Plastikler doğada uzun süreler çözülmeden kalabildiği için plastik çöpleri dünya çapında doğaya zarar veriyor. Bazı hayvanların midelerinde birikerek veya bedenlerine dolaşarak ölümlerine yol açabiliyor. Ayrıca mikroplastik denen küçük parçacıklara ayrılarak suya, hayvanlara ve bu iki kaynaktan da insan bedenine geçiyor. Mikroplastiklerin insan sağlığına nasıl etkileri olabileceği ise henüz bilinmiyor.
Bunun önüne geçmek için tek kullanımlık plastik ürünler yerine, geri dönüşümlü plastik ürünlerin kullanımı artırıldı.
Bu ürünler çöpe atılmak yerine geri dönüşüm kutularına atılarak, geri dönüşüm tesislerinde yeniden kullanılabilir birer plastik haline getiriliyor.
Science Advances dergisinde 2017 yılında yayımlanan bir araştırmaya göre 2015’te üretilen plastiklerin yüzde 55’i çöpe atıldı, yüzde 25,5’i enerji üretim tesislerinde yakıldı, yüzde 19,5’i ise geri dönüştürüldü.
Fakat dünyada en çok plastik tüketen ülkeler arasında yer alan bazı gelişmiş ülkelerde bunu sağlayabilecek yeterli geri dönüşüm tesisi bulunmuyor. Bazı yönetimler de atık yakma tesislerinin havaya kirletmesi nedeniyle bunları kendi ülkelerinde veya bölgelerinde kurmak istemiyor.
Eurostat verilerine göre Avrupa Birliği’nde (AB) plastik paketlerin yüzde 78,5’i yeniden toplanıyor fakat bunların yalnızca yüzde 41,5’u AB sınırları içinde geri dönüştürülüyor.
Bu ülkeler plastik atıklarını geri dönüştürülmek üzere diğer ülkelere gönderiyor ve bunun için para ödüyor.
Bunu genellikle yoksul ülkeler tercih ediyor. Fakat bu uygulama söz konusu ülkelerde “zengin ülkelerin çöplüğü haline gelmekle” eleştiriliyor.
Atıkların her zaman geri dönüştürülmediği, denetimin az olduğu bu ülkelerde bazen yakıldığı, bazen de çöpe atıldığı belirtiliyor.
AB plastik atıkların yalnızca geri dönüşüm için diğer ülkelere gönderilmesine izin veriyor. Fakat bunun denetlenmesi pek de mümkün olmuyor.
Avrupa Çevre Ajansı, “AB’nin ihraç ettiği plastik atıkların vardıkları ülkelerde nasıl işlendiğine dair neredeyse hiçbir bilgi yok” diyor.
Dünyanın en büyük plastik atık ithalatçılarından Çin’in 2017’de çöp ithalatını yasaklaması, bu alanda yeni ülkelerin öne çıkmasına yol açtı.
Bu ülkelerden biri de Türkiye.
AB’ye aday ülkeler de 2020’de 2016’ya kıyasla Türkiye’ye 20 kat daha fazla plastik atık gönderdi.
Devlet teşvikli artış
BBC Türkçe’ye konuşan Türkiye’de plastik kirliliği üzerine araştırmalar yapan Çukurova Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, 2017’den itibaren Türkiye’de bu atıkları geri dönüştürmek için pek çok tesisin kurulduğunu, devletin de ekonomik büyüme ve istihdam adına bu tesislere ithal ettikleri plastik atık başına teşvik verdiğini anlatıyor:
“Hükümet ciddi bir teşvik verdi, biri Adana’da olmak üzere birçok yerde plastik organize sanayi bölgeleri kuruldu.
“Yatırım teşviki verildi, ithalat yapan firmalara vergi muafiyeti getirildi, ithal ettikleri atıkların vergisini devlet ödüyordu, böyle enteresan bir teşvik süreci yaşandı ve mantar gibi türediler.
“Birçok merdiven altı firmanın da ortaya çıkmasına neden oldu bu durum, asıl sıkıntı da bu. Sektörün büyük çoğunluğunu bunlar oluşturuyor.”
Veri sitesi Statista’nın Birleşmiş Milletler Comtrade Veritabanı’ndan derlediği bilgilere göre Türkiye 2019 yılında dünyanın en çok plastik atık ithal eden ülkesi oldu.
Plastik atıklar bazı ülkelerde ayrı geri dönüşüm kutularında toplanarak atılıyor. Fakat bazı ülkeler kağıt, cam, metal ve plastikleri aynı kutularda topluyor ve geri dönüşüm için diğer ülkelere karışık bir şekilde gönderiyor.
Bu karışık çöpleri ayıklamak ve geri dönüştürmek ise daha zor oluyor.
Türkiye’nin yurtdışından aldığı çöplerin miktarı arttıkça bu konu kamuoyunda daha sık gündeme gelmeye başladı.
Son yıllarda plastik atık ihracatına dair eleştirilerin artmasının ardından Ticaret Bakanlığı 1 Ocak 2021’den itibaren bazı plastik atıkların ithalatını yasakladı.
Bunlar içinde karışık toplanmış ve evsel atık bulaşma riski olan plastikler de var.
Yasaklanmayan bazı plastiklerin ithalatı ise denetime bağlandı.
Yasağın ardından Dünya gazetesine konuşan geri dönüşüm ve plastik üretimi sektöründen temsilciler hammaddeye ulaşmakta zorluk yaşayacaklarını söylemiş ve yasayı eleştirmişti.
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı Başkanı Yavuz Eroğlu, “İthal edilen toplam 150 tür plastik atık hammaddeden en çok ithal edilen etilen, stiren, pet ve PVC’nin ayrı ayrı kodları olduğu için bu ürünlerin ithalatına dokunulmadı; ancak geri kalan 145 çeşit ürün ‘diğer’ kodu altında tasnif edildiğinden tümden yasaklandı. Bir başka anlamda çöpün ülkeye girişini engelleyelim derken ihtiyaç duyduğumuz hammaddenin ithalatını da yasakladık” demişti.
Diğer kodu altındaki atıkların ithalatı kısıtlamaların ardından Ocak ve Şubat’ta düşse de Mart’ta tekrar artışa geçti.
Gündoğdu bu yasağın işe yaramadığı görüşünde:
“Aralık ayında yasak geleceği öğrenilince firmalar bir anda tonlarca atık getirdiler.
“Yasak devreye girince bir karışıklık oldu önce, hangi plastik atıkların yasaklandığına dair.
“Sonra sistemi çözünce tekrar artış gösterdi. Örneğin sadece Şubat’ta İngiltere’den 30 bin ton plastik atık getirilmiş.
“Burada da ilginç bir durum var. Plastik polietilen film şeklinde getirilmişler. Beklenmedik bir artış var ama İngiltere’den bu kadar polietilen film çıkışı olmamış daha önce. Bu da akla yanlış beyanı getiriyor.
“İngiltere’de geçen ay bu konuyla ilgili yayınlanan haberde çok sayıda ihracatçının doğru kod beyan etmeden Türkiye de dahil olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine plastik atık gönderdiği, bazı atıkların İngiltere’deki limanlardan geri çevrildiği, hatta bazı şirketlere ihracat yasağı getirildiği yer alıyordu.”
Doç. Dr. Gündoğdu, Ocak ve Şubat aylarında yaşanan düşüşün ardından Mart ayında yaşanan artışı “Muhtemelen bu yasakların etrafından nasıl dolaşacaklarını öğrendiler” diye açıklıyor:
“Bunun başka türlü bir açıklaması olamaz. Daha önceden gelmeyen tertemiz plastikler bir anda gelmeye başladı. Piyasada bu kadar temiz plastik yok zaten. Bunu bir bilgiye dayanarak söylemiyorum, varsayımsal olarak konuşuyorum ama büyük ihtimalle bu düzenlemenin etrafından dolanmayı öğrendiler.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum: Hedef ithalatı sıfırlamak
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise hedeflerinin zamanla plastik atık ithalatını tamamen sıfırlamak olduğunu söyledi.
Kurum, Türkiye’deki geri dönüşüm tesislerinin yeterli hammaddeye ulaşamaması nedeniyle ithalat yapıldığını, fakat bu yıl tesislerin yurt dışından getirebileceği hammaddenin kotasını yüzde 80’den yüzde 50’ye düşürdüklerini söyledi ve “Üretilen malın hammaddesinin yüzde 50’sini Türkiye’den toplamak zorundalar” dedi.
Öte yandan Greenpeace’in 17 Mayıs’ta yayınladığı bir araştırma, İngiltere’nin 2020’de Türkiye’ye ihraç ettiği plastik atıkların 210 bin ton civarında olduğu ve bunların bir kısmının yollara, tarlalara ve su kaynaklarına atıldığını veya yakıldığını tespit etti.
1950’den 2015’e kadar dünyada 8,3 milyar ton plastik üretildiği ve bunun 4,9 milyar tonunun çöpe atıldığı, 800 milyon tonunun da yakıldığı tahmin ediliyor.
Gündoğdu’ya göre Türkiye yurt dışından plastik atık ithal edip bunları geri dönüştürmek yerine yeterli miktarda toplanıp ayrıştırılamayan yurt içindeki plastik atıklarını geri dönüştürmeye odaklanmalı:
“Türkiye 2018 yılında 32 milyon ton belediye çöpü üretmiş. Tahminlere göre belediye çöplerinin yüzde 10-15’i plastikten oluşuyor. Bu da 3-3,5 milyon ton demek.
“Bunun 1,5-2 milyon tonu geri dönüştürülemeyecek plastikler olsa bile geriye en az 1 milyon ton plastik atık kalır.
“Bu da Türkiye’nin yurt dışından ithal ettiği 750 bin tondan daha fazla. Türkiye bunları ithal etmek yerine ‘yerli ve milli’ plastik atıklarını dönüştürmeli.
“Ama Türkiye’de 250 bin tonu ancak toplanıp geri dönüştürülebiliyor.
“İçerde plastik atıkları toplamak dışardan ithal etmekten daha masraflı. Şirketler kârını düşündüğü için bunu tercih ediyor.
“Türkiye’de plastik atık toplama işi kayıt dışı gerçekleşiyor. Toplumun dezavantajlı grupları bu işlerde herhangi bir sosyal güvenceleri olmadan çalışıyor. Bunun altyapısının geliştirilmesi gibi bir ihtiyaç varken ‘yurt dışından plastiğe muhtacız’ söylemi Türkiye’nin çöp altyapısına yapılan en büyük kötülük.”
Türkiye’nin Akdeniz’e en fazla plastik atık bırakan ülke olduğunu belirten Gündoğdu ülkenin plastik atık ithalatını denetlemeye enerji harcamaktansa ülke içinde üretilen atığı dönüştürmeye enerji harcamasının daha faydalı olacağını söylüyor.
Geri dönüşüm tesislerinde çıkan ‘yangınlar’
Gündoğdu’nun dikkat çektiği bir diğer konu da geri dönüşüm tesislerinde çıkan yangınlar. Bu tesislerin depolarında sadece 2021’de 40’tan fazla nedeni bilinmeyen yangın çıktığını, bazı tesislerde 2-3 yangın çıktığını hatırlatan Gündoğdu, bunların atıklardan kurtulmak için yapılmış olduğuna dair şüpheler olduğunu aktarıyor:
“Kıvılcım sıçradı, elektrik kontağından ya da bilinmeyen bir sebepten yılda 70-80 tane yangın çıkıyor geri dönüşüm tesislerinde.
“Bunların hepsi bu konuya ilişkin diyemeyiz ama Interpol’ün yayınladığı rapora göre bu tür yangınlar bu atıkları bertaraf yöntemi.”
Türkiye’de yurt dışından ithal edilen plastik atıkların yakılması yasak. Bu atıklar yandığında çevreye büyük miktarda karbon ve mikroplastik salıyor, bunun yanı sıra zehirli olabilecek metallerden pestisitlere kadar çok sayıda kirleticinin havaya ve su kaynaklarına karışmasına yol açabiliyor.
Bu atıklar kurallara uygun dönüştürüldüğünde bile geri dönüşüm tesislerinin çevreye mikroplastik salması riski sürüyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – ONUR EREM