CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında siyasi yasak ve hapis cezası verilmesini “milli iradeye darbe” olarak değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, “Bu davanın bu şekilde sonuçlanacağını tahmin etmiyorduk. Niçin? Yargıcın tutanaklara geçen; ‘Bu ifade Soylu’ya söylenmiştir’ diye bir ifadesi var. Bunu söyleyen ve duruşma tutanaklarına geçen bu ifade üzerine ne beklersiniz? Beraat beklersiniz. Ertelense de ben beraat çıkacağını düşünüyordum” diye konuştu.
İmamoğlu’nun duruşmaya çıkacağı gün neden Almanya’ya gittiğini de açıklayan CHP lideri, bu gezilerin önceden ayarlanmış belli bir program çerçevesinde gerçekleştirildiğine vurgu yaparak, “Hangi saatte kiminle görüşeceğiniz bellidir. Biz de Almanya’ya bu çerçevede gittik. İngiltere’den sonra vizyon toplantımızı yaptık. Onun bir üçüncü ayağı Almanya vardı. Çünkü Almanya hem bilgiyi hem teknolojiyi bir arada büyüten bir devlet. Ve biz buraya gitmek zorundaydık. Artı gerçekten de Türkiye’nin temiz paraya ihtiyacı var. Biz bu kısır tartışmalardan bağımsız olarak tümüyle enerjimizi nasıl güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz için bu programları yaptık ve oraya da gittim” açıklamasını yaptı. CHP lideri ardından bir kez daha davada beraat beklediğini vurguladı.
CHP lideri “İnadına, inadına demokrasinin bütün kurallarını bu ülkeye getirmek için mücadele edeceğiz. Bu ülkenin halkı demokrasi, yargı bağımsızlığı istiyor” ifadelerini kullandı.
CHP lideri Kılılçdaroğlu, Halk TV’de canlı yayında İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Olay bir kişi olayı değil bir demokrasi, bir insan hakları, milli iradeye darbe vurup vurmama olayıdır. Öteden beri bir süreç var zaten. Bu süreç ne yapmak istiyor? Kendi iktidarını pekiştirmek istiyor. Ben koltukta kalayım Türkiye yanabilir., çocuklar yatağa aç girebilir. Aramızda dağlar kadar fark var.
“Ülkede adaletin zerreciği kalmışsa bunun istinaftan dönmesi lazım!”
“Onlar hukuk dışı yola saparak, yargıçların güçlerini arkalarına alarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz de halkın gücünü halkın iradesini kazanmak istiyoruz. Eğer bu ülkede adalet varsa istinaftan bir şekliyle dönecekti. Gerçekten ülkede adaletin zerreciği kalmışsa bunun istinaftan dönmesi lazım. Aşağıdaki yargıç bu kararı verdi. Bunun aşamaları var. Elini vicdanına koyan bir yargıç 16 milyonun seçtiği bir belediye başkanının bir ifadesi dolayısıyla, siz alıyorsunuz bunu hem mahkûmiyet hem de siyasi yasaklı hale getiriyorsunuz. Bunun kabul edilebilir tarafı var mı? Yok tabii. Vicdan sahibi olan herkes karşı çıkar. Bu işin sağı solu yok. Bu iş bir hukuk, insan haklar, demokrasi olayıdır. Siz yargı ya demokrasiye sahip çıkacak ya da yok derse o zaman yargıyı da kaldırmamız lazım. Bir kişi karar veriyor ona göre işlem yapılıyor anlamına geliyor. Bütün bunlara rağmen mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadele aynı zamanda bir demokrasi ve insan hakları mücadelesidir. Türkiye’de bir değişim yaşanıyor, Türkiye hukuka doğru akan bir nehir gibi gidiyor. Göreceksiniz demokrasinin, insan haklarının, güzelliklerin nasıl olduğunu herkes görecek.
Karar istinafta onanırsa CHP ne yapacak?
“(Karar istinafta onanırsa ve İmamoğlu’nun yerine AKP’li bir isim gelirse ne yapacaksınız?)Ben kararın onanacağına dair bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri var. Bu adaletsizliğe dur diyeceklerdir. Adaletsizliğe dur demek Mevlana’nın deyişiyle dikene su vermek demektir. Eğer bir parça zerre kadar adalet, ahlak, fazilet duygusu kalmışsa buna hayır bu kadar olmaz deyip bunu reddetmeleri gerekiyor. Bunu bekliyoruz.
“O yargıçların kim olduklarını biliyoruz”
“Seyyar mahkemeler ve seyyar hâkimler var. Bakıyor bir dava düzgün namuslu bir yargıca düşmüş, istedikleri gibi bir karar çıkmayacak o hakimi değiştiriyorlar, seyyar hakime kararı sen vereceksin diyorlar. Bunun bir kısmını cumhurbaşkanının avukatları yapıyor bir kısmı doğrudan doğruya Erdoğan’ın talimatıyla oluyor. Biz bütün bunları biliyoruz. O yargıçları da biliyoruz. Kim olduklarını da gayet iyi biliyoruz. Kendi partilerinden devşirip getirdiler kürsüye oturttular. Bir partili nasıl olur da hakim koltuğuna oturabilir!
“Bu davanın bu şekilde sonuçlanacağını tahmin etmiyorduk”
“Bir hakim veya bir savcı seçime girmek isteyebilir. Kendi yaslarında özel bir hüküm var seçimi kazanırsa zaten milletvekili oluyor kazanamazsa geri dönemiyor. Bu maddeye rağmen bir grup hakim ve savcı aldılar. Orada üyelik yapmış insanları getirdiler hakim koltuğuna oturttular. Kimin itiraz etmesi lazım HSK ve Adalet Bakanlığı ‘bu olmaz’ demesi lazım. Niçin? HSK’nun da bağımsız iradesi yok. Oraya da kendi istedikleri yargıçları atadılar bugün Erdoğan ne dese altına koşulsuz imza atarlar. Bütün bunlara rağmen kilit noktalarda bunlar var ama onların altında erdem sahibi bir adalet ordusu da var. Biz onları da gayet iyi biliyoruz. Bu kararlardan acaba sadece ve sadece bir iki kişi mi üzüntü duyuyor? Hayır efendim adalet camiası bundan üzüntü duyuyor. Milli iradeye darbe. 16 milyon İstanbullunun oyunu yok sayıyorsunuz. Bu davanın bu şekilde sonuçlanacağını tahmin etmiyorduk. Niçin? Yargıcın tutanaklara geçen ifadesi var. Bu ifade Soylu’ya söylenmiştir diye bir ifadesi var. Bunu söyleyen ve duruşma tutanaklarına geçen bu ifade üzerine ne beklersiniz? Beraat beklersiniz. Ertelense de ben beraat çıkacağını düşünüyordum. Siz mahkeme tutanağına geçen bu ifade üzerine aklı başında olan herkes ne düşünür? YSK’ya yönelik açıklama değildir diye bilirkişi raporu var değildir diye ama siz kalkıp kendi iradenizin üzerine başkasının iradesini koyuyor, hukuku ve yargıyı yok ediyorsunuz ve ben sarayın talimatıyla bu kişiyi mahkum edeceğim ve aynı zamanda siyasi yasaklı yapacağım diyor! Arkadaşlarımla da görüştüm. Genel başkan yardımcıları var, arkadaşlarım var, onlarla da konuştum. Bakılırsa bu beraattir dediler.
Dava günü Almanya’ya ziyaret
“(Almanya’ya ziyaret) Benim Amerika ve Almanya’ya gidişim Türkiye’nin hızla kalkınması ve kendi bölgesinde de dünyada da söz sahibi bir ülke haline gelmesidir. Artık Türkiye’nin bu kısır çekişmelerden çıkması lazım. Bu gezileri yaparken telefon açıp ben geliyoruz siz hazır mısınız değil. Uluslararası ilişkilerde belli bir zaman dilimi var. Onların müsait olduğu zaman, bizim müsait olduğumuz zaman, yani belli bir program çerçevesinde, bütün randevular alınır, programlar yapılır, hangi saatte kiminle görüşeceğiniz bellidir. Biz de Almanya’ya bu çerçevede gittik. İngiltere’den sonra vizyon toplantımızı yaptık. Onun bir üçüncü ayağı Almanya vardı. Çünkü Almanya hem bilgiyi hem teknolojiyi bir arada büyüten bir devlet. Ve biz buraya gitmek zorundaydık. Artı gerçekten de Türkiye’nin temiz paraya ihtiyacı var. Biz bu kısır tartışmalardan bağımsız olarak tümüyle enerjimizi nasıl güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz için bu programları yaptık ve oraya da gittim. Normalde davaya bakıldığında beraat edilmesi gereken, olaya tanık olan gazeteciler var, daha önceki duruşmada tutanağa geçen ifadeler var. Normalde beraat bekliyorduk. Şimdi arkadan beklemediğimiz bir olay üzülerek ifade edeyim yaptığım görüşmeleri kesmek zorunda kaldım. Hemen bir özel uçak ayarlamaya çalıştık ve arkadaşlarımla beraber Türkiye’ye döndüm. havaalanında buluştuk sonra gittik.
Kılıçdaroğlu’ndan “Akşener sizi aradı mı?” sorusuna yanıt
“Sayın Davutoğlu aradı büyük üzüntü duyduğunu ifade etti. Ben de oraya gidip Ekrem Beye üzüntülerimi aktarmak istiyorum diye. Tabii dedim çok mutlu olurum sonuçta olay bir kişi olayı değil milli iradeye yapılan bir davet. Hukukun şahsileştirilirse hangi sonuçları verebileceğini gösteren ilginç bir olay. Bunu ifade ettim. Ekrem beye de biz yarın bir miting yapalım diye. Onun üzerine anladığım kadarıyla diğer liderler de bir duyarlılık gösterdiler. (Akşener aradı mı sizi?) Yo hayır aramadı.
“İmamoğlu’na yapılan darbedir”
“Seçimle geçen seçimle gitmeli. Seçimle gelen darbe ile gitmemeli. Bu ülke darbelerden çok çekti yetmez mi ya! İmamoğlu’na yapılan da açıkça bir darbe. ‘Sen kim oluyorsun da İstanbullulara hizmet ediyorsun, hizmeti bana edeceksin diyor.” Bir tehdit var bunun içinde. Bir kişinin tehdidi bize sökmez. Bu kardeşinizi linç girişimi ile karşı karşıya bıraktılar. ‘Acaba Kılıçdaroğlu geri adım atar mı?’ Sizin feriştahınız gelse biz geri adım atmayız. Biz yasakçı anlayıştan yola çıkmayız. Ama bunlar yasakçı. Parlamentonun da iradesini gaspettiler. onun için bütçe görüşmelerinde gazi meclisi demişlerdi. gazi meclisi karıştırmayın bu meclis gazi meclisi değildir bu meclis iradesi ipotek altında olan bir meclistir. o nedenle ona parlamentodaki güçlerine güveniyorlar. yargı üzerine baskı kurarız iyorlar. kimin üzerinde baskı kırarsanız kurun bu millet demokrasiye aşıktır.
İmamoğlu davası süreci adaylık belirleme takvimini etkiler mi?
(Bu meydana gelen gelişme adaylık belirleme sürecini etkiler mi?) Hayır etkilemez. Biz öteden beri attığımız her adımı belli bir kararlılıkla ve bilgi birikimi şeklinde ilerlediğini biliyoruz. Acele etmiyoruz kararlılıkla ve altı liderin ortak iradesiyle bir metin oryaya çıkarmaya çalışıyoruz. Altı liderin altında çok güçlü kadrolar var.
“Zulümleri, baskıları artacak, pek çok kurumu çalışamaz hale getirecekler farkındayım ama artık sonları geldi!”
“Ne yaparsa yapsınlar hiç kimse ekrem beyi istanbullulara hizmet etmekten alıkoyamayacaklar. hiç kimse moralini bozmasın herkes geleceğe umutla baksın. Gençlere seslenmek istiyorum, sakın üzülmeyin. Çünkü sandığa gideceksiniz otoriter bir yönetimi kendi oylarınızla değiştireceksiniz. gençler tarihe not düşecekler, dünya siyaset tarihine not düşecekler, ‘biz otoriter bir yönetimi, demokratik yöntemlerle değiştirdik’ diyecekler. Zulümleri, baskıları artacak, pek çok kurumu çalışamaz hale getirecekler farkındayım ama artık sonları geldi!”