TGS’nin yazılı açıklamasında, sendikanın Halk TV’de bir yıldır süren örgütlenme çalışmasının ardından 27 Mayıs’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çoğunluğa ulaştığının tespit edildiği belirtildi.
Bunun üzerine sendika ile kanal arasında sözleşme görüşmelerinin ne zaman ve nasıl başlatılacağı yönünde görüşmelere başlandığı belirtilen açıklamada, patronun, sözleşmede yetkili avukatlarını değiştirdiği ve sendikanın çoğunluğuna itiraz ettiği dile getirildi.
“Dava süreci uzaltıldı”
TGS, süreci şöyle anlattı:
“Halk TV tarafından Bakanlık çoğunluk tespitine itiraz davası, yetkisiz mahkemede açılmış olup yetki itirazında bulunduğumuz dava dosyası, maalesef hâlen yetkili mahkemeye dahi ulaşamamıştır. Dava süreci şimdiden, yetkisiz mahkemeye dava açılmak suretiyle ayrıca uzatılmıştır.
Bu süreçte, her zaman diyalogdan yana olan Sendikamız Halk TV patronu Cafer Mahiroğlu’ndan defaatle randevu talebinde bulunmuştur. Görüşme taleplerimize olumlu yanıt verilmemiştir.
TGS, çalışma hayatında aktif rol üstlenen siyasetçiler ve diğer sendikacılar vasıtasıyla, sorunun barışçıl çözümü için girişimlerde bulunmuş, ancak Halk TV patronunun, ‘Sendika’nın, Halk TV’yi karıştıracağı, Sendika ile toplu sözleşme masasına oturmayacağı’ yönündeki söylem ve yaklaşımı nedeniyle maalesef hâlen bir çözüm geliştirilememiştir
Aradan geçen üç ay içinde Sendikamız, Halk TV’yi, ‘toplumun haber alma kanallarının tıkandığı bir dönemde; basın özgürlüğü ve haber alma hakkını koruyan çizgisi nedeniyle’, diyalog ile masaya davet etmeye devam etmiştir. Toplumun, ‘haber alma hakkına’ duyulan saygının, ‘Halk TV çalışanlarının haklarına da’ gösterilmesi talep edilmiştir.
Bugün geldiğimiz noktada, Halk TV patronunun, sendika karşıtı tavrı kamuoyuna yansımış bulunmaktadır. Türkiye Gazeteciler Sendikası, hâlâ sorunun çözümü ve sendika hakkına saygı gösterilmesi için Halk TV patronu Cafer Mahiroğlu’nu, olumlu adım atmaya davet ediyor. Demokrasinin gereği olan sendika hakkı, Anayasamız tarafından güvence altına alınmış bir haktır. Halk TV’ye yakışacak olan da ‘uzun yargılama süreçlerinin arkasına saklanarak, baskı ile işçileri Sendika’dan uzaklaştırmaya çalışmak’ yerine ‘sendika hakkına’ saygı göstermek ve diyalog kapılarını açmaktır. Davetimizi, tüm kamuoyunun önünde tekrarlıyoruz”