Worldometers.info sitesindeki güncel verilere göre Türkiye, toplam vaka sayısında 4 milyon 86 bin 957 ile 7. olurken, 35 bin 31 ölüm ile 19. sırada. Yeni ölümlere bakıldığında ise 29. durumda.
Türkiye yeni vaka sayılarında Avrupa birincisi
Yeni, günlük vaka sayıları baz alındığında ise Türkiye dünyada 3., Avrupa’da ise birinci sırada.
Vaka sayıları benzer, vefat sayıları Türkiye’nin 3-3,5 katı
Aslında eylül sonuna kadar vaka-hasta sayısı açıklanırken diğer ülkelerden farklı bir yöntem izlendiğinden, net şekilde kıyaslama yapmak güç.
Ancak vaka-hasta ayrımına ilişkin yapılan düzeltme göz önünde bulundurulduğunda, başka ülkelere nazaran ölüm oranlarında farklılık göze çarpıyor.
Zira sitedeki güncel veriler dikkate alındığında, Türkiye’deki vaka sayısına göre vefat oranının düşüklüğü dikkat çekici.
4 milyon 86 bin 957 vaka sayısına sahip Türkiye’de ölümler 35 bin 31’de.
Oysa vaka sayısı buradakiyle benzer (4 milyon 381 bin) seyreden Birleşik Krallık’taki vefatlar, 127 bin 191 ile Türkiye’nin 3,5 katı.
Aynı şekilde İtalya’ya bakıldığında 3 milyon 827 bin civarındaki vakalara karşılık 115 bin 937 vefat bulunuyor.
Bu da vaka sayısı 550 bin daha düşük olan ülkedeki ölümlerin Türkiye’dekinin 3 katından fazla.
İspanya’da da durum çok da farklı değil. 3 milyon 396 bin 685 vaka bulunan ülkede ölümler, 76 bin 882 ile Türkiye’nin 2 katından fazla.
Almanya’ya bakıldığında ise vaka sayıları Türkiye’ye göre yaklaşık 1 milyon düşük seyretmesine rağmen (3 milyon 95 bin 16), ölümler 80 bin 141’de.
Yani Almanya’da toplam vaka, Türkiye’nin 4’te 1’i oranında düşük, ancak ölümler 2 katından fazla.
Türkiye’de Kovid-19 kaynaklı ölüm oranının düşük seyretmesinin sebepleri neler?
“Nasıl oluyor da Türkiye’deki ölüm oranları, pek çok Avrupa ülkesine göre düşük seyrediyor” sorusu akıllara geliyor.
Bu durumun başta yoğun bakım kalitesi olmak üzere Türkiye’deki sağlık sisteminin bir başarısı mı yoksa farklı bir durumun sonucu mu olduğu merak konusu.
Zira bazı hekimlere göre vaka sayısının 60 binlerde seyrettiği bir ülkede vefat sayısının 300’lerde olması normal değil.
Kovid-19 kaynaklı pek çok ölümün kayıtlara pnömoni (zatürre), solunum yetmezliği ya da başka bir rahatsızlık olarak yazıldığı öne sürülüyor.
Başka bir iddia da pek çok kişinin PCR pozitif sonucunun ölüm öncesinde çıkmış olmaması nedeniyle kayıtlara koronavirüs kaynaklı can kaybı olarak geçmediği yönünde.
“Gerçek kayıpların açıklananın 3 katı olduğunu düşünüyoruz”
Independent Türkçe’nin görüş aldığı İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu’na göre de açıklanan ölü sayısı gerçeği yansıtmıyor.
Eylül ayında hasta-vaka sayısı açıklamasında bir düzeltmeye gidildiği gibi ölü sayısında da düzenleme yapılması gerektiğini savunan Küçükosmanoğlu, “Herkes bu rakamların gerçeği yansıtmadığını biliyor. Gerçek kayıpların açıklananın 3 katı olduğunu düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
“2 haftadan sonra test negatifleşiyor ve hasta vefat etse de kayıtlara Kovid ölümü olarak geçmiyor”
Osman Küçükosmanoğlu, ölüm kaydının kodlanmasıyla ilgili sorun yaşandığını savundu:
“Salgının başlarında PCR testi pozitif olmayanlar, kayıtlara Kovid olarak geçmedi. Bir de hastalıktan dolayı uzun süre yatılıyor, ancak 2 haftadan sonra test negatifleşiyor ve hasta vefat etse de kayıtlara Kovid ölümü olarak geçmiyor! Kayıtlara sadece test yapılmış ve hala pozitif olan kişiler kabul ediliyor. Kaybettiğimiz doktor arkadaşlarımız var, yoğun bakımda aylarca yatmış. Ama örneğin akciğer rahatsızlığı oluşunca, kayda o yazılıyor ya da kalp krizinden ölüyor ama aslında oraya Kovid nedeniyle yatmış. Ölüm kaydının kodlanmasıyla ilgili bir sorun yaşanıyor. Ölüm sayılarıyla ilgili düzeltme yapabilirler çünkü şu hali gülünç görünüyor!”
“Vefat sayısı açıklananın yaklaşık 3 katı”
Twitter’dan paylaşımda bulunan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık’a göre de vefat sayısı açıklananın yaklaşık 3 katı.
“Gerçek ölüm oranının yazılanın 2 ya da 3 katı olduğunu tahmin ediyorum”
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Akkurt’a göre hem gerçek vaka sayısı hem de gerçek ölüm oranı açıklanandan çok daha yüksek.
Twitter’dan yaptığı paylaşımda 35 yıllık bir klinisyen olduğunu belirten Prof. Dr. İbrahim Akkurt; zatürre oranı, hasta sayısı, PCR pozitiflik duyarlılığının yüzde 60’larda seyretmesi kriterleri göz önüne alındığında, gerçek vaka sayısının 100 binin üzerinde, gerçek ölüm oranının ise yazılanın 2 ya da 3 katı olduğunu tahmin ettiğini söylüyor.
Ne olmuştu?
61 bin 400 vaka, 297 ölüm
15 Nisan verilerine göre günlük vaka sayısı 61 bin 400’e ulaşırken, vefat sayısı 297 oldu.
Haftalık filyasyon oranı yüzde 99,9’a yükselse de vaka artışlarının önü alınamıyor.
Yoğun bakım doluluk oranı ise yüzde 68,8 ancak bu verinin yenidoğan, çocuk, erişkin ya da özel, devlet hastanesi ayrımı bilinmiyor.
Ölü sayısında 1,5 ayda yüzde 430 artış
Türkiye’de 1 Mart tarihinde 9 bin 891 olan vaka sayısının 15 Nisan’da 61 bin 400’e, 645 olan hasta sayısı 2 bin 845’e, 69 olan günlük vefat sayısı ise 297’ye yükselmesi dikkat çekici.
Özellikle vefat sayısında 4 katı aşkın artış yaşandığı görülüyor.
Ramazan sonu ile bayramı içeren tam kapanma gündemde
Aralarında Birleşik Krallık ve İsrail gibi ülkelerin de bulunduğu pek çok yerde normalleşmeye geçilirken, Türkiye bu tablodan uzak bir görüntü çiziyor.
Vakalar düşmezse, ramazanın son iki haftası ile bayramda daha sert tedbirlerin alınması gündemde.
Özellikle yaz sezonunun yaklaşması nedeniyle turizmciler, vakaların düşmemesi nedeniyle tedirgin.
Zira “yeni bir kayıp sezon” yaşamaya tahammüllerinin olmadığını belirtiliyor.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – LALE ELMACIOĞLU