İmamoğlu hakkındaki karar, istinaf ve Yargıtay süreci nedeniyle henüz kesinleşmese de, kararın açıklandığı andan itibaren muhalefet partilerinde olduğu gibi iktidar kulislerinde de kararın siyasi sonuçlarına ilişkin birçok olasılık ve senaryo konuşulmaya başlandı.
Peki İmamoğlu kararı, muhalefete dönük “bir ceza mı” yoksa, “seçimleri kazanmasını sağlayacak bir fırsat mı?”
İmamoğlu yeniden adaylık denklemine girdi mi?
Birçok yorumcu, bu kararın ardından İmamoğlu’nun yeniden “adaylık denklemine güçlü şekilde girdiği” görüşünü savunuyor.
Muhalefet kulislerinde de bu görüşü seslendirenler var.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına mesafeli duran İYİ Parti’nin, İmamoğlu’nun adaylığına destek vermesinin sürpriz olmayacağı ifade ediliyor.
Ancak bu görüş, CHP yönetiminde karşılık bulmuyor.
CHP kurmayları, bu değerlendirmeleri kararın hemen ardından yapılmış “duygusal” tepkiler olarak değerlendiriyor.
BBC Türkçe’ye kararı yorumlayan bir CHP yöneticisi, yargı süreçlerinin hızlandırılarak İmamoğlu’nun her an “yasak” kararı ile karşı karşıya kalabileceğine dikkat çekerek, iktidarın bir anlamda “Demokles’in kılıcını İmamoğlu’nun tepesinde sallandıracağını” ve aday ilan edilmesi halinde, yargı sürecinin hızlandırılarak, muhalefeti “adaysız bırakabileceğini” ifade ediyor:
“Bu masa bir günde kurulmadı, uzun zamandır çalışıyor, masayı güçlü kılan şey onun ortaya koymuş olduğu güç odağı. Buraya yönelik bir şey yapamıyorlar, saldırılar boşa düşüyor. Yargı eliyle, masayı karıştırmaya dönük böyle hamleler yapılıyor. Artık Altılı Masa, hükümet programını hazırlıyor ve bunu soğukkanlılıkla yapıyor. Altılı Masa adayını iktidarın hesaplarına göre yapmayacak.”
İmamoğlu’na verilen desteğin aynı zamanda partiyi güçlendireceğini savunan CHP’de Kılıçdaroğlu hâlâ en güçlü aday olarak görülüyor.
Yedek adayla seçime gidilebilir mi?
Muhalefet kulislerinde konuşulan bir başka senaryo ise İmamoğlu’nun Altılı Masa tarafından aday gösterilmesi, ancak “siyasi yasak olasılığı”na karşı da “yedek aday” çıkarılması.
Bu görüşü savunanlar, temyiz sürecinin normal koşullarda 1-1,5 yıldan önce sonuçlanmayacağını düşünüyor ve İmamoğlu’nun adaylığı ile seçimlerin garanti altına alınmış olacağını ifade ediyor.
Ancak başta CHP olmak üzere bazı muhalefet partileri bu formülü “riskli” buluyor.
Gelecek Partili bir siyasetçi, bunun yaratacağı sakıncayı şöyle anlatıyor: “Bu kararla İmamoğlu’nun boynuna ilmik geçirilmiş, ipin ucunu iktidar elinde tutuyor gibi bir durum var. O nedenle adaylığı zor görünüyor. Diyelim ki yedek adayla gidildi, hangi lider İmamoğlu’nun yedeği olmayı kabul eder?”
‘Erdoğan, tepkileri ölçüyor’
Siyasi kulislerde yapılan bir başka yorum ise İmamoğlu kararının iktidarın “Altılı Masa’da çatlak yaratmaya yönelik bir hamle” arayışı olduğu yönünde.
İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu’nu, hatta İYİ Parti ile CHP’yi karşı karşıya getirerek, “seçmenin kafasını karıştırma” hesabı yapıldığı iddiaları muhalefet kanadında seslendiriliyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, karar sonrası İmamoğlu’nun Saraçhane’de düzenlediği mitingi, “senaryosu önceden yazılmış, kategorik bir operasyon” olarak nitelendirmesine ve “operasyonun hedefi CHP Genel Başkanıdır” açıklamasına dikkat çekiliyor.
Bazı CHP kurmaylarına göre ise Erdoğan, seçime giderken, bu kararla bir anlamda “seçmenin nabzını ölçüyor, tepkinin boyutuna göre de ilerleyen süreçte yeni planları devreye sokabilir.”
Ancak CHP’de Erdoğan’ın, yenilenen İstanbul seçiminin sonuçlarını öngöremediği gibi, bu yargı kararına da kamuoyunun tepkisini okuyamadığı ve halkın “millet iradesine müdahaleye” sandıkta muhalefet adayını iktidara taşıyarak göstereceği savunuluyor.
Akşener rol mü çaldı?
İmamoğlu kararının açıklanacağı gün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Almanya ziyaretini başlatması, Altılı Masa’da yer alan siyasi partiler tarafından “hata” olarak görülüyor.
Kılıçdaroğlu, ziyaretin nedenini “Böyle bir kararın çıkma ihtimalini görmemesine” bağlasa da, bu gerekçe ikna edici bulunmuyor.
Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışı, tartışılan yurt dışı gezilerinin ardından İmamoğlu kararının çıktığı gün Almanya’ya gitmesi, “zincirleme hatalar” olarak görülüyor.
CHP’de bazı parti kurmayları ise Kılıçdaroğlu’nun böyle bir günde yurt dışına gitmesini eleştirmekle birlikte Meral Akşener’in, Kılıçdaroğlu ile görüşmeden Saraçhane’ye gitmesini de “rol çalma” olarak nitelendiriyor.
İYİ Partililer ise Akşener’in, “doğal bir tepki” ile Saraçhane’ye gittiğini belirterek, “Böyle bir durumda, ittifakla seçtirdiğimiz İmamoğlu’nu yalnız bırakmak istemedi. Asıl yanlış olan ve rahatsızlık duyulması gereken, İmamoğlu’nun yalnız bırakılması olurdu” görüşünü savunuyor.
AKP’de ‘mağduriyet’ endişesi
Hem AKP hem de muhalefet kulislerinde, İmamoğlu kararının siyasi olarak “iktidar aleyhine” sonuç doğuracağı görüşü yaygın.
İktidar partisi sözcüleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da geçmişte siyasi yasak mağduru olduğuna dikkat çekerek, yargıya müdahale iddialarını reddediyor.
Bazı parti kurmayları, böyle bir hesap yapıldıysa da bunun “hatalı” ve sonucunun ağır olacağı görüşünü dile getiriyor.
Seçmende “mağdurun yanında olma” psikolojisinin güçlü olduğuna dikkat çekilerek İstanbul seçimlerindeki hatanın seçimin farkla kaybedilmesi sonucuna yol açtığı anımsatılıyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – AYŞE SAYIN