Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin görüşmelerinin sürdüğü Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. Sözlerin tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Leyla Güven, İdris Baluken ve Ayla Akat Ata’yı selamlayan Buldan, “Erkek despotik rejimlere karşı dünyanın her yerinde jin jiyan azadî diyerek her şeyin bir saç teline bağlı olduğunu gösteren tüm kadınları ve mücadelelerini saygıyla selamlıyorum” dedi.
‘BU İKTİDARIN İNKAR BÜTÇESİDİR’
Buldan’ın, 2023 bütçesine üzerinden sürdürdüğü konuşması şöyle: “Müzakereden ve katılımdan uzak, ben yaptım oldu-bitti anlayışıyla hazırlanan bir AKP-MHP bütçesiyle karşı karşıyayız. Bu; milyonların emek ve birikimini iktidarın hizmetine sokan bir bütçedir. Sorunları ve çözümü ret ve inkâr bütçesidir. Halkın sofrasındaki ekmeği daha da küçültme, yoksulluğu, adaletsizliği, eşitsizliği büyütme bütçesidir. Bütçede; sosyal adalet, sosyal devlet, refah ve huzur yoktur. Yoksullar, kadınlar, emekçiler, üreticiler, çiftçiler, esnaflar, gençler, çocuklar ve engelliler yoktur.
ÇÖZÜMÜN BÜTÇESİ ÇOK YAKINDA
Ancak şunu da iyi bilin ki; bu bütçeniz aynı zamanda talan döneminizin de bitiş ve kapanış bütçesidir. Halkın ve çözümün bütçesinin yapılacağı yeni bir dönem çok yakında başlayacaktır. Bütçeyi geçirmek için çoğunlukta olabilirsiniz. Ama unutmayın, asıl çoğunluk dışarıdadır. Bu zulüm düzeninden bir an önce kurtulmak isteyen milyonlardır. İşte onların sesi de sözü de gücü de bu kürsüdedir. Halkların Demokratik Partisindedir.
SANDIKLARDA KESİNLİKLE ÇAKILACAKSINIZ
Arkadaşlarımızın büyük emekle hazırladığı bütçe şerhimizdeki çözüm önerilerimizi okumanızı tavsiye ederim. Demokratik Türkiye’nin ve kalıcı yapısal çözümlerin yol haritasıdır. HDP’nin ülkeyi de, ekonomiyi de katılımcı çoğulcu bir anlayışla yönetme programıdır. İç barışı tesis eden ve demokratik siyaseti esas alan bir bütçenin hazırlıklarına şimdiden başladık. Malum; zaman yaklaşmaktadır! Sizin için de zaman yaklaşmaktadır. 4 yıl önce söz vermiştiniz, ekonomide Türkiye’yi uçuracaktınız. Evet, kendi rant ekonominizi uçurdunuz. Ama ülkeyi ise uçurumdan aşağı attınız, yere çakılmasına neden oldunuz. Şimdi asıl çakılma sırası sizdedir. Sandıklarda kesinlikle çakılacaksınız.
YÜRÜTME-SAKLAMA-AKLAMA SİSTEMİ
Türkiye’nin yaşadığı çoklu krizlerin sebebini tabi ki iktidar açıklayamayacak durumdadır. Biz bugün bunu tek tek açıklayacağız. Yasama-Yürütme-Yargı Kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdınız. Yerine Yürütme-Saklama-Aklama sistemi kurdunuz. Meclisin denetim yetkisini elinden aldınız. Yeni bir vesayet rejimi kurdunuz. Talimatlı bir yargı düzeni yarattınız. Hukuksuz yargı aracılığıyla demokratik siyasete ve topluma karşı bir darbe mekanizması kurdunuz. Kolluk güçlerini, siyasetinizin destek gücü haline getirdiniz. Yolsuzlukları merkezden yerele kadar tüm kurumlara yaydınız. Sayıştay’ın yolsuzluk raporlarını uç uca eklesek buradan sarayınıza yol olur.
KÜRT DÜŞMANI KAYYIMLARI GÖNDERECEĞİZ
Kayyım darbesiyle seçim sonuçlarını ortadan kaldırdınız. Çünkü politikanız darbecilerden farklı değildir! Belediyelerimizi yolsuzluk çukuruna batıran kayyımlarınız Kürt halkının anadiline, kültürel değerlerine her gün saldırmaktadır. Bugüne değin Kürt halkının değerlerine saldıran hiç kimse ihya olmamıştır. Hiç merak etmeyin! O Kürt düşmanı kayyımlarınızı da tarihin ve siyasetin çöplüğüne göndereceğimiz günler çok yakındır!
CEZASIZLIĞI YARGININ REHBERİ YAPTINIZ
OHAL-KHK rejimiyle Türkiye’yi yasaklar ülkesi yaptınız. Çünkü yasakçısınız! Nefret iklimiyle siyasal ve toplumsal kutuplaşma yarattınız, eşitsizliği ve ayrımcılığı büyüttünüz. Toplumsal barış zeminine büyük zarar verdiniz. Adalet duygusunu yok ettiniz. Cezasızlığı yargının rehberi yaptınız! Bakın Çorlu’da 25 canın karşılığı 1 ay 14 gün. Soma cezasız. Roboski cezasız. İşkenceler cezasız. Kadın katliamları cezasız. Şenyaşar ailesine yönelik katliam cezasız. Katledilen Kürt kadınların, çocukların failleri cezasız.
TOPRAĞA GÖMDÜĞÜNÜZ ADALET FİLİZLENECEK
Faili meçhullerin sorumlularıyla ortaklık kurarak, Cumartesi annelerinin adalet ve hakikat mücadelesine saldırdınız. Çünkü karanlıktan besleniyorsunuz. Musa Anter davası zaman aşımına sokuldu. Kürt halkına yaşatılan acıların üzerini adaletsizlikle örtmek istiyorsunuz. Ama şunu bilin ki; biz acılarımızı asla unutmayız, unutturmayız. Kürt halkı kapandı demeden, gerçek bir yüzleşme, hesaplaşma ve adalet sağlanmadan bu dosyalar kapanmaz, kapanmayacaktır. Toprağa gömdüğünüz adalet filizlenecek, boy verecek ve tecelli edecektir.
GERÇEKLERİ KARARTAMAYACAKSINIZ
Cezaevlerinde tutsakların yaşam hakkından tahliye ve umut hakkına kadar bütün temel insan haklarını yok ettiniz. Garibe Gezer ve daha nicelerinin cenazesi çıktı cezaevlerinden. Hasta tutsakları bir bir ölüme terk ettiniz. Çünkü düşmanlık hukukuyla ayakta duruyorsunuz. Ama cezaevi duvarlarıyla ve hukuksuzluklarınızla halkı asla teslim alamayacaksınız, sindiremeyeceksiniz. Sansür yasası çıkarttınız. Gazetecileri tutukladınız. Çünkü hakikate düşmansınız! Ama gerçekleri karartamayacaksınız. Tarihin, toplumun ve siyasetin hafızası yaptığınız her şeyi karşınıza çıkaracaktır.
TALAN POLİTİKANIZ YENİLECEKTİR
Kaz Dağı’ından, İkizdere ve Cudi’ye varıncaya kadar dereleri, vadileri, ormanları yandaş şirketlerinize talan ettirdiniz. Çünkü doğa düşmanısınız. Ama unutmayın, talan politikanız, ekoloji mücadelesi karşısında kesinlikle yenilecektir. Her sıkıştığınızda çatışmacı siyasete sarıldınız. Çünkü Kürt düşmanısınız. Ama Kürt halkı bugüne değin asla geri adım atmadı, bundan sonra da atmayacaktır.
ÜLKEYİ UÇURUMDAN AŞAĞI SÜRÜKLEDİNİZ
Türkiye’yi demokrasi, insan hakları hukuk ve basın özgürlüğünde uluslararası endekslerde en kötü sıralara yerleştirmeyi başardınız. ‘AYM ve AİHM kararlarını tanımıyorum’ diyerek hukuksuzlukta dünya lideri oldunuz. Ne kadar övünseniz azdır. Mezhepçi, Kürt ve barış karşıtı dış politikanızda da durum farklı değildir. İlkesiz, tutarsız, iç barışı sağlamamış dış politikanızla vezir olacağınızı sandınız ama dünyaya rezil oldunuz! HDP’yi dinleseydiniz, uyarılarımızı dikkate alsaydınız dış politikada biraz vizyon sahibi olurdunuz. Yanlışların içine düşmezdiniz. İşte tüm bu politikalarınızla ülkeyi ve toplumu uçurumdan aşağı sürüklediniz.
TAHRİBATLARIN EKONOMİDEKİ SONUÇLARI
Yarattığınız tahribatların ekonomideki sonuçları da çok daha ağırdır. Yemek parasını ödeyemeyen öğrenci yurttan, kirasını ödeyemeyen kiracı evden atılmaktadır. Milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Çocuklar bugün beslenme çantasında sadece kuru bir ekmekle okula gitmek zorunda bırakılıyorsa, bunun sebebi, yandaşlarınızın, 5’li çetenizin ihalelerle, rüşvetle, çifter maaşlarla doldurduğu çantalardır. Yandaşlarınızın beslenme çantasında yok yoktur! Ama çocuklar okula aç gitmektedir. Sütü, peyniri, yumurtayı lüks tüketim haline getirdiniz. Çocukların sütünden, yumurtasından kestiğiniz vergileri ise Kur Korumalı Mevduat adı altında zenginlere pay ettiniz. Yandaşlarınız tonlarla götürürken halkın yaşamını ise grama bağladınız! Yoksulun sofrasındaki soğanı da elinden aldınız. Kış geldi sobalar, kombiler yanmıyor. Çünkü halkın cebini yaktınız.
SATACAK BİR ŞEY BIRAKMADINIZ
Çiftçiyi, üreticiyi, esnafı, emekliyi borç batağına sürüklediniz. Bir de durmadan çıkıp ‘enflasyona ezdirmeyeceğiz’ diyorsunuz. O halde buyurun, asgari ücreti HDP’nin teklifi olan 12 bin 500 lira yapalım. Ama yapmayacağınızı ve yapamayacağınızı biliyoruz. Çünkü siz ancak halktan toplamayı bilirsiniz. 2023’te toplayacağınız vergi 3 trilyon 200 milyar liradır. Belli ki satacak başka bir şey bırakmadınız, vatandaşa yükleniyorsunuz. Dışarıda yandaşlarınıza vergi cenneti yaratırken, içeride ise halka vergi ve zam cehennemi yaşatıyorsunuz. Oysa 20 yılda yandaşlarınıza dağıttıklarınızı toplasanız 10 katı gelir elde edilir. Halkı düşünüyorsanız, buyurun çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınan adaletli bir vergi düzenini hep birlikte yaratalım. Vergi cennetlerini kapatalım. Temel gıdalardaki vergiyi derhal kaldıralım. Yapmazsınız. Çünkü sizin hesabınız başkadır.
SİYASİ AKLI SAVAŞ AKLINA DEVRETME
Bakın faizleri tek haneye indirdik diyorsunuz. Oysa bütçede yurttaşın sırtına yüklediğiniz faiz ödemesi ise tam 565 milyar TL’dir. Gelmiş geçmiş en büyük faiz lobisi sizin iktidarınızdır. Geçen yıl ekonominin kitabını yazıyordunuz! Buyurun şimdi faizin kitabını yazın! Faizcilik, tefecilik nasıl yapılır, dünya âlem görsün! Faiziniz tek hane olabilir. Ama zamlarınız, vergileriniz, cezalarınız, TÜİK’e gizlettiğiniz enflasyonunuz üç hanedir! Başka bir örnek. Bütçede savunma ve güvenlik harcamaları için 470 milyar TL kaynak ayırdınız. İşte yüksek enflasyonun, işsizliğin ve yoksulluğun nedenlerinden biri de budur. Halka, istihdama değil, savaşa bütçe tam da budur. Bu devasa kaynak siyasetsizliğin, siyasi aklı savaş aklına devretmenin ekonomiye bedelidir. Bunun sonuçları ise daha fazla büyüyen yoksulluktur, büyüyen sefalettir, açlıktır, borç krizidir. Ama büyüyen başka bir şey daha vardır. O da; halkın giderek artan öfkesidir. Geçinemeyen milyonların itirazıdır. Artık yolun sonuna geldiniz. Halka her gün kaybettirdiğiniz bu talan düzenine kazandıramayacaksınız! Kaybedeceksiniz! Bir kez daha söylüyorum kaybedeceksiniz! İnanın kaybedeceksiniz.
KÖTÜLÜK DÜZENİNİ DEĞİŞTİRECEĞİZ
Bu kötülük düzenini değiştireceğiz. Rüşvet, yolsuzluk, liyakatsizlik, torpil döneminizi kapatacağız. Yandaşlarınıza yarattığınız rant cennetinin kapılarını kapatacağız. Bakın, AKP Genel Başkanı yıllar önce çok net söylemiş: Demiş ki: ‘Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, sütten, ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme!’ Evet, büyük ekonomist bir kez de olsa doğruyu söylemiş! Bu ekonomisti bir seferlik de olsa dinlemekte fayda var. Halkımız, bunun gereğini kesinlikle yapmalıdır, yapacağına da yürekten inanıyoruz.
KOBANÊ KOLAY KOLAY DÜŞMEZ
Siyasi, iktisadi, sosyal, toplumsal bütün krizlere kaynaklık eden tarihsel bir sorun vardır. O da; Kürt sorunudur. Kürt sorunu, Türkiye’de istisnasız tüm iktidarların kaza yaptığı ortak bir virajdır. Şimdi bakıyoruz, yaklaşan seçimler öncesi Suriye’de yine macera peşindesiniz. Enflasyonu, doları düşüremediniz. Haydi, Suriye’ye, Kobanê’yi düşürmeye diyorsunuz! Siz iktidardan gidersiniz ama Kobanê öyle kolay kolay düşmez buna inanmanızı istiyorum. Amacınızı gayet iyi biliyoruz. Rojava’da Kürt halkının demokratik bir statü kazanmamasıdır, diğer halklarla ortak demokratik bir gelecek oluşturmamasıdır.
KÜRTLERİN STATÜSÜZLÜĞÜ ÜZERİNE İKTİDAR KURAMAZSINIZ
Buradan söylüyorum, tüm halkımız da bilsin. Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan her operasyonun sonucu; yeni yıkımlar, ölümler, binlerce yeni mültecinin Türkiye ve çevre ülkelere göç etmek zorunda bırakılması olacaktır aynı zamanda. Türkiye’de halkın sofrasından ekmeğin daha da küçülmesi olacaktır. Şunu da aklınızdan çıkarmayın. Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürt halkının statüsüzlüğü üzerine iktidar statünüzü kuramazsınız. Oradan size bir statü asla çıkmaz! Orada halkların demokratik kazanımı ve ortak geleceği vardır! Bunu da siz engelleyemeyeceksiniz. Kürt halkının birlikte yaşadığı halklarla demokratik birliği ve ortak gelecek hedefi, aynı zamanda Türkiye’deki demokratik birliğin, bütünleşmenin ve ortak yaşamın da teminatıdır. Ortadoğu’da barış içerisinde bir arada yaşamanın modelidir.
KOBANÊ’DEN SİZE İKTİDAR ÇIKMAZ
Sizin çatışmacı siyasetiniz değil, halkların demokratik modeli kazanacaktır. Boş yere uğraşmayın. Kobanê’den, Minbiç’ten, Tel Rıfat’tan size yeni bir iktidar çıkmaz, çıkmayacaktır. Seçimin sonucunu Suriye’ye attığınız bombaların sesi değil, kaynamayan boş tencerelerin sesi, geçinemeyen milyonların itirazı, barış ve demokrasiden yana olan güçlü toplumsal irade belirleyecektir. Buradan Türkiye toplumuna da seslenmek istiyorum. Hamasi nutuklara asla itibar etmeyin! Beka hamaseti arttığında bilin ki yolsuzluklar da artacaktır. Bakın cenazeler gelirken, bakanlardan birinin kuzeni Bodrum’da 180 bin metrekarelik deniz manzaralı arazi ihalesi aldı. Çözüm sürecinin bitirildiği 2015’ten bu yana Türkiye’de en büyük yolsuzluklar, vurgunlar, rüşvet skandalları yaşandı.
TECRİTLE SORUNU GÖRÜNMEZ KILAMAZSINIZ
İşte Türkiye’nin yoksullaşmasının en önemli nedenlerinden biri bu çatışmacı siyasettir. Bu döngü kesinlikle değişmek zorundadır. Değişecektir ve biz bunu değiştireceğiz. Bakınız. Sayın Öcalan, 2019’daki son görüşmesinde ‘Bir haftada çatışma durumunu, çatışma ihtimalini ortadan kaldırırım’ dedi. Siz ise görüş mesafesinde bulunan İmralı’ya tecrit uyguladınız. Görüş mesafesini tecrit sisiyle perdelediniz. Nemalanmak için sorun çözülmesin diyenlerle ortaklık kurarak, bütün ülkeye kaybettirdiniz. Tecrit, demokratik bir uzlaşıya, özgür bir siyaset ve evrensel hukuka yüz çevirmedir. Kürt sorunu güvenlik konseptiyle ne çözebilir ne de bastırabilir. Tecritle bu sorunu görünmez kılamazsınız. Bugün milyonlar tecridin derhal sonlandırılmasını talep etmektedir. O yüzden ısrarla çözümün diyalog ve müzakerede olduğunu ifade ediyoruz. Çünkü diyalog, hakikatle yüzleşmenin ön koşuludur. Çözüm yeri ve zemini parlamentodur. Demokratik siyasettir. Siyasi ve toplumsal mutabakattır.
UÇAK KALDIRACAĞINIZA, ÇÖZÜME EL KALDIRIN
Anadili hakkı ve onarıcı bir adalet başta olmak üzere evrensel hukuktan doğan haklar bağlamında eşit yurttaşlıkla ve özgürlükçü bir perspektifle bu mesele çözüme kavuşturulabilir. Her gün uçaklarınızı kaldıracağınıza, bu parlamentoda çözüme ve barışa ellerinizi kaldırsanız bu ülkeye en büyük hizmeti yapmış olursunuz. Bu sadece HDP’nin bir meselesi de değildir, Türkiye’nin ortak sorunudur. Siyasal muhalefetin de, tüm kesimlerin de bu konuda cesur olması, elini taşın altına koyması, sorunla yüzleşmesi gerekir. Kürt sorununda çözüm üretmeyenler gelecekte asla ve asla söz sahibi olamazlar. AKP-MHP iktidar düzenini değiştirme iddiasında olanların, mesele savaş politikaları olduğunda iktidarın arkasında saf tutarak 8’li masaya dönüşmemesi gerektiğinin altını önemli çizmek istiyorum. Bu tüm toplumun çıkarınadır.
SAVAŞ KARŞITLIĞINDA BİRLEŞME ÇAĞRISI
Biz HDP olarak büyük barışın erdemine ve kurucu siyasetine elbette inanıyoruz. Barış etrafında kurulacak ve ter dökülecek ittifakın kazanacağına inanıyoruz. Sonuna kadar da demokratik çözümde ısrar etmeye devam edeceğiz. Duyarlı herkesi, demokratik kamuoyunu, geleceğe dair söz kuran sorumlu herkesi de savaş karşıtlığında birleşmeye, onurlu barışın yanında durmaya çağırıyorum. Barışı kuran, geleceği de kuracaktır. İşte HDP onurlu bir barışla onurlu bir geleceği kurmak için en büyük mücadeleyi yürütmeye devam edecektir.
GÜÇLÜ DEMOKRATİK DÖNÜŞÜM HEDEFİ
Ülkenin aciliyeti, bu düzenden bir an önce kurtulmaktır. Kimin iktidar olacağı meselesi değildir. Sistemde köklü değişim ve güçlü demokratik dönüşüm iddiası, hedefi ve programı toplumun aradığı, beklediği, umut ettiği bir siyasettir. İşte HDP, mücadelesiyle, fikriyatıyla, Emek ve Özgürlük İttifakıyla, Kürt ittifakıyla, kadın, gençlik, emek ve ekoloji ittifakıyla bu siyasetin sahibidir. Türkiye halklarının ortak umudu ve cesaretidir. Ne restorasyon, ne de statüko! Yeniyi en baştan kurmayı taahhüt ediyoruz. İşte bu, HDP’nin üçüncü yol siyaseti ve mücadelesidir. Üçüncü yol, her rengin, düşüncenin, kimliğin demokratik bir yaşam ve inşa için yürüdüğü ortak yoldur.
DEMOKRATİK CUMHURİYET KAPISI
Değişim isteyen herkesi bu yolu büyütmeye çağırıyorum. Kürd’ün d, Alevi’nin de tüm kimlik ve inançların da eşit yurttaşlık haklarına sahip olduğu hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmeyle demokratik cumhuriyetin kapısını hep birlikte açabiliriz. Buna gücümüz var. Bu kapıyı açacak güç ve siyasal irade HDP ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesinde mevcuttur. Bu nedenle bizler saldırıların odağındayız. Açılan siyasi kapatma davası, Kobanê kumpas davası, Gezi Davası, siyasi rehine operasyonları, kadınların mücadelesine yönelik saldırılar Türkiye’nin demokrasiye kapatılması için yürütülen darbe sürecidir.
EN GÜÇLÜ BİRLİKTELİK TARİHSEL SORUMLULUK
Ama bizler asla mücadelemizden vazgeçmedik, geri adım atmadık. Bundan sonra da atmayacağız. Bizim siyasetimizi çökertmeye çalışanlar bugün varlık yokluk mücadelesi vermektedir. Biz ise, dimdik ayakta kalmayı başardık ve başarmakla sınırlı kalmayarak, ittifaklarımızı da, mücadele ortaklığımızı da büyüterek yeni bir yaşamın temellerini atıyoruz. Savunduğumuz özgür toplum ve demokratik yaşam fikriyatı, her bir inancın, kimliğin, hakkın, yaşam tarzının, ortak değerlerin teminatı ve koruyucusudur. Evet, önümüzde referandum niteliğinde bir seçim var. Bu seçimlerde rejim belirlenecektir. Bu nedenle büyük demokratik değişim ve dönüşüm için, onurlu bir barışla, bir arada eşitçe yaşayabileceğimiz, demokratik, adaletli, özgür bir ülke hedefi etrafında en güçlü birlikteliği oluşturmamız tarihsel bir sorumluluktur. İktidarın, cumhuriyetin demokratikleşmesini engellemek için kurduğu ittifaka karşı, milyonların demokratik cumhuriyet koalisyonunu oluşturma çağrısı yapıyorum.
DEMOKRATİK ANAYASA İTTİFAKI
İkinci yüz yıl için; siyasi toplumsal kamplaşmayı sonlandırarak büyük toplumsal uzlaşmayı hep birlikte başarmak için en geniş toplumsal birlikteliği sağlayalım. Yolsuzlukları, yoksulluğu, emek sömürüsünü sonlandırarak, sosyal adalet dönemini başlatmak için emeğin en güçlü birliğini oluşturalım. Mevcut anayasaya dahi uymayarak, yeni anayasa vaadi verenleri, darbe anayasasıyla birlikte geçmişte bırakalım. Yeni bir toplumsal sözleşmeye dayalı gerçek, demokratik, çoğulcu, eşitlikçi sivil bir anayasa döneminin kapısını açmak için demokratik anayasa ittifakını hep birlikte oluşturalım. Merkezi yönetimi kuvvetler ayrılığıyla dengeleyerek, yerel yönetimle güçlendirilmiş çoğulcu geniş temsiliyete sahip bir parlamenter sistemi bu ülkeye kazandırmak için demokraside buluşalım.
SİYASİ TOPLUMSAL MUTABAKAT
Güçlü toplumsal barış, adalet ve yüzleşme için en geniş siyasi toplumsal mutabakatı oluşturalım. Yasaklar ülkesini özgürlükler ülkesine dönüştürmek, hak arama ve örgütlenme özgürlüğünü, eşit ve adil bir yargıyı hayata geçirmek için güç birliği yapalım. Engellilerden emeklilere, EYT’lilerden ataması yapılmayan öğretmenlere, üreticiden esnafa, gençlerden, kadınlara, farklı yaşam tarzlarına herkesin haklarını güvence altına alan güçlü sosyal devlet düzeni için, en güçlü eşit yurttaşlık birlikteliğini sağlayalım. Toplumsal cinsiyet eşitliğini her alanda hayata geçirmek için, feministlerden tüm kadın hareketlerine en büyük kadın dayanışmasını gerçekleştirelim. Doğa talanını, rant çarkını durdurmak için ekolojik yaşamda mücadele birlikteliğini oluşturalım. Bir çocuğun dahi güvencesiz ortamda, şiddet sarmalında açlık ve yoksulluk içinde kalmaması için mücadelemizi çocukların bugünüyle buluşturalım. Biz tüm bu hedefleri başarma ve yeni bir dönemi başlatma konusunda sonuna kadar kararlıyız.
JIN JIYAN AZADÎ ORTAK SESE DÖNÜŞTÜ
Türkiye halklarına sözümüzdür. Dillerinde vizyon, siyasetlerinde ise nefret ve düşmanlık üreten yüzleri bu yüzyılda bırakacağız, ikinci yüzyılı ise halklarımızın yüzyılı yapacağız. Zaman, bir kez daha ‘Jin jiyan azadî’yi dünya kadınlarının ortak sesine dönüştüren kadınların, erkek düzene en büyük noktayı koyacağı yeni bir dönemi müjdeleyeceğimizi ifade etmek isterim.
EŞBAŞKANLIK MODELİ TARİHSEL KAZANIM OLDU
Sevgili Kadınlar, eş başkanlık modelimiz kadınlar için tarihsel bir kazanım oldu. Şimdi hedef büyütme zamanıdır. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında bir kadını cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorsanız bunu başaracağınız yegâne parti, kadın partisi HDP ve kadın ittifakıdır. Kadın mücadelesinde birleşmek, kenetlenmektir. Gelin İstanbul Sözleşmesi için yürüttüğümüz ortak mücadeleyi, kadınların yöneteceği bir ülke için en büyük mücadele sözleşmesine hep birlikte dönüştürelim. Ve seçim gecesi diyelim ki; kadınlar kazandı, kadınlar büyük kazandı!
ANAHTAR GENÇLERİN ELİNDE
Sevgili gençler! İkinci ve genç yüz yıl sizleri beklemektedir. Anahtar sizlerin elindedir. Köhnemiş siyaset dönemini kapatarak genç siyaseti ülkenin yönetimine hâkim kılacak güç sizlersiniz. Gelin birlikte değiştirelim. Birlikte dönüştürelim. Gençlerin yönettiği bir düzeni hep birlikte yaratalım. Buradan, özgür gelecek için değişim isteyen herkese tüm halklarımıza çağrıda bulunuyorum: Zorbalığın ve karanlığın hegemonyasına karşı aydınlık yolda en büyük demokrasi ittifakını oluşturalım. İkinci yüzyılın kurucusu bizler olalım. Genel Kurulu ve halkımızı bir kez daha sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.”