H.K.G.’nın İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nda altı yaşındayken dini nikâh adı altında “evlendirilerek” yıllarca cinsel istismara uğradığı iddialarını soruşturan savcılık kaynakları, DW Türkçe’ye konuştu. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı yetkilileri, H.K.G’ye yönelik cinsel istismar davasının üç sanığının tutuklanıp tutuklanmayacağı konusunda mahkemenin “mağdurenin ruh sağlığına ilişkin raporun sonucunu beklediklerini” söyledi. Diğer yandan 14 yaşındayken kemik testine gönderilen H.K.G’nin yerine başkasının sokularak 21 yaşında olduğuna yönelik verilen sahte rapora ilişkin de ayrı bir soruşturma başlatıldı. Ancak savcılık kaynakları, İsmailağa Cemaati’yle ilgili ise ayrı bir soruşturma yürütülmediğini belirterek benzer bir cinsel istismar olayına ilişkin kendilerine gelen şikâyet olmadığını bildirdi.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı Kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi altı yaşında zorla dini nikâh adı altında tarikat üyesi Kadir İstekli ile “evlendirerek” cinsel istismara sürüklediği suçlamasına ilişkin iddianamesini 31 Ekim’de hazırlamıştı. İddianameyi kabul eden İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma tarihi olarak 22 Mayıs 2023’ü belirledi. İddianamede yer alan bilgilere göre altı yaşında “dini nikâh” adı altında Kadir İstekli ile “evlendirilen” H.K.G, bu tarihten itibaren cinsel istismara maruz kalmış, yedi-sekiz yaşlarında tecavüze uğramış, yıllar süren istismarda 13 yaşında nişan, 14 yaşında düğün yapılmış, 17 yaşında ise hamile kalmıştı.
H.K.G’nin olayla ilgili 2012’de savcılığa yaptığı suç duyurusu üzerine soruşturma başlatılmıştı. Ancak dönemin soruşturma savcısı, 14 yaşında kemik yaşı testine gönderilen H.K.G’nin yerine başkasının teste sokulması sonucunda yaşı 21 olarak çıkmış, savcılık da 2013 tarihinde takipsizlik kararı vermişti. Bu süreçte Aile Bakanlığı ve savcılığın ihmalleri gündeme gelmişti.
Sanıkların tutuklanması için ne bekleniyor?
Davanın bir numaralı sanığı olan tarikat üyesi Kadir İstekli hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve nitelikli cinsel saldırı suçlarından 68 yıla kadar hapis cezası istenirken, mağdurenin babası Yuzuf Ziya Gümüşel ve annesi Fatma Gümüşel hakkında ise 48 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Ancak buna rağmen sanıkların tutuksuz yargılanması eleştiriliyor.
Soruşturma kaynakları, DW Türkçe’nin sanıkların neden tutuklanmadığı sorusu üzerine “2020’de yeni savcımız, sanıkları tutuklanması için sulh ceza hâkimliğine sevk ediyor. Ancak sulh ceza hâkimliği, olayın üzerinden uzun zaman geçmesi, sağlıklı delil olmadığı iddiasıyla tutuklama kararı vermiyor. Haftada iki gün imza ve yurt dışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrol kararı veriyor. Adli kontrol kararı bugüne kadar uygulanıyor. Yine pandemi süreci, mağdurenin başka ilde yaşaması da soruşturma sürecini uzatıyor. Soruşturma sonucunda bütün deliller toplanınca savcımız dava açıyor. Mahkeme, tensiple birlikte tutuklama kararı verebilirdi. Ancak sulh ceza hâkimliğinde iki kez tutuklama kararı çıkmayınca mahkeme de bu kararı vermedi” yanıtını verdi.
Duruşma savcısının yargılama aşamasında sanıkların tutuklanmasını mahkemeden isteme yetkisi bulunuyor. Peki, savcılık mahkemeden bu yönde bir talepte bulunacak mı? Soruşturma kaynakları, buna şimdilik net bir açıklama yapmaktan kaçınıyor. Mahkemenin, H.K.G’nin beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp’a sevk edilerek bu yönde rapor alınmasına karar verdiğini belirten kaynaklar, yine ifadesinin yaşadığı kentte görevli ağır ceza mahkemesi tarafından talimatla alınacağını anımsattı. Bu işlemlerin gelecek ocak ayında yapılacağını ve raporun mahkemeye ulaşmasını beklediklerini dile getiren kaynaklar kaynaklar, “Mağdurenin gelecek ifadesi ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin raporun sonucu önemli olacak. Raporun ardından tutuklama talep edip etmeyeceğimize karar vereceğiz. Ayrıca mahkeme de bu sürecin sonunda resen tutuklama kararı verebilir” dedi.
Öte yandan duruşma tarihinin de 22 Mayıs tarihine ertelenmesi eleştirilmişti. Soruşturma kaynakları, mağdur ve sanıkların talimatla ifadelerinin alınacak olması ve H.K.G’nin sevk edileceği Adli Tıp’tan raporunun mahkemeye ulaşmasının zaman alacağını, bu işlemlerin tamamlanmadan yargılamaya başlanılamayacağını kaydetti.
Koluna mühür vurulmadan mı hastaneye gönderildi?
Öte yandan olayla ilgili davanın yanı sıra iki ayrı soruşturma sürüyor. İlki, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 2013’de takipsizlik kararı veren soruşturma savcısı hakkında başlattığı soruşturma oldu. Bu kapsamda HSK Başmüfettişi, İstanbul Anadolu Adliyesi’ne giderek soruşturma işlemlerine başladı.
Diğer yandan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı da H.K.G’nin 14 yaşındayken kemik yaşı tespiti için gönderildiği hastanede röntgen sırasında yerine başkasının sokularak sahte rapor düzenlenmesi ve yaşının 21 olarak gösterilmesine yönelik soruşturma başlattı. Bu kapsamda hem ana davanın sanıklarının hem de 21 yaşında olduğuna ilişkin sahte rapor veren hastane doktorları ile personelinin şüpheli olduğu öğrenildi.
Peki, bu hastanede 14 yaşındaki çocuğun yerine 21 yaşındaki başka bir kişinin kemik testine sokulmasında ihmaller neydi?
Soruşturma kaynakları, normalde benzer kemik testi işlemleri için mağdurların koluna adliyede “mühür” vurduklarını ve böylece bir karışıklığı veya sahteciliği engellenmeye çalıştıklarını anlattı. Ancak bu olayda ilk savcının, mağdurenin koluna mühür vurmak yerine karakola yazı yazarak H.K.G’nin hastaneye götürülmesi talimatı verdiğini belirten kaynaklar, “Bu da önemli bir ihmal olarak karşımıza çıkıyor. Diğer yandan mağdure, hastanede doğmuş. Dolayısıyla yaşı konusunda bir şüphe yok. Ancak yine de bir iddia varsa, mahkemeden yaş düzelteme davası açılıp sonucunun beklenilmesi gerekiyordu. Bunu savcılık beklememiş” dedi.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – ALİCAN ULUDAĞ