Adı Mikail Akar. Yedi yaşında. Almanya’da ona “Mucize çocuk” diyorlar. Çünkü o, küçük yaşına rağmen profesyonel bir ressam. Mikail’in dört yaşındayken yapmaya başladığı yağlı boya tabloları sanat camialarında büyük beğeni topluyor. Birçok kentte sergilenen eserleri 4 ile 6 bin euro arasında alıcı buluyor.
Mikail Akar ilk sergisini açtığında dört yaşındaydı. Köln’de mütevazı bir sanat galerisinde eserlerini görenler, gözlerine inanmakta güçlük çektiler. Dört yaşında bir çocuğun hiç yardım almadan sanatsal değeri yüksek resimler yaptığına inanmak kolay olmadı.
Adı kısa sürede duyuldu. Sanat çevresinde “Küçük Picasso” ve “Mikailangelo” olarak anılmaya başladı. Düsseldorf’da ünlü sanat galerisi Art Haus kapılarını bir kez sadece minik ressam Mikail için açtı. Şu sıralar başkent Berlin’de açılacak sekizinci sergisinin heyecanını yaşıyor.
Mikail’le Köln Bonn Havaalanı’nda buluşuyoruz. Burada özel bir koleksiyon için hazırladığı bir eseri sergileniyor.
Mikail, uçakları çok sevdiğini söylüyor. Burada sergilenen eseri de Airbus A 310 tipi eski bir uçağın gövdesinden alınan 1,90 cm – 1,50 cm boyutundaki parçanın üzerine yaptığı desen ve motiflerden oluşuyor. Mikail palet yerine kullandığı uçak aksamının üzerinde geçmişle geleceği, klasikle moderni buluşturuyor. Köln’ün tarihi katedrali ile modern çağda çocukların tutkusu haline gelen bilgisayar oyunları, içecekler ve popüler kültürün izleri bir renk uyumu ile fona yansıyor.
Küçük ressama “Bu tabloda ne anlatmak istedin?” diye soruyoruz. Anlatmaya başlıyor, uzun uzun, her deseni, her motifi anlatıyor. En sevdiği içecekten en beğendiği spor ayakkabısına, rüyalarından bilgisayar oyunlarındaki karakterlere kadar, beğenilerinden korkularına tüm hissettiklerini aktardığını söylüyor.
Hikaye doğum günü hediyesiyle başladı
Mikail’in öyküsü anne ve babasının dördüncü doğum gününde bir tuval ve akrilik boyalar hediye etmeleriyle başlıyor. Baba Kerem Akar, akşam işten eve geldiğinde gözlerine inanamadığını söylüyor. “Hediye ettiğimiz tuvaldeki resmi görünce önce eşim Elvan yaptı sandım. ‘Elvan, gizli bir yeteneğin varmış, çok güzel yapmışsın’ diye takıldım. Eşim, ‘Hayır oğlumuz Mikail yaptı’ deyince çok şaşırdım. Hemen tablonun fotoğrafını çekip sosyal medya hesaplarımızdan yayınladım.”
Mikail’in eseri internette bir gün sonra binlerce beğeni toplayınca anne ve babası ikinci tuvali de hediye etti. Mikail birkaç gün sonra yeni bir tablo daha yaptı. Baba Kerem Akar bu eseri de internetten paylaştı. Bu kez ilgi ve beğeniler adeta katlanmıştı. Mikail’in eserleri internet ortamında hızla yayılırken sanat camiasının da ilgisini çekmeyi başardı. Küçük ressama ilk sergi teklifi de böylece gelmiş oldu.
Erzurumlu baba Kerem Akar, oğlunun çok farklı bir resim tekniği kullandığını belirtiyor. Ailede resimle ya da diğer sanat dallarıyla ilgilenen başkasının olmadığını söyleyen Akar, “Mikail doğuştan yetenekli bir çocuk. Resim kursu almadı. Boyadığı tablolar ilgi görünce sanatçılar aradı. Gelip incelediler. Önce pek inanmadılar tek başına yaptığına. Ama çalışırken görünce anladılar. Oğlumuz hiçbir destek almadan bunları tek başına yapıyor” diye konuşuyor.
İlham kaynağı internet
Akar çifti çocuklarındaki yeteneği geliştirmek için başta bir resim öğretmeni tuttu. Kerem Akar, “Resim öğretmeninin Mikail’e verebileceği pek bir şey olmadığını” kısa sürede anladıklarını belirtiyor. Akar, “Kurs yerine Mikail’i müzelere götürüyoruz. Ünlü ressamların eserlerini inceliyor. Onlardan esinleniyor. En beğendiği sanatçı Gerhard Richter. Onun tekniğini kullanıyor” diyor.
Çift, Mikail’le bol bol YouTube’dan resim sanatıyla ilgili videolar izliyor. Mikail ünlü ressamların eserlerini inceliyor, resim tekniklerini kavrıyor. Daha sonra bunları kendi yorumuyla, kendine özgü tekniklerle tuvallere yansıtıyor. Kerem Akar’a göre Mikail’i farklı kılan özellik gördüklerini taklit etmemesi, onları kendi yorumuyla harmanlaması.
Akar çifti çocuklarının küçük yaşta şöhrete kavuşmasından memnun. Ancak bazı tereddütleri de var. Mikail’in öncelikle “normal” bir çocuk olarak büyümesini istiyorlar. Kerem Akar, “Onu resim yapmaya zorlamıyoruz. Kendisi istediği için yapıyor. Canı isteyince boyuyor. Sıkılınca bırakıyor. Bundan zevk alıyor. Çok yetenekli bir çocuk ve onu sonuna kadar destekleyeceğiz. Tablolardan kazandığı paraları onun için biriktiriyoruz. İyi bir eğitim alması için harcıyoruz” diye duygularını belirtiyor.
Mikail bu yıl birinci sınıfa başladı. Köln’de özel bir okulda eğitim görüyor. En sevdiği dersleri merak ediyoruz, “Matematik ve spor” diye yanıt veriyor. Teneffüslerde arkadaşlarıyla top oynadığını, küçük kardeşiyle yüzmeye gitmeye bayıldığını söylüyor. Büyüyünce yarış otomobili pilotu ve futbolcu olmak istediğini söyleyince, “Peki, ressamlık?” diye soruyoruz. “Ben zaten ressamım ki” diyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – TUNCAY YILDIRIM / DANİEL DERYA BELLUT