Almanya’da federal meclis seçimleri dün yapıldı. Koblenz’de yayımlanan Rhein-Zeitung seçimlerde ortaya çıkan tabloyu şöyle özetliyor:
“İyi haber şu: FDP ve Yeşiller olmadan hükümetin kurulmasında mesafe kat edilemiyor. Bu da iyi zira hem Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) hem de Scholz aşağı Scholz yukarı dışında bir şeyi olmayan Sosyal Demokrat Parti (SPD), 16 yıllık Merkel dönemi sonrasında tükenmiş durumdalar ve taze etkilere ihtiyaç duyuyorlar. Yeşiller’in durumu, başbakanlık hayali suya düşmüş olsa da konforlu olmayı sürdürüyor, zira tüm taraflara eklenme imkanları bulunuyor; her ne kadar SPD-Yeşiller-Sol Parti ait olduğu yerde siyasi korku tünelinde kalmış olsa bile. FDP halihazırda başbakanı belirleyecek parti konumunda. SPD ve Hrıstiyan Birlik partileri, (FDP lideri Christian) Lindner’in vereceği karara göre kapının önüne konabilir. Hristiyan Demokratlar bu durumu başbakan adaylarının profesyonel olmayan davranışlarına ve görev dönemi dolana kadar makamını bırakmayan başbakana borçlu. Tüm yararlılıklarını karşın çok uzun süre yönetimde kaldı. Sonunda üst anne efsanesine kendini inandırdı ve partisi ile halkı bir beşiğe yatırdı. Ama geleceğimizi riske etmek istemiyorsak oradan çıkmak zorundayız.”
Almanya’nın prestijli ekonomi gazetesi Handelsblatt Sosyal Demokrat Parti’nin Hür Demokrat Parti ve Yeşiller ile koalisyon kurma ihtimalini şöyle yorumluyor:
“SPD, FDP’ye reddedemeyeceği bir teklif yapmaya çalışacak. (Olaf) Scholz güven kazanmaya çalışıyor ve anlaşmalara bağlı kalacağı sözünü veriyor. FDP’nin Merkel tarafından aldatılma travması olduğunu biliyor. (Armin) Laschet ise Yeşiller’i Sosyal Demokratlar yerine kendisiyle koalisyon yapması halinde daha korunmuş olacaklarına ikna etmek zorunda. Dengeyi sağlamak için yapılması gereken Laschet açısından Scholz’a nazaran daha zor olacak. Laschet, Yeşiller’e ancak FDP’nin itiraz etmeyeceği kadarını sunabilir. Ama sunacaklarının Yeşiller’in onlarla ve FDP ile yönetmek istemesin yetmesi gerekiyor. Bu tarihi günün sonunda dolayısıyla geçerli olan şu: Perde kapandı, tüm soruların cevabı açık.”
Oldenburg’da yayımlanan Nordwest-Zeitung, Angela Merkel sonrası CDU içinde yaşanması muhtemel siyasi krize işaret eden bir yoruma yer veriyor:
“Hristiyan Demokrat Birlik, Merkel sonrası dönemin acı verici kayıplarından sonra kendisini yeniden bulmak zorunda kalacak. Peki bu Laschet ile mi olacak? Partide iktidar mücadelesi ve seçim hezimetinin suçlusunun arayışı başlayacak; özellikle de eğer Hristiyan Birlik partileri muhalefet sıralarında oturmak zorunda kalırsa. Laschet cesaret ve çaresizlik içinde başbakanlık için mücadele etmeyi sürdürse de birçok şey böyle olacağına işaret ediyor. SPD’nin başbakan adayı Olaf Scholz burada daha ümitli olabilir. Geriden geldi ve SPD’ye uzun süredir beklenmeyen bir kazanç sağladı. Ancak onun da tamamen kendisine odaklanan seçim mücadelesi sonrasında yeniden görünür hale gelecek ve ensesinde bitecek bir parti yönetimi var. Scholz açısından da bunun anlamı şu: Birbirinden tamamen ayrık istekler arasında koalisyon müzakerelerini yürütmeye çalışmanın yanı sıra kendi partisi içinde de bir çizgi, kendi çizgisini oluşturmak zorunda.”
Ludwigsburger Kreiszeitung ise hangi partilerin koalisyon kurduğundan ziyade güncel sorunlara göre şu yoruma yer veriyor:
“Kısacası, durum karışık. Zira Almanya’da iki partili hükümetler devri sona erdi. Ve gelecek yıllarda daha ziyade asıl konu, vatandaşları doğrudan ilgilendiren sorunlar olacak. Hangi partilerin bir sonraki hükümet koalisyonunu kuracağından bağımsız olarak, ilerlemekte olan dijitalleşmenin, iklim koruma tedbirleri ve ekonomideki yapısal dönüşümün yarattığı zorluklar büyük. Seçim sonuçlarının kıl payı olması vatandaşların bu sorunların üstesinden gelmeyi kimin başaracağı konusunda güvensiz olduğunu gösteriyor.”