MLSA’dan Sibel Yükler’in haberine göre Ankara başsavcılığı, söz konusu açıklama için Türkdoğan hakkında ‘Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama’ iddiasıyla soruşturma izni istedi. Bakanlıksa ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletini alenen aşağılama’ suçlamasından soruşturma izni verdi.
30 Aralık 2021’de hazırlanan sekiz sayfalık iddianamenin dört sayfasında, uluslararası sözleşmelerin ifade özgürlüğünü garanti altına alan ilgili maddelerine ve AİHM’in ifade özgürlüğü konusundaki yerleşik içtihadına yer verildi. Ama savcı, buna rağmen suçlama konusu açıklamanın aynı bağlamda değerlendirilemeyeceği iddia etti.
AİHM Büyük Daire’nin 15 Ekim 2015 tarihli ‘Perinçek v. İsviçre’ kararına atıfta bulunan iddianame savcısı, “1948’den önceki herhangi bir tarihte yaşanmış hiçbir acı nedeniyle bir millete ve topluluğa karşı soykırım suçlaması yöneltilemez” diyerek, sarf edilen sözlerin ‘Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini tarih önünde zan altına bıraktığını’ öne sürdü.
İHD faaliyetlerine gönderme yapılan iddianamede, ‘Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir sivil toplum örgütünün Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin menfaatlerinin aleyhine çalışmalar yapmasının düşünülemez olduğu’ belirtildi.
Soruşturma izninin aksine ısrarla ‘Türk milletini aşağılama’ vurgusu yapılan iddianamede, ‘Açıklama ve iddiaların Türk milletini tarih önünde ve uluslararası toplumda küçük düşüren nitelikte olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk milletini alenen aşağılayıcı mahiyette olduğu, ifade hürriyetinin sınırlarının aşıldığı’ iddiasıyla Öztürk Türkdoğan’ın cezalandırılması talep edildi.
İddianame Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Dava dosyasını MLSA’ya değerlendiren Türkdoğan da bu davaların siyasi konjonktüre göre açıldığının altını çizdi. Türkdoğan, “Ermeni Soykırımı gerçekleştiğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti yoktu. Yine soykırım gerçekleştiğinde, bu soykırımı dönemin iktidarda bulunan hükümeti gerçekleştirmiştir. AİHM içtihatlarından bahsedip sonuçta cezalandırma talep etmek olsa olsa Türkiye gibi anti demokratik ülkelere özgü bir pratiktir” dedi.
Türkdoğan, “AİHM Büyük Daire’nin ‘Perinçek v. İsviçre’ kararı, Ermeni Soykırımı ile ilgili hiçbir şekilde ceza verilemeyeceğini kesin olarak hükme bağlamıştır. Herhalde bunu da sağlayanlardan biri de Perinçek’tir” dedi.
İHD’ye yapılan denetimleri de değerlendiren Türkdoğan, “Tabii ki bu denetimler siyasi iktidarın talebi ile olmuştur ve doğrudan doğruya aslında derneğimiz yargılanmak istenmektedir. İHD, Türkiye’nin geçmişi ile yüzleşmesi gerektiğini, geçmiş süreçte işlenen ağır suçların hakikat komisyonu vasıtası ile açığa çıkarılmasını hep savunmuştur” dedi. Avukat Günizi Satar da, “İyi niyetli yapılan bir denetleme değil bu. Hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz” diye belirtti.