Birgün yazarı Erk Acarer, BAE kaynaklı Al Arabiya’ya dayandırdığı yazısında İki üst düzey İhvan üyesinin, Türkiye tarafından BAE’ye teslim edildiğini yazdı.
Yazısında Türkiye’nin Müslüman Kardeşler ‘sevdasına’ değinen Acarerk, bu ‘sevdanın’ artık zorunlu olarak sona yaklaştığını söylüyor.
Erk Acarerk’in yazısı şöyle:
“Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) İhvan-Müslim (Müslüman Kardeşler) antipatisi 40 yıl öncesine dayanıyor. Türkiye’de AKP iktidarı ve cemaat ayrılığına benzer bir kırılma yaşandı. 1970’lerde, İhvan BAE’nin bürokrasideki kadro açığını kapadı. Tüm kurumlara sızdı. 1979’da, İran İslam Devrimi’nin etkisi ile taleplerini artırdı.
Bu nedenle örgütün faaliyetleri engellenmeye başladı. BAE, İhvan’a “Ne isteniz de vermedik, artık yeter” demişti. 1983 yılında Adalet ve Eğitim Bakanlığı ellerinden alındı. BAE, temizlenmeleri için yıllarca savaş verdi. Arap Baharı sonrası ilişkiler tamamen koptu. İhvan 2014’te BAE’de terör örgütü ilan edildi.
Türkiye’de iktidar, İhvan’ı ideolojik kardeş olarak gördü. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nerede bir İhvancı hükümet varsa desteklendi. Müslüman Kardeşler’den beslenen tüm ideoloji ve örgütlere kucak açtı. Mısır’daki Muhammed Mürsi iktidarı baş tacı edildi, rol model alındı.
Mısır’daki yenilgi ile ABD, İhvan üzerinden yeni bir yeşil kuşak yaratma projesini rafa kaldırdı. “Ortadoğu’da bu iş tutmadı” dedi. Siyasal İslamcı proje iflas edince, uzun yıllar süren ABD-Müslüman Kardeşler ilişkisi de bitti. Hatta Donald Trump yönetimi Müslüman Kardeşler’i yabancı terör örgütleri listesine aldı.
Gelinen noktada hareketi destekleyen sadece Katar ve Türkiye kalmıştı. Suudi Arabistan, BAE ve diğer Körfez ülkeleri İhvan’ı Müslim’i ‘terör’ listesine alıp yasaklarken, Türkiye ve Katar harekete kucak açtı. Ortadoğu ve Körfez’deki her kutuplaşma İhvan temelli oldu.
Suriye ve Libya’daki radikal İslamcı faaliyetlerde ya da Doğu Akdeniz’de farklı cepheler ortaya çıktı. Birinde Suudi-BAE, diğerinde Türkiye ve Katar yer aldı. Sudan’da İhvancı Ömer El Beşir’in devrilmesi sonrasında da bu kutuplaşma açıkça kendini göstermişti. Ancak bugün ilginç bir noktaya gelindi.
Arap medyası son derece çarpıcı haberler ile çalkalanıyor. Türkiye’nin, oturum ve çalışma izni verilen Müslüman Kardeşler üyeleri ile temasa geçerek onlardan keskin bir talepte bulunduğu aktarılıyor: “Türkiye’yi bir an önce terk edin.” Bu haberleri BAE kaynaklı Al Arabiya’nın servis etmesi işi daha ilginç hale getiriyor.
Al Arabiya ilk kez Mısır’da ‘yeni bir açılıma’ başladığında Türkiye’deki İhvan hareketinin suyunun ısındığını yazmıştı. İkinci kritik haberi geçen hafta yayınlandı. Habere göre Müslüman Kardeşler’in Türkiye’de işi bitmişti: “Üst düzey İhvan üyeleri çağrıldı, onlardan siyasi taleplerini durdurmaları ve Türkiye’yi terk etmeleri istendi.”
Faaliyetler tamamen siyasi değil. İhvancılara Türkiye’de ekonomik faaliyetler anlamında da alan açıldı. Büyük yatırımlar yapmaları sağlandı. Bu yeni bir ekonomik ve siyasi kırılma noktalarından biri. Daha mühim olanı, dünya suikast riski sıralamasında 1. sırada olan Sedat Peker Cephesi’nden aldığımız bilgi. Gelişmelerin üzerine koymak lazım:
“İki üst düzey İhvan üyesi, Türkiye tarafından BAE’ye teslim edildi.” İhvan konusundaki ilk kırılma ABD’nin projeden el etek çekmesi, bir sonraki Mısır ile sil baştan düzenlenen ilişkiler kapsamında olmuştu. Üçüncü kırılma Peker’in fiske vurduğu domino taşlarının önlenemez devrilişi gibi.
İktidarın siyasi ideolojisini de ekonomik kaynaklarını da çöpe atmayı bile göze alması korkusunun büyüklüğünü gösteriyor. BAE ile Peker pazarlığında ideoloji kurtulmaz. İktidar, bari ifşaları önleyip ‘ekonomide İhvan’dan kalacak boşluğu BAE kaynakları ile dolduralım’ telaşında.
Peker’in bu hafta içi attığı ‘Barış Elçisi’ ve ‘Dış politikada ilişki düzenleme’ başlıklı twitler daha anlamlı hale gelip, domino etkisini gösteriyor değil mi? ‘Biraderler’ AKP’ye bunun hesabını sorduğunda, Erdoğan’ın cevabı tıpkı Mavi Marmara’da İnsani Yardım Vakfı’na (İHH) verdiği cevap gibi basit olacak: “Bana mı sordunuz?”
Ancak Erdoğan bu kez kandırmıyor, kandırılıyor. İşin eğlenceli tarafı şu: AKP, İhvan demek. Şimdi AKP’yi kendi eliyle, kendine tasfiye ettiriyorlar. Son olarak Fas’ta adı tam olarak Adalet ve Kalkınma Partisi olan, ‘ılımlı İslamcı’ Akabar en Tnezzarfut ed Tneflit’in iktidardan düşmesi ne kadar ilginç değil mi?
Fas AKP’sinin, Meclis’te 125 olan sandalye sayısı 12’ye düştü. Başbakan ve Partisi Genel Sekreteri Sadeddin el Osmani, milletvekili seçilmek için gerekli olan oy oranına ulaşamadı. Bir kale daha düştü. Türkiye’de de hızla sona yaklaşılıyor. Geliyor, gelmekte olan. Vakit tamam. Etrafınız…”