Bu yorumlar, Taliban’ın toleranssız, katleden, kadınları yok sayan ve şeriatın en katı biçimini uygulayarak hayatları cehenneme çeviren taraflarının görmezden gelindiğine işaret ediyor.
Gazete Duvar yazarı Musa Özuğurlu da tam olarak bu noktaya işaret ediyor ve, “Taliban Selefi bir örgüttür. Tekfircilik Taliban’ın temel felsefesi. Bu anlamda; kırbaçlama, recm (taşlayarak infaz), kafa kesme, organ kesme gibi cezalandırmalar, infazlar kendi şeriat mahkemelerince kararlaştırılır ve uygulanır. Hayatın her alanında; okulda, sokakta, iş yerinde, hastanede, evde kadınların nasıl yaşayacağı, giyineceği bu selefi anlayışa göre saptanır ve bunun dışına çıkılması bir yana itiraz dahi edilmesi cezayı gerektirir. Kısaca köken, kendisine dayanak yaptığı ayet, hadis gibi kaynaklar, dünyayı kurtarma formülü, gelecek ile ilgili hedefleri, bu hedeflere ulaşma yöntemleri, ötekilere bakış açısı bakımından Taliban ile El Nusra ya da IŞİD arasında en ufak bir fark yok” yorumunu yapıyor.
Özuğurlu yazısını şu satırlarla sürdürüyor:
“Taliban bir halk hareketi değil örgüttür. Afganistan’da bugün yaşananlar ABD’nin Sovyetler (komünizm) “tehlikesine” karşı yıllardır hazırladığı “altyapının” sonucu değil mi? ABD laik Afgan toplumunun altını yıllar içinde yavaş yavaş oydu. En büyük yardımcıları basiretsiz ya da işbirlikçi iktidar sahipleriydi. Ülke içinde halk ile birlikte halk yararına politika geliştiremeyen iktidarlar toplumu “aradan sıyrılan” Taliban’a teslim etti. Afgan toplumu Taliban’ı desteklediği için değil ancak eli kolu bağlı, çaresiz bir şekilde olan biteni seyretmek zorunda bırakıldığı için çöküş geldi. Bugün Afganistan’da milyonların sesi olabilecek bir muhalefet, siyasal hareket ya da lider yok. Bu da Taliban’ı iktidar alternatifi haline getiriyor. Hangi vadede olur şimdilik kestirmek güç ancak insan tabiatına aykırı Taliban yönetiminin “patlaması” kaçınılmaz.
Taliban’ın en yakın müttefikleri Türkiye, Pakistan ve Katar olacak. Bu üç ülkenin halihazırdaki yönetimlerini birbirine yakınlaştıran ne? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi sözleri ile ifade etiği gibi sadece dini anlayışlarının birbirine yakın olması değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pakistan başbakanı İmran Han ve Katar emiri Temim Bin Hamad yerkürede siyasal avantaj ve güç elde edebilmek için çeşitli düzeyde dini yapılanmalar ile birlikte hareket etmekte beis görmeyen, hatta bunu “dine ve insanlığa hizmet” olarak değerlendiren liderler. Pakistan geçmişten bu yana Taliban’ı doğuran, besleyen, büyüten ve siyasal bir enstrüman olarak kullanan ülke(lerden biri). Erdoğan ve Temim (ve daha önce babası Hamad) ise Müslüman Kardeşler ile iş birliği yapıyor. Pakistan’ın Taliban üzerinde, Katar ve Türkiye’nin ise Müslüman Kardeşler üzerinde etkisi sürüyor. Türkiye son Hindistan – Pakistan (Keşmir) ihtilafında Hindistan başbakanı Modi’nin gezisini erteletecek şekilde açıktan Pakistan tarafında yer aldı. Katar Taliban’dan yana tavrını gizlemedi ve Doha’da büro açmasına izin verdi. Taliban’ın iktidarı ele geçirip uluslararası alanda muhatap alınmaya başlaması ile birlikte geçmişte Hikmetyar ile fotoğraf çektirmiş olan Erdoğan ile Taliban’ı doğuran Pakistan ve destekleyen Katar liderlerinin buluşması yıllar sonra kendiliğinden gerçekleşmiş oldu. Böylece “ihvan kardeşliğine” “Taliban kardeşliği” eklendi.
Taliban bizim yakınımız, dostumuz olamaz. Neresinden bakarsanız bakın bu toplumun sahip olduğu değerler Taliban’ın sahip olduğu anlayışa tamamen zıt. Türkiye’de bir tarafın Taliban’ın iktidara gelmesi ile kutlamalar yapması “sanki herkes öyle düşünüyormuş” ya da “öyle düşünenler az değil” hissi yaratmıyor değil. Ancak iktidar olmanın verdiği avantajlar ile “sesi daha çok çıkan” bu cenah toplumun hissiyatının yüzde 10’unu bile yansıtmıyor. Buna karşın iktidar, toplumdan aldığını iddia ettiği yetki ile Taliban’ı ülkenin yeni müttefiki yapmaya kararlı. Bu politika tıpkı Müslüman Kardeşler ve Suriye’deki birtakım örgütlerde olduğu gibi iflas etmeye mahkum. Sadece gelecekte başımıza açacağı belanın boyutunu kestiremiyoruz. Taliban’ın kurucu ismi Molla Ömer’in oğlu ve hareketin önde gelen isimlerinden Molla Muhammed Yakup “Türkiye’yi müttefik olarak gördüklerini” belirtti ancak aynı açıklamasında şöyle bir ifade de var: Hangi ülke olursa olsun yabancı güçleri işgalci görüp gerekeni yapacağız, Türkiye’den bize saygılı olmasını bekliyoruz. Gereken saygıyı tavizler ile göstereceğimizden emin olabiliriz. (O her ne ise bilmiyorum ama) Herkesin korktuğu bir örgüt (yönetim) ile (başkaları adına da) ilişki kurabilen ülke olma avantajını kaçırmak istemeyiz elbette.”