İBB Başkanı İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve doktor randevusu nedeniyle mitinge katılamayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu temsilen Genel Başkanvekili Sabri Tekir ayrı ayrı konuşma yaptı.
İmamoğlu’nun YSK’ya hakaret suçlamasıyla yargılandığı davada ceza alması sonrası İstanbullular Saraçhane’de bir kez daha toplandı. Saraçhane meydanını dolduran binlerce kişi, “Hak, hukuk, adalet”, “Ekrem Başkan”, “Hükûmet istifa”, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “İktidar” “Ekrem aday” sloganları attı. Mitinge, Türkiye’nin farklı şehirlerinden gelen Millet İttifakı’nın belediye başkanları da katıldı, sahneye çıkarak halkı selamladı. Liderler sahneye çıkmadan 10. Yıl Marşı okundu.
İstanbullulara seslenmek üzere kürsüye ilk olarak İBB Başkanı İmamoğlu çıktı. İmamoğlu, Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu söylerken; “Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Eşitlik ve adaletin korunmasını istiyorsanız başka yolumuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. Hepimize eşit ölçüde saygı ve sevgi besleyenlerin yanında durmak istiyorsak adres 6’lı Masa, 6 liderimizin bulunduğu masa…” diye konuştu. İmamoğlu, “Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağım, bütün genel başkanlarımın ve hepinizin huzurunda söz veriyorum!” diye konuştu. İmamoğlu, “Allah’a güveniyorum, yaradanıma sığınıyorum, o doğru olanı yolda koymaz! Sizlere güveniyorum. Siz iradenizi çiğneyenlere üç yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz kuşkum yok, umudunuz eksik olmasın. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız” ifadesini kullandı. İmamoğlu, “Altılı Masa’nın en çalışkan neferi olacağını” söyledi.
İmamoğlu, mitingden sonra yaptığı sosyal medya paylaşımıda ise “Millet, iradesine sahip çıktı. Bugün Saraçhane’de bu iradeye sahip çıkan kıymetli liderlerimize, vekillerimize, belediye başkanlarımıza ve bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan İstanbullulara teşekkürler. Hiçbir yargı oyunu, hiçbir engelleme çabası bizi yolumuzdan döndüremez” diye yazdı.
İmamoğlu’nun konuşmasının ardından kürsüye liderler çıktı. İmamoğlu’ndan sonra konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Hiç kimse, hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz! Görevini onuru ve şerefiyle yapacaktır.” dedi. CHP lideri, “Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milimlik dahi geri adım attırmayacaktır, kararlılıkla başkanın arkasında duracağız” ifadesini kullandı.
Babacan, mitingde yaptığı konuşmada, “Olanları kabul etmiyorum, İmamoğlu kardeşime, Canan Hanım’a, Demirtaş’a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum, kayyumlarla rövanş alınmasını reddediyorum. Bu meydan, yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek olan meydan” ifadesini kullandı.
Davutoğlu da “1998’de İBB binasında ve 15 Temmuz akşamı hangi değerleri savunduysam yine aynı değerler için buradayım ve burada olacağım! Güç sahipleri, sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın, geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar” diye konuştu.
Davutoğlu’ndan sonra sahneye çıkan İyi Parti lideri Akşener, ismini anons eden İmamoğlu’nun sahneden inmesine izin vermedi, “Senin için buradayız” dedi. Akşener, “Artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye’nin de senin yanında olduğunu Saraçhane’den görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez” ifadesini kullandı.
Sağlık sorunu nedeniyle mitinge katılamayan Karamollaoğlu’nu temsilen konuşan Saadet Partisi Genel Başkanvekili Sabri Tekir de, “Dünden bugüne, adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler mutlaka ve mutlaka kaybetmişlerdir, eğer böyle bir müdahale varsa, buna müdahil olanlar şüphesiz kaybedeceklerdir” ifadesini kullandı.
Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların?”
İmamoğlu’nun açıklamasından satır başları şöyle:
“Burası sizin eviniz. Siz ne derseniz o olur. Önce sizlere soru sormak istiyorum. Bu ülkeyi yönetenlerin, milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart’ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. 4 oy pusulasından 3’ü geçerli, büyükşehir belediyesi için olan geçersizdir dediler. Sizin helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine; bizden bir gün önce, kamu bankalarına bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3,5 yıldır bu millete ait bankalardan bir kurul vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda, bizler, dışarıdan fonlar bulup getiriyoruz. Uydurma bahanelerle aylar, yıllar geçiyor. Bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların?
Mesela, eskiden bu şehirde taksilerle ilgili kararları büyükşehir belediyesi alırdı. Artık taksi konusundaki kararlar İstanbul’dan değil Ankara’dan alınacak diyorlar. Eskiden Gezi Parkı’nın mülkiyeti büyükşehir belediyesine aitti, Gezi artık bir vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz dediler. Daha onlarca örneği sayabilirim ama vaktinizi almayacağım. Siz, bir kere değil, iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz!
Allah’ım sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hakim getirerek karar çıkarttılar. Allah aşkına, ey vatandaşlarım; bu ülkeyi yönetenlerin sizinle alıp veremedikleri ne var!
“Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada!”
(İstifa sloganlarına) Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada! Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Bunlar hasta hem de çok hasta! Sizlere söyleyeyim. Bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar! Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok. Ama başka türlü bir karar çıkarsa, bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Yapsınlar, nafile!
Ne hukuk, ne ahlak gözetiyorlar. Ne din ne iman gözetiyorlar. Her şeyi yok sayıyorlar! Gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Bugün burada büyük kalabalığı harekete geçiren sizlerin ortak vicdanıdır. Hepimiz birbirimiz için buradayız. Haksızlığa karşı buradayız. Milyonlarca insan demokrasi ve özgürlük için; hak, hukuk, adalet için ayağa kalkıyor. Bu bir adalet refleksidir. Milletin iradesine alerjin varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan tavsiyemiz siyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu senin gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını bir ve eşit görmüyorsan; siz bu ülkeyi yönetiyorum diyemezsiniz. Bu ülkeyi yönetmiyorsunuz. Birtakım çıkar gruplarını, seçilmişleri, karanlıklık odakları yönetiyorsunuz.
“Bir avuç insan, avucunu yalar oldu; yaşadıklarımız bu yüzden”
İstanbul’da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan İstanbul’un canına okuyan bir düzendi bu. Ben seçimden önce hemşehrilerimden yetki istersen ‘görevi verin, bu israf düzenini yok edelim’ dedim. Hepimize hesap vereceğimizi ilave ettim. Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere, kişisel yakınlığınızın olduğu, kayırmacılık yaptığınız bu tarz gruplara ve kurumlara yakın olmayacağız, herkese eşit olacağız dedik. İstanbullular beni bunun için seçtiler. İsraf düzenine son verdik. Belediye kaynaklarının yönünü değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu! Bugün yaşadıklarımız işte bu yüzden! Bu sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İstanbul’da insaf düzeni kurduk. Onların bilmediği şeydir insaf düzeni; vicdana, mantığa dayanan adalet demektir!
İstanbul, 3,5 yıldır vicdana ve mantığa uygun şekilde yönetiliyor. Artık İstanbullu, kaynağını heba edecek düzene izin vermeyecek; insafsız bir düzene tahammülü yok. Bu ülkede bu şiarla görevini yapan 11 büyükşehir belediye başkanımız sayesinde, artık milletimiz bu israf düzenini milletimiz istemiyor. Vatandaşın iradesini yok saymak için binbir iş çeviriyorlar.
“Türkiye yol ayrımında”
Cumhuriyet çok değerli bir rejim. Yöneticilerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oyları ile seçilmiş yöneticiyi; haksız, hukuksuz bir şekilde görevden almak haddini bilmemektir! Hukukla bağdaşmaz. Yüzüncü yılına girerken gururla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti, binbir emekle kurulmuştur. Bu topraklarda yaşayan herkes bir ve eşit olsun, onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet, arkada kimse kalmasın diye kuruldu. Atatürk’ün dediği gibi; toplumda en yüksek hürriyetin, eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması için Cumhuriyet kuruldu. Bu yüksek hürriyeti ve yüksek eşitlik ve adaleti nasıl kuracağız? Yine Atatürk ifade ediyor: Tam ve kesin milli egemenliğin kurulmasıyla diyor. Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir diyor.
Türkiye bu yönüyle yol ayrımında. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Eşitlik ve adaletin korunmasını istiyorsanız başka yolumuz yok. Milli egemenliği kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. Hepimize eşit ölçüde saygı ve sevgi besleyenlerin yanında durmak istiyorsak adres 6’lı Masa, 6 liderimizin bulunduğu masa…
Türkiye’nin buna çok ihtiyacı var. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde ortak geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan korkmuyorum. Benim sığınacak hâkimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok ama çok şanslıyım. Benim arkamda İstanbullular, 16 milyon, milletimiz var! Bu milletin birliğine, bu süreci inşa etmeye karar vermiş bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu büyük Türkiye ittifakı var. Şu anda tam da burada sizler büyük güç kattınız. Bugün burada, sizlerle bir arada olacak saygıdeğer liderler bu beklentinin iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegane çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade Türkiye’nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşlığın ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır.
“2023 çok güzel olacak”
Bu ittifak zorla, baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek. Kötülüklerin karşısında olacak, mazlumların yaşamsal teminatı olacak. Hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı duracak. Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Türkiye’nin ikinci yüz yılında hep birlikte işimiz çok. Ülkedeki bu bozuk dönemi birlikte ortadan kaldıracağız. Rahmetli Ecevit’in güzel bir cümlesi var; ‘Bozuk düzen onarılır ama bu düzen çürümüş düzendir’ Hayat pahalılığına son vereceğiz, kutuplaştırılmış aziz milletimizi hep birlikte birleştireceğiz. Kimsenin yargıyı sopa gibi kullanmadığı bir ortamı birlikte başaracağız. Gençlerin, çocukların gelecek hayallerini birlikte güçlendireceğiz. Allah’a güveniyorum, yaradanıma sığınıyorum, o doğru olanı yolda koymaz! Sizlere güveniyorum. Siz iradenizi çiğneyenlere üç yıl önce hem de iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz kuşkum yok, umudunuz eksik olmasın. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz. Daha büyük bir azimle çalışacağız. Öfkeye kapılmayacağız ama birlikte kararlı olacağız. Bu dava bana açılmış bir dava değil. Bu dava ülke davası, adalet davası, eşitlik davası.
2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil, hepimiz için çok güzel olacak. Bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Her şey çok güzel olacak.