Kedi biyoloğu ve davranış bilimcisi Roger Tabor, bazı kedilerin sadece arkadaşlık ve ilgi istediğini ancak bunların çoğunluğu oluşturmadığını söylüyor.
Tabor, kendine bu özel yerleri seçen kedileri “eksantrik” olarak nitelendiriyor.
Peki böyle durumlarda kedileri kontrol etmek mümkün müdür?
Süpermarket kedileri
Sarman kedi Garfield, Sainsbury’s süpermarket zincirinin Cambridgeshire bölgesindeki bir şubesini; kara kedi Lüpen ise Suffolk bölgesindeki bir Aldi şubesini mesken tutmasıyla ünlendi.
“Bay Sainsbury’s” olarak ünlenen Garfield’in 2019 yılındaki ölümünden önce sosyal medya hesabının binlerce takipçisi vardı.
Lupin adlı kedi ise bir Aldi şubesinde ünlendi.
Kedi uzmanı Roger Tabor, her iki kedinin de süpermarketleri seçmesinin “çok sosyal hayvanlar” olmasından kaynaklandığını ve bunun “çok küçük yaşlardan itibaren insanlara alışmadan mümkün olmayacağını” söylüyor.
Tabor, “Sadece çok rahatlamış görünmediklerini aynı zamanda sıcak ve ilgi gördükleri bir ortamın gelişimlerine iyi geldiğini” belirtiyor.
Garfield’in ölümünün ardından sevenlerinin topladığı parayla süpermarket yakınında bir parkta bronz heykelinin dikilmesi planlanıyor.
Diğer yandan Lupin’in sahibi, kedisini mağazadan eve götürüken çoğu kez “utanç içinde yürüdüğünü” söylüyor.
Kedi uzmanı Tabor diğer insanların dostluğunu isteyen kedilerin “küçük bir azınlık” olduğunu belirtiyor.
“Korkmuyorlar, temkinli değiller ve anında insanlarla arkadaş oluyorlar ama tarih boyunca canlıları güvende tutan şey ihtiyatlılı olmalarıdır” diyor.
Hastane kedisi
Hastanelerin kediler için ideal yaşam alanı olduğu söylenemez ama Henry adlı kedi, Cambridge kentindeki Addenbrooke’s Hastanesi’ni beş yıldır düzenli olarak ziyaret ediyor.
Henry burada ünlenerek Facebook’ta 5 bin takipçiye ulaştı.
Yedi yaşındaki kedi, yakınlarda evi olmasına rağmen, hastaneyi ikinci evi olarak kullanıyor. Hastane koridorlarında devriye gezen birilerinin onu görüp dışarı çıkarmasına aldırmadan burada zaman geçirmeye devam ediyor.
Hastane personeli Henry’yi oldukça sahiplenmiş. Kedinin “birçok çalışan ve hastanın kalbinde yer edindiğini” söylüyor.
Ancak Henry’nin hastanenin içine alıştırılmaması konusunda oldukça dikkatliler.
“Herhangi bir hastanede yöneticiler alerjileri düşünür. Ancak diğer yandan Henry’yi hastaların ne kadar sevdiğini ve sıkıntılı zamanlarda kedilerin stresi azalttığını da düşünmeliyiz” diyorlar.
Tabor, “Elbette bir kediyi kontrol etmeyi deneyebilirsiniz ancak dönen kapıların açılıp kapandığı bir ortamda bu çok zor. Gerçek bir çelişki” yorumunu yapıyor.
Hastane çalışanları, Henry’nin burada kalmaya niyetli göründüğünü fark ettiklerinde bazı sorunlarla karşılaştıklarını söylüyor.
Bir sözcü, “Hepimiz Henry’ye çok düşkünüz ancak yemekhaneye geldiğinde bize olan sevgisi bazen bir sorun haline geliyor. Noel olmasına rağmen lütfen onu beslemeyin” diyor.
Kedi uzmanı Tabor, Henry, Lupin ve Garfield hakkında, “Çoğu kedi böyle davranmaz. Bunlar kedi dünyasının eksantrikleri” diyor.
Peki neden süpermarket ya da hastaneler?
“Kendilerine iyi gelen ilgiyi toplamak için” diyor ve ekliyor:
“Yeni insanlarla tanışmanın kazandırdıkları, sürekli dışarı çıkarılmanın olumsuzluklarına göre ağır basıyor.”
Hırsız kedi
13 yaşındaki Siyam melezi Theo, Ipswich kentinde “hırsızlığıyla” nam salan ve sahiplerini yıllardır utandıran bir kedi.
O bir hırsız kedi, kleptomanisi iyileştirilemeyen bir kedi.
Theo’nun açık pencerelerden veya kedi kapılarından komşuların evlerine girdiği ve yumuşak oyuncaklardan paraya, Noel süslerine kadar bulabildiği her şeyi evine getirdiği biliniyor.
Tabor, “Theo gibi hırsız kediler nadiren görülür ancak görüldüklerinde manşetlere çıkarlar” diyor ve kedilerin durumunu şöyle açıklıyor:
“Böyle kedilerde erken haftalardaki normal gelişme süreci eksiktir, avlanıp bir şeyler getirmek isterken av olarak algıladığı oyuncaklara takılıp kalır.
“Kedinin bakış açısına göre aslında hırsızlık yapmaz, sadece normal davranır.”
Theo hiçbir düzelme belirtisi göstermiyor.
Drouet, “Bu günlerde komşumu ziyaret etmeyi ve onların kedisinin yumuşak oyuncaklarını çalmayı seviyor” diyor ve ekliyor:
“Theo ile hırsızlığı hakkında konuştuk ama onun bile bunu neden yaptığını bildiğini sanmıyorum.
“Kesinlikle kaypak bir görünüşü var, belki babası kötü çocuktu ve bu genetik bir özelliktir.”
Tabor, “Buna olumlu bir bakış açısı getirmek gerekirse sahipleri bu işin üstesinden oldukça iyi gelmiş olabilir” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Eminim Theo’nun komşuları bunu oldukça keyifli buluyordur. Aynı zamanda Theo’nun getirdikleri, kedilerin yakalayıp eve getirdiği diğer bazı şeylerden kesinlikle daha iyi.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE