyleneceklerden mi korkuyorlar. Bunların hepsi yüz karası işler. Bu iş tepeden tırnağa organize biçimde yürüyor. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde muhalif tüm belediyeler de tehdit altındalar.
Seçim akabinde kayyumlarla başlayan süreçle daha sonra bizim de belediyelerimizde, ki Yalova bu işin simgesi gibidir, görevden alınmasının olduğu ortamlarda her anında yanında oldum.
Görevden alınması durumda ne yapacak?
Demokrasiye yapılan bu müdahalelerin karşısında oldum. Siyasi yasaklanma veya görevden alınma meselesinin 2023 seçimlerinin vereceği duygu noktasında çok önemli yer tuttuğunu anlattım.
Hem partimizin kurmayları hem altılı masanın yöneticileriyle ne yapılması gerekir, hangi tepkiler ortaya konulması gerekir hususunda masamız vardır. Etkin bir biçimde çalışmaktayız.
Adaylık sorusuna yanıt
“Benim adaylığım diye bir tartışma yok siyasetin gündeminde”